HSYK 66 hakim ve savcıyı ihraç etti. HSYK'nın ihraç ettiği hakim ve savcıların isimleri belli oldu. HSYK kaç hakim ve savcıyı görevden ihraç etti. FETÖ Soruşturması kapsamında meslekten atılan hakim ve savcıları tam listesi haberimizde.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel  Kurulunun, 66 hakim ve savcının daha meslekten ihracına ilişkin kararının  gerekçesinde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY)  yargı yapılanması gözler önüne serildi. HSYK'nın 61 sayfalık gerekçesinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün  kuruluşu, yapısı, finans kaynakları, amacı, sosyo-kültürel ve zihinsel  özellikleri ile paralel devlet kurma çabalarına yer verildi. Örgütün, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, istihbarat ağı, haberleşme  yöntemleri, eğitim alanının da anlatıldığı gerekçede, Milli Güvenlik Kurulunun  FETÖ/PDY'ye ilişkin değerlendirmelerine de vurgu yapıldı.Gerekçede, FETÖ/PDY'nin yaklaşık yarım asırdır Türkiye'nin  sosyo-politik gündeminde sözde dini referanslar üzerinden kendisine toplumsal ve  kamusal bir varlık ve meşruiyet zemini inşa eden bir örgüt olduğu belirtildi.

HSYK TARAFINDAN İHRAÇ EDİLEN HAKİM VE SAVCILARIN TAM LİSTESİ

Örgütün, üyelerini ilgili yapıya tümden sadakat ilkesi çerçevesinde  doktrine ettiği aktarılan gerekçede, yapı mensuplarının ahlak ve hukuk dışı her  türlü eylemlerini mübah gördüğü ifade edildi. Gerekçede, örgüt mensuplarının, mehdilik gibi mistik bir otoriteye  inanmışlıkla hareket ettiği belirtilerek, yandaşları için merkezi sınavlarda soru  çalma, masumiyet karinesini çiğneyerek, haklarındaki suçlamayı dahi bildirmeden  insanları yıllarca ceza infaz kurumunda tutarak, kişi haklarını pervasızca ihlal  etme, kayırma, yalan söyleme, delil uydurma, iftirada bulunma gibi ahlak ve hukuk  dışılıkları gerçekleştirmekte ve hedefleri uğruna suç işlemekte herhangi bir beis  görmedikleri vurgulandı.

İHRAÇ EDİLEN 543 HAKİM VE SAVCININ İSİMLERİ TAM LİSTE

Gerekçede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle iltisak düzeyinde de olsa  bağlantısı tespit edilen hakim ve cumhuriyet savcıları yönünden, 2802 Sayılı  Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 94'üncü maddesi kapsamında ağır ceza mahkemesinin  görevine giren suçüstü halinin mevcut olduğu tespitinden hareketle genel hükümler  kapsamında adli soruşturmaya başlanıldığı belirtildi. Soruşturma kapsamında 4 Ekim 2016 itibarıyla 3 bin 456 hakim ve  savcının meslekten ihraç edildiği, 2 bin 419 hakim ve cumhuriyet savcısının  tutuklu bulunduğu, haklarında yakalama emri düzenlenen 177 kişi hakkında yakalama  emirlerinin infazı için çalışmaların devam ettiği, 760 kişinin adli kontrol  tedbiri uygulanarak serbest bırakıldığı bildirildi.   Gerekçede, şu ifadeler kullanıldı:   "Genel Kurul'un, 667 Sayılı KHK'nın 3'üncü maddesi kapsamında  yapılacak değerlendirmeye esas olmak üzere, hakim ve savcıların, 'mesleğe  kabulleriyle başlayan, eğitim merkezi ve Türkiye Adalet Akademisindeki  faaliyetleri, hizmet içi eğitim ve yabancı dil eğitimlerine katılımlarına, yurt  dışına gönderilmelerine, özel yetkili savcılıklara veya mahkemelere, idari  görevlere atanmalarına ilişkin bilgiler ile bu görevlendirmelerde ve yine bir  silah olarak kullanılan özel yetkili mahkemelere hakim veya unvanlı olarak,  Teftiş Kurulu Başkanlığına, başkan, başkan yardımcısı veya müfettiş olarak, idari  kurumlara tetkik hakimi, daire başkanı veya yardımcısı, genel müdür veya  yardımcısı şeklinde yapılan atamalarda dikkate alınan kriterler, özlük  dosyalarındaki bilgi ve belgeler, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları'  incelendi.

 Hakim ve savcılar hakkında ayrıca, HSYK'ya intikal eden şikayet,  ihbar, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen  kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili  dosyalarda görev alan hakim ve Cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yaptıkları  işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için  kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar ele alındı.

 FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele  birimlerince düzenlenen raporlarla sabit olan örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği  disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri, Ankara  Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ile belgeler, ilgililer hakkında  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat  edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında  ifadelerine başvurulan hakim ve cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu  tutanakları, itirafçıların beyanları ile diğer bilgi ve belgeler kurul üyelerinin  incelemesine sunuldu."  Örgütün sosyo-kültürel ve zihinsel yapısının da irdelendiği gerekçede,  örgüte üyelik için kesin bir kriter olmadığı, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni,  Sünni, Alevi hatta yapıya uzak gibi duran gruplardan, ateist ya da Yahudi,  Hristiyan dinlerine inananlardan da paralel yapılanma içerisinde yer alanlar  bulunduğu kaydedildi. FETÖ/PDY'ye üyelik için dindar, inançlı veya Müslüman olma şartı  aranmadığı, örgüt içerisinde her türlü suça bulaşmış, alkol müptelası, kumarbaz,  hırsız, tefeci, rüşvetçi kişilerin de bulunduğu belirtildi.

HABERLEŞME AĞI

Örgütün haberleşme ağına ilişkin tespitlerin de bulunduğu gerekçede,  FETÖ/PDY için en önemli haberleşme aracının mobil telefonlar olduğu, bu  telefonlarda kullanılan hatların genelde bir başkası adına ya da örgüt  kontrolündeki kurum veya kuruluşlar adına kaydedildiği ve abone bilgilerinden  gerçek kullanıcısına ulaşılamadığı anlatıldı. Gerekçede, örgüt mensuplarının kendi adlarına kayıtlı olmayan mobil  telefon hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte  değiştirmelerinin dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal  olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir  veri olduğu vurgulandı.Örgütün üst düzey "abi" ve "abla"larının ise abone bilgilerinden,  sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebildiği, başka ülkelerde kayıtlı mobil  telefon hatları kullandığı, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise kiralık  hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullanıldığı belirtildi.   Gerekçede, mobil veri ile iletişime imkan tanıyan Skype, Tango,  Bylock, Line, Kakaotalk, Whatsapp ve benzeri programların da düşük maliyetli  olması ve mesajlaşmaların şifrelemek suretiyle korunması sebebiyle sık tercih  edilen haberleşme yöntem ve araçları olduğu anlatıldı.  Canlı kurye kullanılmasının, örgütte en sağlıklı haberleşme  yöntemlerinden biri olarak kabul edildiği belirtilen gerekçede, özellikle örgütün  sözde lideri Gülen ile haberleşmede çoğunlukla bu yöntemin kullanıldığı, talimat  almak yahut faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD'nin Pensilvanya  eyaletine gidilerek sözde liderle yüz yüze görüşüldüğü ve talimatların bizzat  kendisinden alındığı kaydedildi.

YARGI YAPILANMASI

  Gerekçede, FETÖ/PDY'nin yargı ayağındaki yapılanması ve  gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin bilgilere de yer verilerek, şu tespit  yapıldı:    "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı erki içerisinde, hiyerarşik  şekilde örgütlenen ve alternatif olarak faaliyet gösteren, kendinden olmayan  herkesi, özellikle de örgütün kişisel çıkar ve menfaatlerine hizmet etmeyen  kişileri düşman addeden, örgüte boyun eğmeyen veya farklı düşünen kişileri hedef  haline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarına konu eden,  istihbarat toplayan, operasyon kararları alan, emniyet ve yargı üzerinden  toplanan istihbarata göre örgütün üst düzey yöneticilerinin verdiği kararları  icra eden, basın ve yayın üzerinden linç girişimi gerçekleştiren, topluma yönelik  algıyı yöneten, örgütte yer alanları kahramanlaştıran, unutturma sürecini  tekrarlayan, suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı  eliyle mağdur eden, çözümü mümkün olmayan abartılı, gerçeklerin gizlendiği,  kasıtlı, taraflı ve delilsiz davalar açan, hukuki temelden yoksun bu davalarla da  Türkiye'nin mafya ve terörle mücadele ettiği algısı yaratan örgüt mensuplarının  yargı içerisinde cemaat cuntası şeklinde paralel bir yargı gücü oluşturdukları  görülmüştür."

FETÖ/PDY mensubu olup, itirafçı yahut gizli tanık sıfatıyla  ifadelerine başvurulan bazı hakim ve cumhuriyet savcılarının beyanlarının bir  bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, her birinin hayatlarının farklı  dönemlerinde FETÖ/PDY militanları ile muhatap oldukları, örgütün öncelikli  hedefinin devletin askeriye, adliye ve mülkiye kadrolarına yerleşmek olduğu,  kendilerinin de bu amaç doğrultusunda örgütün yargıdaki eleman ihtiyacını  karşılamak üzere yetiştirildiklerinin görüldüğü belirtildi.Tanık ifadelerinden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından  üyelerine hakimlik ve savcılık sınavlarına girmeleri konusunda telkinlerde  bulunulduğu, ışık evleri, dershaneler ve okullar vasıtasıyla mahrem görev  kapsamında büyük önem atfedilen hakim ve savcılık mesleğine örgüt mensuplarının  yerleştirilmesi amacıyla, sınav sorularının yasal olmayan yollarla temin edilip  sınavdan birkaç gün önce, abiler/ablalar tarafından cevapları işaretlenmiş  kitapçıklar halinde öğrencilere gösterilerek ezberlemelerinin bu şekilde sınavda  başarılı olmalarının sağlandığının anlaşıldığı kaydedildi.

