Mahkemenin Hidayet Karaca ve polisler hakkında verdiği tahliye kararlarını uygulatmamak için adliye ve cezaevi ablukaya alındı. UYAP devre dışı bırakıldı. Korsan kararlar ve başsavcılık bildirileriyle mahkemenin tahliye kararı uygulanmadı.
Asliye Ceza Mahkemesi’nin tutuklu polisleri tahliye etmesinin ardından Çağlayan Adliyesi’nde hukuk skandalları peş peşe geldi. Önce Başsavcı Hadi Salihoğlu ve Adalet Komisyonu Başkanı gece yarısı adliyeye gelerek kararı durmak için toplantı yaptı. Ardından kararın cezaevine iletilmemesi için UYAP kapatıldı. Cezaevi ‘faks bozuk’ bahanesiyle tahliyeleri engellemeye çalıştı.

HUKUKİ SÜREÇ

64 polis ve gazeteci Hidayet Karaca hakkında 32.Asliye Ceza Mahkemesi tahliye kararı verdi. Tahliyeye giden süreç şu şekilde gerçekleşti:

- Tutuklu polis memurlarından Yunus Emre Uzunoğlu, geçtiğimiz ocak ayında tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde 3. Sulh Ceza Hakimi İslam Çiçek’e bir dilekçe yollayarak tüm Sulh Ceza Hakimleri hakkında reddi hakim talebinde bulundu.

REDDİ HAKİM KARARI

- Talebi değerlendiren İslam Çiçek, polis memuruna gönderdiği kararında “reddi hakim talebinin mahkemelere yapılacağını” belirterek, talebin Asliye Ceza Mahkemeleri’ne gönderilmesi yolunu açtı.

- Avukatlar bu kararla Asliye Ceza Mahkemeleri’ne başvurarak reddi hakim talebinde bulundu. Bu sırada İstanbul’a 4 yeni Sulh Ceza Hakimliği atandı.

- 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliği yeni hakimlerin daha önce polislerle ilgili herhangi bir dosyaya bakmadıklarını ve tarafsızlıklarıyla ilgili bir şüphe olmaması nedeniyle reddi hakim talebini reddetti.

- Aradan geçen 2 aylık süreçte avukatlar yeni açılan 4 Sulh Ceza Hakimliği’ne tutukluluk incelemeleriyle ilgili itirazda bulundu. Avukatların tahliye talepleri yeni açılan bu mahkemeler tarafından da reddedildi.

- Polislerin avukatları nöbetçi İstanbul 29’uncu Asliye Ceza Mahkemesi'ne başvurarak bütün Sulh Ceza Hakimleri hakkında reddi hakim talebinde bulundu. Reddi hakim talebini değerlendirerek kabul eden İstanbul 29'uncu Asliye Ceza Mahkemesi, tahliye taleplerinin değerlendirilmesi için dosyaları İstanbul 32’nci Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderdi.

DOSYADA BELGE YOK

- İstanbul 32’nci Asliye Ceza Mahkemesi dosyada tutukluluğu gerektirecek hiçbir belge ve bilgilinin olmadığını belirledi. Hidayet Karaca, Yurt Atayün, Ömer Köse, Tufan Ergüder, Yakub Saygılı ve Ali Fuat Yılmazer'in de arasında bulunduğu isimlerin tahliyesine karar verdi.

SAVCIYA BASKI

Bütün gece Çağlayan Adliyesi’nde tahliye kararının uygulanması için hukuk mücadelesi veren avukatlar sabah saatlerinde kararın cezaevine iletilmesi için yeni gelen Nöbetçi İnfaz Savcısı Orhan Güldiker’e gitti. Avukatlar tahliye müzekkerelerinin bir an önce cezaevine iletilmesini ve tahliyelerin gerçekleşmesini istedi. Avukat Fikret Duran yaptığı açıklamada savcının tahliye kararını uygulamaması için baskı altına alındığına şahit olduklarını belirtti.

KARARI DEĞERLENDİRME YETKİSİ YOK

Duran, savcının yanına gittiklerine sürekli savcının telefonla aranarak kararın cezaevine gönderilmemesi konusunda çaba sarf edildiğini söyledi. Avukat Duran, İnfaz Savcısının mahkemenin kararını değerlendire gibi bir yetki ve görevlinin bulunmadığını, sadece alınan kararı cezaevine iletmekle zorunlu olduğunun altını çizdi. Baskı altındaki savcı olumsuz karar verdi.

