İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türdoğan, Adana ve Mersin’de HDP’ye yönelik saldırılarla ilgili, belli bir kitlenin tahrik edilmek istendiğini savundu. Türkdoğan, "Bir başka nokta, eğer sürekli takip altında olan, izlenen istihbarat faaliyetleriyle, İç Güvenlik Yasası ile bu kadar geniş yetkiye sahip güvenlik birimleri bombalı saldırıları önleyemiyorsa demek ki devlet içindeki yasa dışı yapılanmalar cirit atıyor." dedi.

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türdoğan, 23 Mart 2015 ile 19 Mayıs 2015 tarihleri arasında siyasal partilere yönelik gerçekleşen ihlallerle ilgili ara raporunu açıkladı. Basın açıklamasında Adana ve Mersin’de HDP’ye yönelik saldırılara da değinen Türkdoğan, şunları kaydetti: “Belli bir kitle tahrik edilmek isteniyor. Belli güçler tekrar silahlı çatışmaların çıkmasını istiyor. Ağrı’da olanlar, Yüksekova’da olanlar. Belki de hiçbirimizin duymadığı, bizim duyup sizlere söylemediğimiz, sahada olanlar, dağlarda olup bitenler. Bu ülkede yeniden birileri çatışmanın çıkmasını istiyor. Provokasyon ortamı yaratmak istiyorlar. Bu tip provokasyonlar hiçbir siyasi partiye fayda getirmez. Tam tersi hepimizin güvenliğini tehlikeye atar. Bundan ısrarla uzak durulmalıdır. Bir başka nokta, Eğer sürekli takip altında olan, izlenen istihbarat faaliyetleriyle, iç güvenlik paketi yasasıyla bu kadar geniş yetkiye sahip güvenlik birimleri bombalı saldırıları önleyemiyorsa demek ki devlet içindeki yasa dışı yapılanmalar cirit atıyor. Devlet içindeki yasa dışı yapılanmalarla ilgili etkili tedbirler alınmıyor. Adana ve Mersin’deki saldırı bunu gösteriyor.”

SİYASAL OLARAK ELBETTE Kİ HÜKÜMETİN SORUMLULUĞU VARDIR

Türkdoğan, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Türkdoğan, ‘saldırılarla ilgili parti ifadesi kullanmanızın bir amacı var mı? Sayın Demirtaş, Saray'dan bahsediyor, AKP’den bahsediyor, suçladığı bir iktidar partisi var’ sorusu üzerine somut olgulara göre konuşmak durumunda olduklarını söyledi. Türkdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Ortada bir saldırı var. Bu saldırının failleri hala açığa çıkmadı. Bütün siyasal partiler çeşitli siyasal tahminlerle, süreçle ilgili tahminleriyle birlikte bazı değerlendirmeler yapıyorlar. Biz bütün bu olup bitenler içerisinde devlet içindeki yasa dışı yapılanların olabileceğini söylüyoruz. Siyasal iktidarın sorumluluğu vardır. Seçim sürecinde seçim güvenliğinin sağlanamaması noktasında hukuksal olarak Yüksek Seçim Kurulu’nun siyasal olarak da elbette ki hükümetin, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nı ilgilendirdiği için yine hukuksal olarak hükümetin sorumluluğu vardır. Şu saldırıyı şu veya bu yaptı demek erken. Ama yaşanan gelişmeler şunu gösteriyor ki, AK Parti sözcüleri ‘HDP barajı geçmesin’ dediler. Demokrasiye inanan insanlar bakımında sorunlu bir cümledir. Barajı savunmak sorunludur. Demokrasilerde baraj olmaz. Buna karşılık da HDP elbette başına bir iş geldiğinde AK Parti’yi suçlayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı sürekli mitinglerde HDP’yi eleştirmeye devam ederse kendisine yönelik bu şekilde ağır eleştirilere muhatap olabilir. Demek ki bunların hepsini bir arada düşünmek gerekiyor.”