İstanbul 2'inci Bölge bağımsız milletvekili adayı Yakub Saygılı’nın avukatı Murat Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube eski personeli 8 polisle ilgili, 25 Nisan 2015 ve sonrasındaki tahliye kararının işlevsiz bırakılmasına dair işlemler nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı. Erdoğan, “Nihayetinde bu suçtan hangi sıfatı taşırsa taşısın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hiçbir makamdaki hiç kimse vatana ihanet suçundan yargılanamaz değildir.” dedi.

Başvuru sonrasında Anayasa Mahkemesi binasının çıkışında basın açıklaması yapan Murat Erdoğan, gelinen nokta itibariyle Anayasa Mahkemesi başvurusundan bir beklentileri olmadığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: “Şu an itibariyle Anayasa Mahkemesi asli işlevinden uzaklaşmış ve maalesef Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yolunda tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olmaktan öteye bir işlev göremez duruma gelmiştir, kanaatimizce. Ülkemizin geldiği durum itibariyle de takdirinizdedir. Olağan dışı bir takım süreçler yaşamaktayız. Bu süreçler içerisinde Anayasa'mızın hukuk devleti ilkesi, masumiyet karinesi, yargı bağımsızlığı, kanun yolu hakkı, bütün ilkeleri ne yazık ki askıya alınmış durumda. Bu başvurumuzun içerisinde bunları da dile getirdik.”

“HAKİMLERİ TUTUKLAYAN İRADE EŞİNİ İŞTEN ATTIRDI, ÇOCUĞUNU KREŞTEN ATTIRDI”

32'nci Asliye Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir tahliye kararının yargı yoluyla işlevsiz hale getirildiğini, bunun kanun yolu tüketilmeksizin yapıldığını söyleyen Erdoğan, “Daha sonrasında bu kararı veren hakimler tutuklandılar. Bununla kalınmadı. Kararı veren hakimleri tutuklayan irade eşini işten attırdı, çocuğunu kreşten attırdı. Görüyoruz ki, burada bir suç ve suçluyu cezalandırmadan ziyade, düşman olarak belirlenen kesimlerin topyekün imhasına, yok edilmesine yönelik olarak bir süre işlemekte. Zaten bu da en yakın ağızlardan meydanlarda dile getiriliyor.” diye konuştu.

“HİÇBİR MAKAMDAKİ HİÇ KİMSE, VATANA İHANET SUÇUNDAN YARGILANAMAZ DEĞİLDİR”

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu çerçevede, Silivri’de cezaevinde tutuklu bulunan Komiser Ahmet Özdil’in böbrek rahatsızlığı oldu ve bu rahatsızlığının hayati tehlike de meydana getirdiği de bilinmesine rağmen halihazırda onun ameliyatına izin verilmemesi de gelinen nokta itibariyle artık en temel haklarımızdan olan yaşam hakkının dahi umursanmaz ve göz önüne alınamaz bir şekilde sürecin işletildiğini göstermekte. Bu çerçevede anayasal düzenimizi ve Anayasa'mızın hükümlerini, en temel haklarımızı askıya almaya çalışan bir sürecin sonuç itibariyle içerisinde yer alacak olan kimselerin vatana ihanet suçuyla bunun işleme durumunda kalacaklarını da belirmek istiyoruz. Nihayetinde bu suçtan hangi sıfatı taşırsa taşısın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hiçbir makamdaki hiç kimse, vatana ihanet suçundan yargılanamaz değildir. Geldiğimizi noktada eğer Anayasa'nın hükümleri askıya alınmışsa burada da bir vatana ihanet durumu olduğu kanaatindeyiz. Bununla ilgili başvurularımızı yaptık. Geldiğimiz noktada Atatürk’ün 'Gençliğe Hitabesi’ni bir kez daha alıp okumak gerektiği kanaatindeyiz.”