İstihbarat şubede çalışırken branştan çıkartılarak genel hizmet statüsünde görevlendirilen polis memuru, işlemin iptal edilmesi talebiyle açtığı davanın 10 yıl 7 aydır tamamlanmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Polis memurunun tutumunun yargılamanın uzamasına özellikle bir etkisi olduğu tespit edilmediğine dikkat çeken yüksek mahkeme, istihbarat branşından çıkartılan polisin Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmederek memura 10 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı bünyesinde görev yapan polis memuru U.G., İstihbarat Branş Komisyonu'nun 29 Mart 2004 tarihli toplantısında aldığı karar uyarınca bu branştan çıkarılarak genel hizmet statüsünde görevlendirildi. U.G., yapılan branş değişikliği işleminin iptali istemiyle 15 Nisan 2004'te Ankara 9. İdare Mahkemesi'ne müracaat etti. Mahkeme, 1 Mart 2006'da verdiği kararla polis memurunun talebini reddetti. U.G.'in kararı temyiz etmesiyle devreye giren Danıştay Beşinci Dairesi 7 Mart 2008'de Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin kararını onadı. Hukuk mücadelesinden geri adım atmayan U.G., Danıştay'ın bu kararına karşı karar düzeltme talebinde bulundu. Danıştay 5. Dairesi, 27 Mart 2009'da verdiği kararla Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin red kararını bozulmasına hükmetti.

Dava dosyasını yeniden değerlendiren Ankara 9. İdare Mahkemesi 4 Kasım 2009'da açıkladığı kararla, ilk kararında ısrar ederek davanın tekrar reddine hükmetti. U.G. mahkemenin bu kararını da Danıştay'a taşıdı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 19 Eylül 2013'te idare mahkemesinin kararının bozulmasına hükmetti. Bu karara karşı davalı İçişleri Bakanlığı karar düzeltme talebinde bulundu. Yargılama halen devam ediyor. Haksız bir şekilde branşından çıkartıldığını öne süren U.G., son olarak 19 Şubat 2014'te AYM'ne bireysel başvuruda bulunarak istihbarat branşından çıkarılarak genel hizmet statüsünde görevlendirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın halen sonuçlandırılmadığından bahisle Anayasa'nın 36. maddesinde tanımlanan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü.

10 YIL 7 AY SÜREN DAVADA HAK İHLALİ VAR

Başvuruyla ilgili yüksek mahkemece hazırlanan raporda, U.G.'in tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin 10 yıl 7 ayı geçen yargılama süresi nazara alındığında, başvurucunun yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya takdiren net 10 bin lira manevi tazminat ödenmesi gerektiğine dikkat çekildi. Raporda, "Başvuruya konu yargılamanın 10 yıl 7 ayı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucunun tutumunun yargılamanın uzamasına özellikle bir etkisi olduğu tespit edilmemiştir." denildi.

Kararını açıklayan AYM, polis memuru U.G.'in Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının kabul edilebilir olduğuna, aynı maddede güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının da ihlal edildiğine hükmetti. AYM, polis memuruna net 10 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi. 206 liralık yargılama giderinin de polis memuruna ödenmesini kararlaştıran yüksek mahkeme, ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığı'na başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına hükmetti.