Belki bir anket de yapılabilir ama ilk üç sorunun şunlar olduğu kanısındayım. 1. İl coğrafyasının tamamını da içine alan yol sorunu, 2. Eğitim-Öğretim sorunu(-ki en büyük sebebi derslik eksikliği), 3. Çevre kirliliği. Üç konuyu da ayrı ayrı ele alıp, üzerinde söylenecek çok sözümüz var. Ancak burada çevre kirliliğine değineceğim. Konuya girmeden önce şunu ifade etmek istiyorum. Geleceğin en büyük sorunu helal ve sağlıklı beslenme ve çevre kirliliği olacak. Öyle ki bunların insana verdiği zarar, hatta insanı öldürme oranı, terörden ve savaşlardan çok daha fazla olacak. Türkiye'nin en güzel coğrafyalarından biri olan bu coğrafyada iki büyük çevre felaketi yaşanıyor. Birincisi Afşin-Elbistan Termik Santrali ile havası ve kül yağmurlarıyla arazisi kirletilen o güzelim Afşin- Elbistan ovası, ikincisi Türkiye'deki diğer barajlara göre çevre kirliliği felaket boyutunda olan Sır barajının nasıl fütursuzca katledildiğinden bahsedeceğim. Her iki kirletilişte de ekonomik açgözlülük ve çıkar var. Termik santralindeki en büyük sorun, özellikle A termik santralindeki filtre sisteminin olmayışı. Bölge insanı büyük oranda kanserden ölüyor. Astımlı insanlar ise bölgede yaşayamıyor ve göç etmek zorunda kalıyor. 20 yıldır mücadele edildi, filtre takılması için her yola başvuruldu, ama çok pahalı bulunarak, para, insana tercih edildi. Siyasiler her dönem “en kısa sürede filtre takılacak” vadiyle umutları sömürdü. Ama Anadolu'nun ortasında bir bölge kirletildi, kansere terk edildi. Diğer yandan, ülkenin en verimli ovalarından biri kabul edilen bu bereketli topraklarda tarım arazileri de yağan kül yağmurları nedeniyle ciddi zarar görmektedir. Gerçi son yıllarda arazi sahipleri, ancak mahkeme yoluyla dönüm başına 3-5 yüz lira tazminat almaktadırlar. Ama uzun vadede ülkemizin en büyük ve en verimli arazilerinden biri, yok olacak. Diğer çevre felaketi ise Sır barajında yaşanmaktadır. 438 rakımlı sır barajı tam bir doğa harikası. Ormanlar ve verimli tarım arazileri içerisinde yeşil bir zümrüt gibi. Balık türleri için çok uygun beslenme ve su ısısına sahip. Çevresine serpiştirilmiş 15 kadar köyden yüzlerce aile balıkçılık ile geçimini sağlıyor. Yine çevresindeki binlerce dönüm verimli arazilerde barajdan su almak suretiyle her türlü tarım yapılabiliyor. Tabi bunlar eskide kaldı. Şimdi sır barajının suları zümrüt yeşili yerine siyaha yakın bir renkte, sağ kalmayı başarabilmiş balıklarda yapılan incelmelerde ise ağır metale rastlanmaktadır. Eskiden balık kooperatifi kocaman bir tekne ile kıyı köylerden sıra ile dolaşarak günlük balık toplar, yüzlerce aile geçimini sağlardı. Artık tarım alanlarında ise her türde tarım yapılamıyor. Mevcut yapılan tarım ürünleri de ne kadar sağlıklı? Bir incelemek lazım. Sır barajını kirleten sebepler, fabrika atıkları ve şehrin kanalizasyonu. Her ikisinde de arıtma sistemlerinin olmadığı ya da sağlıklı çalışmadığını anlamak için baraja bakmanız yeterli. Arıtmalardan filtrelerden bahsediliyor ama vakıa ortada. Beklide Maraş tabiriyle “iyeşmeye” kurban gidiyor Sır. Suçlu aramıyoruz. Bağcıyı dövme gibi derdimizde yok. Lakin Maraş sofrasına serilmiş kabarcıklarımız kirletilmesin, üzüm yemek nasip olsun.