Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Oslo görüşmelerini KCK’nın sızdırdığını ve polisin de bunu tespit ettiğini söyledi. Şahin, “KCK operasyonlarını durdurmanın bir yolu olarak planladıkları anlaşılıyor. Devletin içinde kafa karışıklığı yaratmak, belki devlet güçlerini birbirine düşürmek için.” dedi. Şahin, Oslo’daki görüşmelerin bugün uygulamaya konduğunu da sözlerine ekledi.

İdris Naim Şahin, Bugün gazetesinden Seda Şimşek’e önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti hükümetinde İçişleri Bakanlığı yapan Şahin, Oslo görüşmelerini sızdıran adresi KCK olarak gösterdi. Polisin bunu tespit ettiğine dikkat çeken Şahin, Oslo görüşmelerinde terörle mücadele eden devlet görevlilerinin yargılanmasının masaya konduğunu belirtti. Şahin, “Bugün terörle mücadele eden polislerin tutuklanması bunun doğruluğunun ispatıdır.” ifadelerini kullandı.

KCK’nın bunu reddettiğini kaydeden Şahin, “KCK hücrelerine yönelik operasyonlarda ele geçen belgeler arasında da buna rastlandı ve bu adli suç delili olarak İstanbul Özel Yetkili Mahkeme Savcılığı’na intikal etmişti. O dokümanlar, özellikle Oslo mutabakatı, o görüşmelere ilişkin elde edilen ses kayıtları üzerine Oslo görüşmelerini o dönemde yürüten Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, sonra MİT Müsteşarı olan kişi bilgi vermeye çağrıldı.” şeklinde konuştu.

‘OSLO’DA TESLİMİYET VE SORUMSUZLUK VAR’

“Ne var Oslo’da bu kadar önemli olan?” sorusuna da Şahin şu cevabı verdi: “Bu mutabakatlar çerçevesinde, basına da, kamuoyuna da yansıyan, ‘Beğenmediğiniz vali, beğenmediğiniz savcı, beğenmediğiniz emniyet müdürü varsa, söyleyin hemen değiştirelim’ boşboğazlığı, teslimiyeti veya sorumsuzluğu vardı. Devleti temsilen giden heyette bulunan bir yetkili, kamuoyuna yansıyan şekliyle –ki doğrudur- ‘Beğenmediğiniz kim var, bildirin, biz gereğini yapalım’ diyebilmiş. Kamuoyuna kısmen yansıyan, çok da yankı bulmayan başka bir şey var Oslo’da. Terörle, PKK ile PKK’nın ortak hareket ettiği başta DHKP-C, MLKP de dâhil örgütlerle, mücadele eden devlet görevlilerinin, onların tabiriyle TC görevlilerinin, yargılanması isteği masaya konulmuş. Bu iddia bir gazetede de yayınlandı.”

Teröre mücadele edenlerin yargılanması konusunda pazarlık yapıldığını kaydeden Şahin, “Polislere yönelik 22 Temmuz sahur operasyonları vesilesiyle söylemiştim. İçişleri Bakanı da terörle mücadele ettiğine göre günün birinde o da terörle mücadele ettiği için yargılanan polisler gibi yargılanabilirim” dedi.

‘KCK İÇİNDE YÜZLERCE MİT ELEMANI YAKALANDI’

KCK’nın sözleşmesinin hazırlanmasında MİT’in müsteşar yardımcılığından emekli bir ismin katkısı olduğu yönünde bilgi aldığını anlatan Şahin, “KCK operasyonlarında tutuklanan kişilerden 100 aşkın kişinin MİT elamanı olduğu tarafımıza bildirildi. PKK’nın, KCK’nın oluşumunda, işleyişinde bizim Milli İstihbarat Teşkilatımız’ın artık avlamak mı avlanmak mı amacıyla bilemiyorum, irtibatının olduğu hep yazılır, söylenir.” şeklinde konuştu.

‘BENİ ÖCALAN GÖREVDEN ALDIRDI’

“Sizin görevden alınmanızı Öcalan’ın istediği yönündeki iddiaların doğruluk payı var mı?” sorusunu da cevaplayan Şahin, şöyle konuştu: “ Benim görevden alınmam konusu çok gizli ve anlaşılmaz değil. Öcalan’ın 'faşist bakan görevden aldırılmıştır' ifadesi, Öcalan’ın Ada’da koğuş arkadaşıyla yaptığı konuşmanın tespiti ve deşifresi olarak internette duruyor. Şu anda milli irade, terör örgütünün başı ile paylaşılmış vaziyette. Sadece İçişleri Bakanı’nın görevden alınmasıyla ilgili bir etkileşim söz konusu değil, gerekirse başka bakanları da aldıracak bir güç paylaşımı var. Hükümeti istemeye istemeye belli bir rotada, uzaktan kumandalı bir araç gibi yönlendiren bir güç var. Açıkça ‘Milli çıkarlar, ülke bütünlüğü her şeyin üstündedir’ diyecek bir bakanı şu anda bu siyasi kadronun işbaşında tutması mümkün değil.”

