HESA Başkan Yardımcısı Nurettin Altundeğer, 1 Kasım'ın arifesinde Türkiye’de objektif yayıncılığıyla adından söz ettiren İpek Medya Grubu'na hukuksuz bir şekilde zorla el konulmasının Türkiye’yi çok sesli bir demokratik ülke olmaktan uzaklaştırdığını ve tek sesliliğe doğru ittiğini söyledi.

Turgut Özal Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler Bölüm Başkanı olan Nurettin Altundeğer yazılı değerlendirmesinde, demokrasinin en önemli kurallarından olan özgür medya ve seçimlerin rekabetçi bir ortamda yapılması gerekliliğinin tamamen ortadan kalktığını vurguladı.

“SİYASAL REJİMİMİZİ DE TEHLİKEYE SOKMAKTADIR”

Seçime sayılı günler kala yapılan bu gaspın, Türkiye’de can çekişmekte olan hukuk sistemini ve demokrasiyi ciddi bir şekilde tehlikeye soktuğuna vurgu yapan Altundeğer şöyle devam etti: “70 yıldır mücadelesini verdiğimiz demokrasi ve halkın tercihinin kamusal alanda temsil edilmesi gerçeği yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Otoriter rejimlerin iktidarlarını sürdürmek için kullandıkları muhalefeti bertaraf etme taktiğinin ülkemizde safha safha hayata geçirilmesi demokratik bir cumhuriyet olan siyasal rejimimizi de tehlikeye sokmaktadır. Muhalif seslerin birer birer kısıldığı ve bertaraf edildiği bir ülkede tek seslilik hâkim olacaktır. Sadece iktidarın ve iktidara yakın kesimin sesinin duyulduğu bir ülke, toplumun önemli bir kesiminin siyasal ve kamusal alandan dışlanması ve dolayısıyla temsil edilmemesi manasına gelecektir. Böyle bir ortamın toplumsal huzuru sağlaması ve içeride istikrarı getirmesi mümkün değildir. Kısa vadede iktidarın işine yarar gibi görünen bu durum, toplumsal gerginliği artıracak ve tedavisi zor yaralar açacaktır.”

“BU GİDİŞE ‘DUR’ DENİLMELİ”

Altundeğer, Türkiye’de sorumluk sahibi olan siyasilerin, devlet adamlarının, medya mensuplarının ve bütün vatandaşların bu gidişe dur demesi gerektiğine işaret etti.
“Anayasayla garanti altına alınan ifade özgürlüğü ve demokrasinin olmazsa olmazları arasında yer alan çok seslilik mutlaka sağlanmalıdır.” diyen Altundeğer, şöyle devam etti: “Böyle bir ortamda sessiz kalmak ve demokratik hakkımız olan tepkimizi ortaya koymamak bir anlamda bu kanunsuz uygulamalara taraf olmak manasına gelecektir. Yaklaştığımız seçim arifesinde ülkemizin huzura ve bütün halk kesimlerini kucaklayacak bir yönetime ne kadar ihtiyacı olduğunu tekrar hatırlatıyorum. Bunun da ancak hukuka bağlılık ve karşılıklı saygı ve anlayış atmosferinde gerçekleşeceğini hepimizin bildiği ve kabul ettiği bir gerçek olarak tekrar etmekte yarar görüyorum.”