SULH CEZALAR TARAFSIZ DEĞİL

İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi reddi hakim taleplerini kabul gerekçesinde tarihi tespitlere yer verdi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin ve Ceza Genel Kurulu’nun İlhan Cihaner kararı değerlendirmeye esas alındı. Sulh Ceza Hakimlikleri’nin reddini değerlendirme görevinin Asliye Ceza Mahkemeleri’ne ait olduğu ve soruşturma aşamasında hakimin reddinin mümkün olduğu belirtildi. HSYK'nın 16 Temmuz 2014 tarihli kararıyla Sulh Ceza Hakimlikleri’nin atanması yapıldığı hatırlatılan kararda “Yeni Sulh Ceza Hakimlikleri’nin göreve başlamasından hemen sonra 22 Temmuz 2014 tarihinde bir kısım operasyonlardan sorumlu tutulan kolluk görevlilerine yönelik soruşturmalar başlatılmış, İstanbul dahilinde Sulh Ceza Hakimlikleri’ne sevk edilen şüphelilerin ekserisi hakkında ilgili hakimliklerce tutuklama kararı verilmiştir” denildi. Kararda İstanbul Sulh Ceza Hakimleri’nin tarafsızlıklarını yitirdiğinin altı çizildi.

KARACA: DÜNYAYA MESAJ

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın avukatı Abdullah Şen, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan müvekkili ile görüştü. Şen, Hidayet Karaca'nın tahliye kararı ile çok mutlu olduğunu söyledi. Avukatı aracılığıyla mesaj gönderen Karaca "Bugün için bu karar gecikse bile dünyaya verdiği mesaj açısından önemli" dedi.

ADALETE YASA DIŞI BARİKAT

32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi ise tahliye müzekkerelerini yazması aşamasında büyük skandallar yaşandı. Başsavcı Hadi Salihoğlu, Adalet Komisyonu Başkanı, Başsavcıvekili Orhan Kapıcı gece Çağlayan Adliyesi’ne gelerek kararın yazılmasını engellemeye çalıştı. HSYK müfettişi tahliye kararı veren hakimin katiplerini sorguya alarak kararın yazılmasını geciktirmek için uğraştı. Adliyede kararın işleme konulmaması için önce UYAP kapatıldı.

Böylece hakimin verdiği tahliye kararının cezaevine ulaşmaması için Başsavcı Salihoğlu seferber oldu.

SAVCI KAYIPLARA KARIŞTI

Yaşanan bu hukuksuzluğun ardından tahliye müzekkeresinin cezaevine faksla iletilmesi için cezaevi yönetimi ile irtibata geçti. Cezaevi yönetimi de ‘faks bozuk’ şeklinde bahane sunarak tahliyeleri engellemeye çalıştı. Hukuksuzlukların ardı arkasının kesilmemesi üzerine avukatlar tahliye müzekkeresini elden alarak nöbetçi infaz savcısına gitti.

Ancak savcıyı odasında bulamayan avukatlar telefonla savcıya ulaşarak durumu bildirdi. Bugün'ün haberine göre Savcı ise gece 2.30’da ‘şu anda müsait değilim’ diyerek telefonu kapattı. Daha sonra sabaha karşı savcıya ulaşan avukatlar bu sefer de ‘Başsavcıvekili Orhan Kapıcı kararı imzalama’ şeklinde talimat verdiği belirtildi. Başsavcı Hadi Salihoğlu tahliyelerin gerçekleşmeyeceğine dair basın açıklaması yaparak açıkça suç işledi.

TUTUKLAMA KARARI AYM VE AİHM’E AYKIRI

İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi, verdiği tahliye kararının gerekçesinde tarihi tespitlerde bulundu: "Şüphelilerin, tutukluluk halinin devamına ilişkin kararların tümünün AYM ve AİHM kararlarında belirtilen gerekçeye uygun olmadığı, ilk tutuklama kararı verilmesi koşullarında değişiklik olmaması şeklinde yasanın aramadığı gerekçelerle tutukluluğun uzatıldığı görülmektedir.

