Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonunu soruşturan savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Muammer Akkaş ile Hakim Süleyman Karaçöl'ün meslekten ihraç edilmesine tepki gösterdi. Çıtırık, “İktidar, suçluluk psikolojisi içinde. İntikam alma duygusu ve gözdağı vermek suretiyle bu soruşturmalarda görev alan savcılar ile yargıç ihraç edilmiştir. Korku imparatorluğu kol gezmeye devam etmektedir.” dedi.

Yargının rejimi dönüştürebilmenin ve iktidar mücadelesinin aracı haline getirildiğini savunan Çıtırık, “Yargı, siyasi iktidarın her türlü müdahalesine açık hale gelmiş. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kalkmış. Anayasa’nın 138. maddesi uygulamadan kaldırılıp, iktidarın kontrolü altına girmiştir.” eleştirisini yaptı.

Cumhuriyet tarihinin ‘en büyük yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama olayları’ karşısında başlatılan 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının ‘kimsenin taşıdığı sıfat ve kimin oğlu olduğuna’ bakılmaksızın yürütüldüğüne dikkat çeken Çıtırık, hükümetin bu dosyada da Hatay ve Adana'daki MİT TIR’ları olayındaki gibi suçüstü yakalandığını ileri sürdü.

İktidar ilk günden itibaren soruşturmaya müdahale ettiğini hatırlatan Çıtırık, “İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 5 şube müdürünü görevden alarak başladığı süreç 40 ilin emniyet müdürüne uzamış. Yüzlerce şube müdürü görevden alınmış ya da görev yeri değişikliği yapılmış. Binlerce polis memuru da görevden alınmıştır.” ifadelerini kullandı.

‘İKTİDAR, YÜREKLİ SAVCILARININ ÇIKABİLECEĞİNİ UNUTMAMALIDIR’

Hukuk devletini, “Yönetenlerin de kendilerini hukukla bağlı saydıkları, açıklık, hesap verilebilirlik ve denetlenebilirlik içerisinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun olduğu yönetimin adı.” olarak tanımlayan Çıtırık, şöyle devam etti: “İktidar, parmak üstünlüğüne dayalı olan çoğunluğuyla ve torba yasa uygulamaları ile hukuku içselleştirmemişlerdir. Hukukla kendilerini bağlı saymaksızın kanun devleti bile olunamadığını ortaya koymuştur. 17 ve 25 Aralık soruşturmaları, takipsizlikle sonuçlandırılmıştır. Takipsizlik kararı, beraat kararı değildir. Siyasi iktidar ve yandaşları verilen bu takipsizlik kararına sığınmışlardır. Ancak zamanaşımı süresi içinde kanıtları yeniden değerlendirerek bu davaları açabilecek yürekli Cumhuriyet Savcılarının çıkabileceğini iktidar unutmamalıdır. Şehzadelerin haramzadeye dönüştüğü bu günlerde, görevlerini yerine getiren insanları üstünlerin hukuku ile ihraç etmek mümkündür. Ancak toplum vicdanından bu olayların sökülüp atılması mümkün değildir. Hukuk devleti zaten bitmiştir. Tedavülden kalkalı uzun zaman olmuştur. ‘Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı’ diye kavramlar yasalarda kalmıştır. Siyasi iktidar, azgınlaşmıştır. Fazla söz söylemeye gerek de kalmamıştır.”