İzmir Valisi Mustafa Toprak’ın, vilayet ve kaymakamlık binaları başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşları önünde basın açıklamasını, yollarda gösteri ve yürüyüşleri yasaklamasına tepkiler çığ gibi. Vali Toprak’ın, Anayasa'nın 25, 26 ve 34. maddeleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, "Düşünceyi ve kanaatleri açıklama ve yayma hürriyeti" kapsamındaki konuların kamu güvenliği ve genel asayiş yönünden yeniden düzenlendiği bildirilen açıklamasına sert tepki gösteren Türkiye Kamu Sen İzmir İl Temsilcisi Ahmet Doğruyol, valinin kararını mahkemeye taşıyacaklarını ve 13 Mart 2015'te büyük bir yürüyüş düzenleyeceklerini söyledi.

Konak Meydanı’nda, valilik binası önünde Cihan Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulunan Doğruyol, Ege Üniversitesi’nde Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu koruyamayanların, basın açıklamaları ve eylemlere sınırlama getirmeye çalıştığını belirterek, “Ege Üniversitesi’nde gencecik bir çocuğumuz hayatını kaybetti. Buradaki yasadışı örgüt yapılanmasında bir şey yapamayanlar, şu an itibariyle mevcut sivil toplum kuruluşlarının (STK) eylemlerine, basın açıklamalarına sınırlama getirmeye çalışmaktadır.” dedi. İzmir’in demokrasiyi en iyi yaşayan illerden biri olduğunu, "hoşgörü ili" dendiğini aktaran Ahmet Doğruyol, “İzmir, herkesin birbirinin fikrine, zikrine saygı duyduğu bir il. 81 vilayetimiz varken İzmir’de sanki olağanüstü bir hal varmış gibi STK’ların yapmış olduğu basın açıklamalarına, eylemlere sınırlama getirilmesi bizce kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye Kamu Sen olarak ilerleyen süreçte bunu yargı yoluna götüreceğiz. Burada sayın valimizin açıklamasını, son zamanlarda mevcut iktidarın yıpratılmaması çerçevesinde alınmış olan bir tedbir kararı olarak yorumluyoruz.” dedi.

'13 MART'TA İŞ BIRAKMA EYLEMİ VE YÜRÜYÜŞÜMÜZ VAR'

İzmir’de, Memur-Sen hariç bütün STK’ların 13 Mart’ta iş bırakma eylemine katılacağını aktaran Doğruyol, “Bu iş bırakma eylemiyle ilgili üç dört günlük süreçte basın açıklamalarımız var. 13 Mart’ta da Basmane Meydanı’nda toplanarak Sağlık Müdürlüğü önüne yürüyüşümüz var. Bu gayet doğaldır. Eğer STK’lar, yapmış oldukları eylem ve etkinliklerde çevreye, vatandaşa ya da kuruma zarar veriyorsa burada gerekli tedbiri almak vali beyin görevidir. Biz bunu hoşgörüyle karşılıyoruz ama bunun dışında sınırlayıcı tedbirlerin alınması demek, bizim kabul edebileceğimiz bir durdum değildir. Anayasal çerçevede STK’ların yapacağı basın açıklamaları, eylemler, etkinliklerin çerçevesi çizilmiştir. Yani İzmir Valimiz, sonuçta bu ülkenin dışındaki bir vatandaş değildir, 81 vilayetin bir tanesinin valisidir. Bu vali beyin, İzmir gibi bir ilde böyle bir karar almasını kesinlikle kabul etmiyoruz. Bunun gerekli girişimlerini, gerek hukuki gerek yazışma olarak yapacağız. Bizce bu, STK’ların önünün kesilmesi ve engellenmesi çerçevesindedir.” diye konuştu.

'DEVLETİN VALİSİ OLMALI, HÜKÜMET VALİSİ OLMAMALI'

STK’ların, mevcut iktidar kimse onun teşkilatlarının karşısında, önünde basın açıklaması yapacağını, bunun gayet normal olduğunu aktaran Ahmet Doğruyol, “Bugün iktidarda AKP vardır, yarın CHP vardır, öbür gün MHP vardır. İktidarda kimse STK’lar bunların önünde basın açıklaması yapar, çünkü iktidardır. Sonuçta idare eden merkezdir. Bundan dolayı açıklamalar burada yapılır ama şu an temel amaç, seçimlere yaklaşık üç aylık bir süre kaldı, bu süre içinde mevcut iktidar partisini koruma çabası içerisindedir valilerimiz. Valilerimizin devletin valisi olması gerekir, hükümetlerin valisi olmaması gerekir. Bu valilerimiz, kaymakamlarımız devleti temsil etmektedir. Bugün AKP vardır, yarın CHP olur, öbür gün MHP olur ama bu bürokratlarımız kesinlikle devletin temsilcileridir. Buna göre de tüm vatandaşlara eşit ve tarafsız davranmak zorundadırlar.” diye konuştu.