“Şu anda KCK KCK’dan, PKK PKK’dan ibaret değil.” diyen Şahin, “Görünen yapı ve onun uzantısı siyasal yapı var ama bir de görünmeyen, değişik siyasi partilerde, toplumun farklı katmanlarında birileri var. Parlamentoda HDP Grubu’nu görürüz ama sadece HDP yok. HDP Grubu olmasa, yedek takım o parlamentonun içinde iki katı var. PKK ve KCK’nın, açık destekçilerinin dışında, açık olmayan destekçileri var.” ifadelerini kullandı.

‘İÇ GÜVENLİK PAKETİNDE KUMPAS VAR’

İçişleri Komisyonu’nda iç güvenlik paketi görüşüldüğüne dikkat çeken Şahin, paketle ilgili düşüncelerini de şöyle açıkladı: “İçişleri Komisyonu’nda ‘güvenlik paketi’ adıyla görüşülen ihanet paketi çerçevesinde, bu ülkenin öz evladı, vatansever, yetişmiş, nitelikli, 3 bin 200 birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sınıf emniyet müdürünün re’sen, bir kumpasla emekli edilmesi kanunu Meclis alet edilerek uygulamaya konuluyor. Demek ki 2012 Haziran ayında, Oslo görüşmelerinde mutabakata varıldığı açıklanan iddia gerçektir.”

‘ALIŞTIRA ALIŞTIRA ENJEKTE EDİYORLAR’

Türkiye’nin çözüm sürece adı altında yürüyen süreçle çözülmeye götürüldüğünü kaydeden Şahin, “İstifa dilekçemde, bunu açıkça ifade ettim. Belki, iyi niyetle başlatılmış olan bu sürecin “çözüm” niteliğinin, “çözülmeye” doğru evrildiğini söyledim. O günden bugüne, aradan geçen 13 ay da bizi maalesef yanıltmadı. Çözülme ve bölünmeye doğru yol alıyor ama bir türlü de bu kararı veremiyorlar. Örgütle anlaşılmış bir taslak plandan bahsediliyor ama taslak filan değil. Şimdi o plana yeni maddeler ilave edilmiş. Son kararı hep Ada veriyor, vesayet altında bir hükümet var. Hükümet de bu arada memurları eliyle mektupçuluk, postacılık yapıyor. Hatta, bu görüşmelerin görüntülü düzenekler üzerinden doğrudan yapılması da gündeme getiriliyor. O taslakta, kuvvetle muhtemel, terörist başının serbest bırakılmasa da bir şekilde ev hapsi gibi, serbest hayata geçişi var. Yerel yönetim özerkliği kılıfı giydirilerek, düşük profilli bir bölünme, farklı yönetim oluşturma çabası var. İşte bir yere kadar geldiler, bu gerçekleri milletle paylaşamıyorlar. Orada af var. Halen içeride olan KCK’lıların affedilmesi var. Dağda eli silahlı, suç işledikleri halde yargılanmamış, eli kanlı katillere yönelik de bir af maddesinin olduğu anlaşılıyor. Bunların hepsini açık edemiyorlar ama alıştıra alıştıra enjekte ediyorlar. Birilerine söyleterek, birilerine yazdırarak toplumu buna hazırlamaya, alıştırmaya çalışıyorlar. Zaten müzakere süreçleri bir bakıma toplumu alıştırma süreçleridir. Akil insanlar projesi de alıştırma stratejisinin önemli bir parçasıdır. Nitekim, 2009’da Habur rezaletine gösterilen reaksiyonla 29 Ekim’de Cumhuriyet’in kuruluş yıl dönümünde Habur’dan Suruç’a kadar olan güzergâhta yaşananlara gösterilen reaksiyon arasındaki farka bakılınca, bu alıştırma sürecinde başarılı olunduğu anlaşılıyor. Ancak, bölünmeyi açıkça gösterecek anlaşma maddelerini Hakkâri’deki, Şemdinli’deki vatandaşlarımız dâhil milletimizin benimseyeceğini, kabul edeceğini düşünmüyorum. Çözüm sürecinin cüceleri de bunu böyle düşünüyorlar ki, karınları şişiyor bir türlü açıklayamıyorlar. Bu acı gerçekler, ihanet gerçekleri henüz daha gün ışığına çıkmadı. Karanlıkta dans ediyorlar. İş tam açığa çıkınca, çıplak gözle görülmeye başlanınca bakalım neler olacak?” ifadelerini kullandı.

İstifa dilekçesinde bahsettiği dar oligarşik yapıdan da bahseden Şahin, şunları söyledi: “Öz, saf AK Parti’nin içinde bunlar yoktu. Bunlar, yürüyen otobüse, kalkışa hazır uçağa sonradan binenlerin oluşturduğu bir kadrodur. Bu kadronun bir de iş adamı bileşeni vardır. Dünün Başbakanı bugünün Cumhurbaşkanı’na, zamanında “gerici, yobaz”, “Yeşil komünist” diyenler bugün çok yakınında, o dar oligarşik kadronun içerisindedirler. Siyasetçi, bürokrat ve iş adamı bileşenlerinden oluşur. Sevdikleri renkler sarı, kırmızı, yeşildir. Renkleri bir bakıma KCK’nın renkleri ile de benzeşir. Yeşili dolar, kırmızısı Euro, sarısı da altındır. Çoğu sonradan katılmadırlar. En son katılımları dikkatle izlemek lazım.”