İzmir’de 2015-2016 adli yıl açılışı nedeniyle Bayraklı Adliyesi’nde tören düzenlendi. Törene, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Korkmaz, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Ali Telli, İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri Başsavcısı Celal Kocabaş, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, hakim, savcı, adliye çalışanları ve avukatlar katıldı. Saygı duruşu ve istiklal marşının ardından, Atatürk anıtına çelenkler bırakıldı. Adli yıl açılış töreninde ilk konuşmayı yapan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, “Yargı hizmetlerinin temel amacı adaleti gerçekleştirilmesidir. Tüm bileşenleriyle fedakarca bir çalışma içindeyiz. Vatandaşa sunulan adalet hizmetlerinin en iyi şekilde yerine getirilmesi için gayret etmeye devam edeceğiz.” dedi. Şehitlere Allah’tan rahmet diyerek sözlerine başlayan Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Korkmaz ise “Adalet sistemine olan inancımız, ülkemizin geçtiği bu zorlu dönemde her zamankinden fazla olmalıdır.” diye konuştu. Bölge İdare mahkemesi Başkanı Ali Telli de adaletin hava kadar, su kadar insanlar için değerli olduğunu, su ve nefes olmadan nasıl yaşanmıyorsa, adalette olmadan da yaşanmayacağını vurguladı. İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri Başsavcısı Celal Kocabaş, “Biz hakim savcılar, hepimizin değişik dünya görüşleri vardır. Ama biz adliye kapısından girerken bu görüşlerimizi kapının dışına bırakıyoruz. Devletin adalet mülkün temelidir ama devletsiz de adalet olmaz. Çünkü adalet denen o manevi değeri devlet uygular. Bu yüzden devletimize sahip çıkmak zorundayız.” çağrısı yaptı.

YAŞANANLAR TOPLUMDA ADALETE OLAN İNANCI SARSTI

İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, hakim ve savcılar önünde yaptığı konuşmada yargı bağımsızlığına vurgu yaptı. Türkiye’de son dönemde yaşanan siyasal ve yargısal gelişmelerin toplumda hukuka, yargıya, adalete olan inancı sarstığını, kendinden olmayanı ötekileştirme ve yok etme noktasına gelindiğini söyledi. Siyasal iktidarın, temel hak ve özgürlükleri yok sayarak, varlığını her ne koşulda olursa olsun devam ettirme arzusu ile kuvvetler birliği esasına dayanan otoriter bir yapılanmanın hedeflendiği başkanlık sistemi hayalinin ülkeyi hukuki anlamda kaosa doğru götürdüğünü savunan Özcan, “Bilinmelidir ki; barış demokratik hukuk devletinin varlık sebebidir. Türkiye’nin dört bir tarafında katledilen sivil ve asker vatandaşlarımızın katilleri ile bu katle zemin hazırlayanların eylemlerinin savaş suçunu oluşturduğu ve Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmaları gerektiğine inanıyoruz. Mutlak güç, iktidar arayışına karşı hak ve özgürlük mücadelesi veren İzmir Barosu tarihsel tavrını özgürlük ve barıştan yana devam ettirecektir.” diye konuştu.

Gerçek demokratik, hukuk devletinin birincil koşulunun kuvvetler ayrılığı ve eşitliği ilkesi, yargının öncelikle yasama ve yürütme organına karşı bağımsızlığını içerdiğini ifade eden İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Demokratik bir hukuk devletinde, yasama ve yürütme organlarının yargı erki tarafından denetlenmesi, temel hak ve özgürlükler açısından en önemli güvenceyi oluşturmaktadır. Bağımsız ve yansız bir yargısı olamayan bir ülkede, temel hak ve özgürlüklerin güvencede bulunduğundan ve hukukun üstünlüğünden söz edilmesi mümkün değildir. Bir ülkenin demokratik hukuk devleti olup olmadığının en temel ölçütü yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüdür. Adaletin dağıtımında devlete düşen en temel görev, tarafsızlığı ve eşitliği sağlamaktır. Bilindiği üzere, devletin üç temel erkinden biri yargı erkidir. Yargı erkinin yasama ve yürütme erkleri karşısında işlevini tam olarak yerine getirebilmesi için yargı erkini kullananların yani hâkim ve savcıların bağımsız olması ve bazı güvencelerle donatılması gerekir. Aksi halde en küçük bir etki bile adaletin varlığına zarar verir.”

Savunma görevini yürüten avukatlara yönelik soruşturmalar açıldığını, gece karanlığında evlere, avukatlık bürolarına baskınlar yapıldığını da vurgulayan Özcan, “Gözaltı, arama, el koyma, tutuklama işlemlerinde mesleğin itibarsızlaştırılmasına yönelik hukuka aykırılıklar, örgüt üyeliği propagandası yapıldığı gerekçesiyle maddi delile dayanmayan gözaltı ve tutuklamalar ile uzun tutukluluk süreleri, hukuksuz uygulamalar karşısında yasadan kaynaklanan görev ve yetkilerini kullanan baro başkanları ve barolara yönelik soruşturmalar, demokratik hukuk devletinin, yargı bağımsızlığının teminatı olan savunmanın, uluslararası ve ulusal mevzuata aykırı olarak, savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını ihlal edecek şekilde yürütülen çalışmaların tümü avukatlık mesleğinin geleceğine, onuruna ve bağımsızlığına yönelik ağır ihlaller niteliği taşımaktadır.” sözleriyle avukatların karşılaştıkları olayları özetledi.