 Mensupları olan öğrencilere hakimlik ve savcılık sınavını kazanmaları  halinde örgütün yargı içerisindeki bürokrat ve üst düzey yöneticileri tarafından  referans olacağının söylendiği, mülakatı geçip staja başlayan hakim ve savcı  adaylarının Adalet Akademisi ve staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine  edildiği bildirildi.   Gerekçede, kendilerinden olan hakim ve savcı adaylarının deşifre  olmasını engellemek amacıyla örgütle irtibatlarını gizlilik içerisinde ve sözde  liderin "tedbir" kurallarına uygun şekilde sürdürecekleri evlerde kalmalarının  tavsiye edildiği aktarılan kararda, adayların beşer kişilik kapalı gruplar  halinde ve örgüt tarafından finanse edilen evlerde kalmalarının sağlandığı, iki  evin irtibat halinde olmasının istendiği de ifade edildi.

  Örgütün Türkiye Adalet Akademisi stajında hakim ve savcı adaylarını  staj dönemlerine göre ayırdığı, hakim ve savcı adaylarına gerektiğinde oruç  tutmama, cuma namazına gitmeme, kokteyl ve resepsiyonlarda içki içme, örgüt  dışından başka bayanlarla evlenmeme yönünde telkinde bulunulduğunun da  anlaşıldığı belirtilen gerekçede, örgüt mensubu hakim ve savcıların T1, T2, T3,  T4 ve T5 şeklinde kategorize edilerek taşra ve devre yapılanmasının oluşturulduğu  anlatıldı.

  Örgüt mensuplarının birbiriyle evlenmeye teşvik edilmesi yönünde bir  sistem oluşturulduğu ve bu yönde katalog evlilikler yaptırıldığı, örgüt mensubu  birinin, örgüt dışındaki bir bayanla evlenmesinin tasvip edilmediği bilgilerinin  de yer aldığı gerekçede, "Örgüt sırlarının deşifre edilmesinin önüne geçmek  amacıyla bu kişilere karşı mesafeli davranıldığı ya da yapıdan uzaklaştırma  yoluna başvurulduğu, FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olan hakim-savcı adaylarının  diğer hakim-savcı adayları arasında tanınması ve ön plana çıkartılması, örgüt  jargonuyla ifade etmek gerekirse "parlatılması" amacıyla bu üyelerden müteşekkil  hakim savcı adayları mezuniyet albüm kurulları oluşturulduğu, anılan albüm kurulu  üyelerinin tertip ettikleri ziyaretlerle kamu bürokrasisine refere edildiği  yaşanan süreç ile sabittir." denildi.Gerekçede, 2010-2014 yılları arasında sistematik uygulamalar sonucunda  FETÖ/PDY'nin yargı içindeki etkin gücüne ulaştığı, bu gücün korunması için  2014'teki HSYK seçimine özel önem atfedildiği kaydedildi. Bu kapsamda örgüt mensuplarının deşifre olmayı göze alarak,  ziyaretler, organizasyonlar düzenlediği, seçim süreci boyunca "bylock" üzerinden  örgüt içi iletişim sağlandığı ifade edildi.

DİDEM YAYLALI VE ALİ TATAR ÖRNEĞİ

Adalet Akademisinin hakim-savcı adayları yönünden fişleme merkezine  dönüştürüldüğü ve kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek mesleki kariyer  anlamında önlerinin açıldığı anlatılan gerekçede, kendilerinden olmayan adayların  ise mesleğe kabul ve ileride yükselmelerini engelleyecek mahiyette sicillerin  oluşturulduğu, mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar  yapıldığı kaydedildi.

Hakkında usulsüz soruşturma açılarak disiplin cezası tayin edilen, bu  ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyenler arasında yer alan Didem  Yaylalı ile Yarbay Ali Tatar gibi, uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar  etmek suretiyle yaşamına son verenler bulunduğuna işaret edilen gerekçede, örgüt  mensubu adayların ise staj döneminde verilen siciller gibi yollarla parlatılarak  kritik görevlerde rol almaya hazırlandıkları bildirildi. Ayrıca gerekçede, "kumpas davalarında, örgütün amaçları doğrultusunda,  istihbarat birimlerinin topladığı bilgiler bilgisayarlara kaydedildi, bunlar  fuhuş, casusluk şebekesinin topladığı bilgiymiş gibi arama sırasında evlerde  bulunmuş gösterilerek dijital delil olarak işleme konuldu, bu yolla asker sivil  birçok kamu görevlisi hakkında soruşturma yapıldı ve bu kamu görevlilerinin  tasfiye edilerek, örgüt kadrolarının fetih hareketine yer açıldı, tüm bunlar  yapılırken yargı da buna alet edildi." tespiti yapıldı. Gerekçede, HSYK'ya intikal eden FETÖ/PDY ile bağlantılı, 17-25 Aralık,  Kozmik Oda, paralellerin tahliyesi, Ergenekon, Askeri Casusluk, MİT tırlarının  durdurulması, usulsüz dinlemelerle ilgili bazı soruşturma dosyalarından örnekler  verildi.