Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi (ESOGÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, dünyada yaklaşık 400 milyon kronik Hepatit B ve C’li insan bulunduğunu, bunların çoğunun da enfeksiyonu taşıdıklarını bilmediğini söyledi.

Prof. Dr. Doyuk, hepatitlerin toplumda sarılık hastalığı olarak bilinen başlıca A, B, C, D ve E olmak üzere farklı tipleri bilinen virüslerin neden olduğu bulaşıcı ve tehlikeli bir enfeksiyon hastalığı grubu olduğunu belirtti. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık 400 milyon kronik Hepatit B ve C’li insan bulunduğunu ve bunların çoğunun enfeksiyonu taşıdıklarını bilmediğini kaydetti. 240 milyon insanın kronik hepatit B, 130-150 milyon insanın kronik hepatit C ile yaşadığını vurgulayan Prof. Dr. Doyuk, “Her yıl 1,4 milyon kişi, siroz ve karaciğer kanseri gibi B ve C hepatit ilişkili hastalıklar nedeniyle ölmektedir. Ülkemizde yetişkin her 3 kişiden biri HBV ile karşılaşmış gözükmektedir.” dedi.

Hepatitin A ve E tiplerinin dışkı ile bulaşık yiyecek ve suların ağız yolu ile alınması ile bulaştığını anlatan Prof. Dr. Doyuk, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: “B, C ve D tipleri, virüsü taşıyan bir kişinin kanı ya da vücut sekresyonları ile cilt ya da mukoza yoluyla temas edilmesi ile bulaşır. Cinsel ilişki ve anneden bebeğe, gebelik, doğum ve doğum sonrası bulaşabilir. Her bir tipi karaciğerde akut enfeksiyon yapabilirken, B, C, D tipi yaşam boyu süren kronik enfeksiyona yol açabilmektedir. Hepatit A karaciğerde ılımlı nadiren ciddi enfeksiyona yol açan hepatit tipidir. Kronik enfeksiyona yol açmaz. Ülkemizde, genellikle okul çağı çocuklarında sık görülür. Tuvalet hijyeni kötü olan kişilerin ellerini yıkamaması ve sonrasında yiyecek-içeceklere dokunması sonucu kişiden kişiye bulaşır. Hepatit E özellikle gebeler için risk oluşturur.”

Hepatit B ve C hastalığına sebep olan virüslerin ise sessiz olduğunu aktaran Prof. Dr. Doyuk, “Pek çok insan farkında olmadan bu virüsü almış olabilir ve hiçbir belirti olmaksızın bu virüsü taşıyabilir. Yıllarca kendilerinde bir hastalık hissetmezler. Ancak belirti olmaksızın karaciğer hasarı sessizce oluşabilir. Tedavi edilmez ise her iki virüs de siroz, karaciğer kanserine yol açabilmektedir.” dedi.

Dünyada pek çok kişinin bulaşıcı olan bu hastalığın taşıyıcısı olduğunu bilmediğinin altını çizen Prof. Dr. Doyuk, “Bu nedenle de hastalığı başkalarına kolaylıkla bulaştırabilmektedir. Oysa viral hepatitler önlenebilir hastalıklardır. Fakat çoğu kişi bu hastalıklardan nasıl korunacaklarını bilmemektedir. Her bir tipe göre korunma yöntemleri farklılık göstermektedir.” bilgisini aktardı.

Prof. Dr. Doyuk, bu hastalıktan korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Hepatit A ve E’den korunmak için sağlıklı su, temiz hazırlanmış yiyecekler ve kişisel hijyen önemlidir. HAV’dan korunmada en etkili ve güvenilir korunma yöntemi aşılamadır. Bir yaşındaki çocuklar ve risk taşıyan yetişkin bireyler aşılanmaktadır. HEV aşısı henüz mevcut değildir. Hepatit B’den korunmak için en etkili güvenilir ve yöntem aşılamadır. Ülkemizde Hepatit B aşısı, 1998 yılından beri her yeni doğan bebeğe ücretsiz olarak doğum yapılan hastanelerde ve aile hekimliğinde uygulanmaktadır. Risk taşıyan yetişkin bireyler de aşılanmaktadır. Hepatit C’nin aşısı yoktur. Bu nedenle hepatit C enfeksiyonundan korunmada en etkin yol virüsün kazanımına yol açan davranışlardan kaçınmaktır. Hepatit D, hepatit B virüsüne bağımlıdır. Hepatit B karşı korunmak doğal olarak bu virüse karşı da korunmayı sağlar.”