GELİP TESLİM OLDULAR

Şüphelilerin tutuklanmasının üzerinden geçen uzun süreye rağmen Cumhuriyet savcısının hangi delilleri topladığı ya da toplamaya çalıştığı ve makul sürede savcılığın soruşturma evrakını neden müptezaya bağlamadığını tartışmamış olduğu, bu bağlamda şüphelilerin üzerlerine atılı suç vasfının değişme ihtimalinin bulunduğu hususu göz ardı edilerek değerlendirme dışında bırakıldığı yine gözden geçirme kararlarından anlaşılmıştır.

Dosya, klasörler ve CD'ler incelendiğinde yukarıda tartışılan Usul Yasası ile AYM, AİHM içtihatları doğrultusunda tutukluluğu gerektirir olgu ve delillere rastlanmadığı gibi, şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamını gösterir yeni olgu ve delillere ulaşılamadığı ayrıca şüphelilerin meslekleri, sosyal durumları, karakterleri ve ahlaki durumları, sabıkasızlık geçmişleri, ikametgahları, mal varlıkları, aile bağları, tutukluluğa karşı gösterdikleri tepki, kendiliklerinden gelip teslim olmaları gibi unsurlardan dolayı tutukluluğun devamını gerektirir nedenler görülmemiştir."

"KARARI İMZALAYAN SAVCI AĞLADI"

Hidayet Karaca'nın avukatı Gültekin Avcı, tahliye kararını imzalamayan nöbetçi savcı ile görüştüğünü belirtti. Avcı, savcının 'Başıma gelecekleri biliyorum ama imzalayamam’ dediğini ve ağladığını söyledi.

Avcı şunları dile getirdi: “Sigara üstüne sigara yaktı. Savcının elleri titriyordu. Büyük bir vicdan azabı içerisinde. Yanından ayrılırken 'size kolaylıklar diliyorum' dedim. 'Çok zor günler geçireceğim' dedi. Büyük tehditle karşı karşıya.”

HÜRRİYETİ TAHDİT SUÇU İŞLENİYOR

Trabzon Barosu Başkanı Orhan Öngöz: Üst mahkemenin kararının yok sayması diye bir şey yoktur. Kararın uygulanmaması suçtur. Böyle bir duruma daha önce tanıklık etmedik. Bu uygulamalar en başta ülkeye zarar veriyor. Kim olursa olsun bu insanların tahliye edilmeleri gerekirdi.

HUKUKTAN HIZLA UZAKLAŞIYORUZ

İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan: Başka bir tutuklama nedeni yoksa insanlar serbest bırakılmalıdır. Mahkeme kararları esastır. Sulh Ceza Mahkemeleri’nin Asliye Ceza ve Ağır Ceza mahkemelerinin kararlarını sorguluyor olması düşündürücü. Üst mahkemenin verdiği kararın alt mahkeme tarafından içinin boşaltılması, hukukun üstünlüğünden ve yargı bağımsızlığından hızla uzaklaştığımızın yeni örneğidir.

DERHAL BIRAKILMALILAR

Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık: Önceki geceden beri hukuki hiçbir gerekçesi olmadan hürriyetleri tahdit edilen insanlar derhal salıverilmelidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesini yok sayan Anayasal güvenceye sahip yargı kararlarının idarece uygulanmamasını hukuki açıdan bir skandal olarak değerlendirmekteyiz.

AMİR HÜKÜM ESAS ALINIR

Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Avukat Mehmet Kasap: Kanunda Sulh Ceza Hakimlikleri’nin itiraz merciİ Asliye Ceza Mahkemeleri’dir yazıyor. Ancak torba yasalardaki değişikliklerle amir hükümlere bakılmaksızın açık bırakılan konular istismar ediliyor. Böyle bir
lüks yoktur.

ÇIKARDIĞI YASALARI TANIMIYOR

CHP Balıkesir Milletvekili Avukat Namık Havutça: Türkiye’de 17 ve 25 Aralık sonrasında hukuk yerine talimatlar uygulanmaya başlandı. Yargı bağımsızlığı büyük yara aldı. Fiili başkan ve padişah gibi davranan Tayyip Erdoğan, her kararı kendisi vermek istiyor. Kendi çıkardığı yasaları tanımayan bir hükümet var. Yaşananlar büyük bir skandal. Hukuka darbe yapıldı.

rotahaber