Merkez Dulkadiroğlu ilçesi Divanlı Mahallesi’nde ikamet eden Güllü Durdu’nun(35) 2 çocuğundan küçüğü olan 1,5 yaşındaki Hüseyin Durdu, geçtiğimiz Pazartesi fenalaştı. Grip şikayetiyle annesi tarafından ambulansla Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet binası acil servisine getirilen minik Hüseyin, annesinin de onayının alınmasının ardından bronşit teşhisiyle hastaneye yatırıldı. Ailenin iddiasına göre çocuklarını ölüme götüren ihmaller serviste yaşandı. İddiaya göre, hemşire tarafından minik Hüseyin’in koluna serum takıldı, daha sonra da içerisine iğne ile son kullanma tarihi geçmiş 3 farklı ilaç enjekte edildi. İğnenin ardından minik Hüseyin kısa sürede fenalaşarak hastanenin yoğun bakım ünitesine alındı. Mide kanaması geçiren ve kalbi duran minik çocuk ertesi gün Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesine sevk edildi. Burada da yoğun bakım ünitesine alınan minik çocuk, 3 günlük hayat mücadelesinin ardından beyin ölümü gerçekleşti. Hastanedeki işlemlerin ardından minik Hüseyin cenazesi defnedilmek üzere ailesine teslim edildi.
'SİNİRLENEN HEMŞİRENİN SERUMA KATTIĞI İĞNEYLE ÇOCUĞUN FENALAŞMASI 3 DAKİKA SÜRDÜ'

Oğlunun ölümünden hastaneyi sorumlu tutan anne Güllü Durdu, "Soğuk algınlığı, grip olduğunu düşündüm 2 gün evde ilaçlarıyla tedavi ettim, ayaktaydı. Pazartesi günü oynuyordu, bacak ağrısı, kol ağrısı gibi gripten kaynaklanan ağrıları vardı. Ben de hastaneye gidelim iğne yaptıralım diye ambulans çağırdım. Ambulans doktorunun bana dediği, hastaneye bile gitmesine gerek yok, çocuğun ciğerlerinde hafif iltihap olduğunu, bronşit olduğunu, burada buhar verelim ondan sonra rahatlar götürmeyelim dedi. Ben de buhar makinem var zaten fayda etmiyor, iğne vurdurup serum takalım dedim. Benim isteğim üzerine kadın doğum hastanesi acile gittik, oraya kadar çocukla ambulansta oynadık, konuştuk, yine hemşireler serumu takarken hiçbir şeyi yoktu. Orada doktor yine çocuğun bronşit olduğunu, benim isteğimle 2 gün yatırıp yatırmayacağı mı sordu, yoksa gerek yok dediler. Ben de tamam yatıralım, iyi olacaksa 2 gün serum alsın dedim. Yukarı servise gönderdiler, serviste 2 tane hemşire biz zaten girer girmez insanlara insan gibi davranmıyorlardı, bağırıp, çağırıyorlardı, biri geldiğinde onu kovuyorlardı. Bana ‘sen niye geldin’ dedi, ben de yatış var dedim. Bana, ‘yine yatış var, sanki yatak mı var ki alalım’ dedi, ben de aşağıda doktor gönderdi beni, ne yapabilirim dedim. Beni muayene odasına aldı, bir seruma 3 tane iğne kattı çocuk hiçbir şey yoktu, iğnenin katılmasıyla çocuğun fenalaşması 3 dakika sürdü, 3 dakikadan aldılar bana eks oldu hastanız dediler. 20 dakika sonra kalbinin durduğunu, 20 dakika sonra çalıştığını, beynin oksijensiz kaldığını, mide kanamasını geçirdiğini yani her şey orada bin tane hastalık çıkarttılar. Zaten 20 dakika sonra da beyin ölümünün gerçekleştiğini söylediler. 2 gün orada kaldı sonra da Tıp’a sevk ettiler, bir gecede orada yattı ölüsünü verdiler." diye konuştu. 

