İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Erkan, doktorların başta hasta ve hasta yakınlarından gördükleri sözlü ve fiziksel şiddetin yanı sıra medya, halk ve siyasi iktidar tarafından yapılan olumsuz uygulamalarla küstürüldüğünü belirterek, "Yaşanılan bu olumsuzluklar karşısında artık hekimler hayati branşları tercih etmiyor." dedi.

Doktorların büyük özverisi ve yoğun emeğinin onurlandırılacağı yerde, hakarete ve şiddetle karşı karşıya kalındığını ifade eden Prof. Dr. Feyza Erkan, "Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) sonuçlarında, son yıllarda büyük bir değişiklik oldu. En başarılı hekimler, artık cildiye, göz, radyoloji ve fizik tedavi gibi branşları tercih etmeye başladı. Son TUS sınavında en başarılı 100 hekim içinde ülkemizin en çok ihtiyacı olan kalp-damar, göğüs, beyin cerrahisi, kadın-doğum, kardiyoloji, dâhiliye gibi branşları seçen hekimlerin olmaması dikkat çekiciydi.” değerlendirmesini yaptı. “Ciddi, hayati riski olan ameliyatlar, artık, özveriyle, hevesle kendini bu mesleğe adayan hekimlerce değil, daha kolay ve az riskli branşların puanını tutturamadığı için, isteksizce bu dala giren hekimlerce yapılacak. İç hastalıklarının komplike sorunları, bu dala meraklı hekimlerce değil, düşük puan tutturan ve ilk fırsatta yeniden TUS’a girerek, dal değiştirmek isteyen hekimlere kalacak." diyen Prof. Feyza Erkan, "Ne yazık ki artık hekimler, yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide seyreden riskli ameliyatlarla uğraşmak, iç hastalıklarının teşhis konulamayan zor olgularını çözmek istemiyor. Onun yerine hiç komplikasyon riski olmayan hafif hastalıkları, masa başında film veya tetkik sonucu yorumlamayı tercih ediyor. Bir başka deyişle, hastalarla karşılaşmaktan, yüz yüze gelmekten kaçınıyor." diye konuştu.

"İYİ HEKİMLER ÖZEL HASTANELERE KAÇTI"

Son yıllarda branşlarında iyi olan çok sayıda hekimin, yoğun hasta yükü olan kamu hastanelerini terk ederek, az sayıda hastanın bakıldığı özel hastanelere ve vakıf üniversitelerine geçtiğini dile getiren Prof. Dr. Feyza Erkan, "Hatta çok severek seçtiği mesleğini terk ederek resimle, tarımla, lokantacılıkla uğraşmaya başladı." açıklamasını yaptı. Hekimlerin mecburi hizmet bata olmak üzere, çalışma saatlerinin uzun olmasının ve özverili çalışmasının taktir görülmediğini aktaran Dr. Feyza Erkan, "Aksine normalde de zaten yüzde bir görülen komplikasyonu, medya, hekim hatası olarak yansıttı." diyerek hekimlerin küstürüldüğüne dikkat çekti.

"HEKİMLERİN MAAŞLARI DİLE DOLANDI"

"Ülkemizde yolsuzluktan, eroinden, emlaktan milyonlarca lira haksız kazanç sağlayanlar baştacı edilirken, oranı binde biri bile bulmayan çok az sayıda hekimin serbest piyasada aldığı ücretler söz konusu yapıldı." eleştirisinde bulunan Prof. Dr. Feyza Erkan şöyle konuştu: "Zamanın başbakanı ve sağlık bakanı, ihalelerde yapılan vurgunları görmezken, 'Hekim efendi, hastanın cebinden elini çek' diye demeçler verdiler. Hekimin emeğinin karşılığını ödemeyerek, onu 'performans' kazancına, günde 80-100 hasta bakmaya muhtaç ettiler. Hastanelerde kötü yönetimin, hemşire, tıbbi sekreter ve personel açığının, cihaz ve malzeme yokluğunun sorumlusu olarak hekimi hedef gösterdiler. Halkımız da kışkırtılmış sağlık talebinin sonucu olarak hastanelere koşup da, kalitesiz bir hizmetle karşılaşınca, karşısında başbakanı, sağlık bakanını, hastane yöneticisini değil, her zamanki gibi yokluklar içinde onun sorununa çözüm bulmaya çalışan hekimi gördü. Sistemin gerçek sorumlularını hiç düşünmeksizin, nankörce hekime saldırdı, hırsını, özveriyle kendine hizmet etmekte olan hekimlerden aldı. Gencecik hekimler, mesleğinin en verimli çağında, daha nice hayatlar kurtarabilecekken, acımasızca katledildiler."

HEKİMLER ARTIK RİSK ALMAK İSTEMİYOR"

Yaşanılan olumsuzluklar sebebiyle artık hekimlerin küstürüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Erkan, "Hekimler küstü. Artık, saatlerce uğraşarak zorlu ameliyatlar yapmak, risk almak istemiyorlar. Daha komplikasyonsuz, daha rahat branşları seçiyorlar. Şimdi hekimlerin emeğinin karşılığını vermeyenler, onları hedef gösterenler, şiddet uygulayanlar acı acı düşünmeliler. Hekimlerin gönlünü nasıl tekrar alabilecekler? Bu küskünlüğe son verip, onları yeniden zorlu, ağır branşlara nasıl ikna edebilecekler?" dedi.