Mersin’in Tarsus ilçesinde öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesi Muş'ta da üniversite öğrencileri tarafından protesto edildi. Protestocular adına konuşan Muş Kadın Çatısı Derneği Başkanı Nurcan Çetinbaş, "Mevcut yasalar bile uygulanmıyor, idamdan söz edilmesi samimiyetsizliktir. Kadın-erkek eşit değildir diyen Cumhurbaşkanımız, kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen, bu eşitsizlikten güçlenen, erkeklikten sorumludur. Bilhassa 'Tecavüze uğrayan kadın doğursun' , 'O da mini etek giymeseymiş' gibi tecavüzü meşrulaştıran, kadınları sindirip erkekleri cesaretlendiren mesajlar veren devlet, kadınlara yönelik sistematik erkek şiddetinden, kadın cinayetlerinden, tecavüzlerden sorumludur." dedi.

Belediye Meydanı'nda bir araya gelen Muş Kadın Çatısı Derneği üyeleri, ellerindeki pankartlar ve sloganlarla üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesini kınadı.
‘Kadın cinayetlerine sessiz kalmayın’, ‘Kadına kalkan eler kırılsın’ ve ‘Kadına şiddete hayır’ gibi sloganların atıldığı protestoda Dernek Başkanı Nurcan Çetinbaş, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin gün geçtikçe arttığını belirtti. İşlenen cinayetlerin ve şiddetin de giderek arttığına dikkat çeken Çetinbaş, şunları söyledi: "Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri gün geçtikçe artıyor. Bu cinayetlerin şiddeti de artıyor. Özgecan'a olduğu gibi. Özgecan’ın başına gelenleri önlenmeyen erkek şiddetinden, sürekli kadınlar hakkında konuşan siyasetten, kadınların kahkahası, kadınların hayatını kontrol etmeyi kendine hak gören erkeklerden bağımsız değildir. Tecavüzün failerine erkekten ve erkek egemenliğinden soyutlayarak bakamayız. Sokakta, dolmuşta özellikle de hava karardığında tek başına kalmanın tedirginliği yaşamamış tek bir kadın dahi yok. Ne bu ülkede, ne de dünyada. Erkekler tarafından hayatında en az bir defa tacize-şiddete uğramamış kadın olmadığı gibi. Sokağa çıkmasak dahi bacadan girip tecavüz edip katlediyorlar; aynen köyde 76 yaşındaki kadının, kentte evinde öğrencilerin tecavüze uğrayan kadın öğretmenin başına gelenler gibi."

Mevcut yasaların bile uygulanmadığını ve idamdan söz edilmesinin samimiyetsizlik olduğunu ifade eden Çetinbaş, şunları söyledi: "Kadın-erkek eşit değildir diyen Cumhurbaşkanımız, kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen, bu eşitsizlikten güçlenen, erkeklikten sorumludur. Bilhassa 'Tecavüze uğrayan kadın doğursun' , 'O da mini etek giymeseymiş' gibi tecavüzü meşrulaştıran, kadınları sindirip erkekleri cesaretlendiren mesajlar veren devlet, kadınlara yönelik sistematik erkek şiddetinden, kadın cinayetlerinden, tecavüzlerden sorumludur. İdamı duygularımızı ölümlerimizi kullanarak gündemleştirenler, bugüne kadar kadınları güçlendirecek ne yaptınız? İdamın olduğu ülkelerde hangi erkek tecavüz etti diye idam edildi? Mevcut yasalar bile uygulanmazken idamdan söz edilmesi samimiyetsizliktir. Son 15 yılda 241 polis, 91 asker, 17 özel timci, 15 korucu, 45 gardiyan tecavüzden yargılandı. Hiçbiri ceza almadı. Son 5 Yılda çocuk tacizleri yüzde 847, çocuk tecavüzleri yüzde 986 arttı, çocuk cinsel istismarında dünyada ikinciyiz."

Sadece 2002–2008 yılları arası 62 bin kadına kayıtlı tecavüz olayının olduğunu kaydeden Çetinbaş, "Yani 62 bin nefese geçmeyecek izler, kabuslar, travmalar, acılar bırakıldı. Tecavüze maruz kalmasına rağmen kadınların yüzde 40’ı hiç şikâyetçi olmuyor. Şikâyetçi olmama sebebi; korku ve suçun cezasız kalacağını bilmeleri. İstanbul sözleşmesi, 6284, CEDAW gibi kadını koruyan yasalar yeterince uygulanmıyor. Sayın Başbakanımıza soruyoruz bu yasaları uygulayacak mısınız? Dün yaptığınız açıklamalarla ilgili somut adımlar atacak mısınız? Kadına yönelik şiddetin cezasızlığına son verecek misiniz? Her gün erkek şiddetine maruz kalıyoruz çünkü sokakta-yan komşumuzda bir kadını kocası-sevgilisi-babası- abisi dövdüğünde 'kol kırılır yen içinde kalır' diyoruz. Mahkeme salonlarında tecavüze uğrayan kadınların beyanı sorgulandığında, 'rıza' arandığında, iyi hal indirimi yapıldığında sessiz kalıyoruz. Biz kadınlar kadına yönelik her türlü şiddettin ve kadın cinayetlerinin hesabının sorulmasını istiyoruz."

Yapılan basın açıklamasından sonra dernek üyeleri, Belediye Meydanı'ndan İstasyon Caddesi'ndeki eski Kadın Doğum Hastanesine kadar yürüdükten sonra olaysız bir şekilde dağıldı.