'"İNSAN MUAMELESİ YAPMIYORLAR BİZE'

Yetkililere seslenen ve sonuna kadar çocuğunun hakkını arayacağını ifade eden anne Güllü Durdu gözyaşları içinde şunları söyledi: "Ablam Sağlık Bakanlığı’nı aradı, her şeyi yapacağım bu bizim ikinci cenazemiz, biri de 14 yaşında, bir gün önce teyzemin torunu öldü ve yanlış tedaviden ciğerini patlattılar. İkinci dün daha onun cenazesi kalkmadan benim oğlumun cenazesi geldi. Yapıyorlarsa ya Sağlık Bakanlığı yapsın bir şey, neden vatandaşların canını yakıyorlar, o çocuklar nasıl meydana geliyor, anneyi babayı hiç düşündükleri yok mu? Kendileri anne baba değil mi? Ve biz orada soru soramıyoruz, hiçbir sağlık ekibine soru soramıyoruz. Bizi azarlıyorlar, insan muamelesi yapmıyorlar bize ve sonuna kadar ben çocuğumun hakkını arayacağım, sonuna kadar."

"BÜTÜN İLAÇLARIN TARİHİ GEÇMİŞ"

Minik Hüseyin teyzesi İlkay Adlamış ise yanlış tedavi sonucu bir hafta içerisinde iki yeğenini toprağa verdiğini belirterek, küçük yeğeninin tarihi geçmiş iğne kurbanı olduğunu söyledi. İğnelerle ilgili hemşirelerle konuşurken duyduğunu ifade eden teyze Adlamış şunları söyledi: "İçeriye girdim, çocuğun her yerinde hortumlar falan makineye bağlanmış, ne oldu benim yavruma dedim. 'Yok bir şey panik yapma, seni aldıysak bizi pişman etme' dedi. Sonra 2 tane hemşire ilgilendi bizimle, dedi ki bezini değiştireceğiz. Ben değiştiririm dedim, hayır sen dokunmayacaksın sadece bezini alacaksın ve altına koyacaksın dedi. Bezi açtığımda sadece kan doluydu, bu yavruya ne olmuş dedim. Yok, bir şey, mide kanaması geçiriyor dedi. Sonra yanına oturmamı istediler, Hüseyin ben geldim yavrum dedim, öyle deyince çocuğun yanaklarından yaşlar süzüldü. Diğer hemşire getirdi bir tane iğne, kafada bir tane hortum takılıydı onun olduğu seruma enjekte yaptı. O arada, ‘Allah’tan açmışım dolabı, bütün ilaçların tarihi geçmiş’ dedi. Bir ilaç ismi söyledi, özellikle onun bir yıl olmuş, ‘biri gelip araştırsaydı, sorsaydı biz ne cevap verecektik’ dedi. O zamana kadar beni fark etmiyor tabi, ‘bu çocuk ne olacak şimdi, ne diyeceğiz bu çocuğun sahibine’ dedi. Öyle deyince karşıdaki (dudağını ısırıyor) etti, beni gösterdi, sen ne yapıyorsun ya dedi."

BAŞHEKİM ATİLLA: SON KULLANMA TARİHİ GEÇMİŞ İLAÇ KULLANIMIYLA İLGİLİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL

Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor Şemi Atilla, konu hakkında yaptığı açıklamada söz konusu iğnelerin tarihinin geçmiş olması gibi bir durumun mümkün olamadığını savundu. Aile tarafından kurumlarına şikayet gelmesi durumunda gerekli yasal işlemleri başlatacaklarını kaydeden Başhekim Şemi Atilla konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: "Hasta akut bronşit ve yüksek ateş tanısıyla bizim acil servisimize geliyor. Serum, antibiyotik, ateş düşürücü veriliyor ve çocuk uzmanı görüyor ve yatırıyor. Serviste tedavisi yapılıyor orada bir şekliyle havale geçirmeye başlıyor, muhtemelen ateşten. Sonra fenalaşıyor ve yoğun bakıma alınıyor, yaklaşık bir gün kadar yoğun bakımda kalıyor sonra üniversiteye sevk ediliyor. Ailenin iddia ettiği gibi son kullanma tarihi geçmiş bir ilaç kullanımıyla ilgili bir şey söz konusu değil. Çünkü genel prensip olarak ilaçların takibi söz konusudur, öyle bir şey yok. Hasta yakınları bize sanıyorum bu anlamda şikayette bulunmamış, olursa da onunla ilgili idari soruşturma da başlatırız. Ama o iddia edilen şey bizim açımızdan doğru değil, öyle bir şey biz tespit edemedik."