Mekke'nin Fethi'nin yıldönümü münasebetiyle, Anadolu Gençlik Derneği tarafından Necip Fazıl Kültür Merkezindeki program Saygı duruşu, İstiklal Marşının okunması ve Hafız Mustafa Çoban tarafından okunan Kur'an-ı Kerim ile başladı.

Anadolu Gençlik Derneği Kahramanmaraş Şube Başkanı Osman Yücel, yaptığı konuşmada, Mekke'nin Fethinin yıl dönümünü bu güzel etkinliklerde bulunmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde şunları söyledi;

Muhterem Hocam, kıymetli misafirler; “Bu zemheri soğuğunda bizleri bir araya getiren, şu salonu hınca hınç doldurulmasını sağlayan Rabbimize hamd,büyük fethi gerçekleştiren Peygamber efendimiz (sav)'e salat-ü selam olsun. Anadolu Gençlik Derneğimiz bütün insanlığın yararına, hayrı ikame etmek, iyi, doğru faydalı ve adil olanı hakim kılmak için gece gündüz demeden çalışan, ülkemiz ve gençliğimiz için en hayırlı hizmetleri yürüten bir organizasyondur. Ülkemizin dört bir yanından orta öğretim, lise ve yüksek eğitim için şehrimize gelen örgenci gençlerimizin hizmetine sunduğumuz imkanlarla ecdadın ruh köküne bağlı,geçmişten aldığı güçle geleceği inşa edecek nesiller yetiştirmeyi hedefliyoruz.” dedi. Yücel konuşmasını şöyle sürdürdü. “Bizler Peygamber efendimizin bıraktığı emanetlere sımsıkı sarılıp, Allah katında üstünlüğün takvada olduğunu bilen, İslam kardeşliğini en üstün kardeşlik sayan, haksızlığın, sömürünün hakim olduğu bu dünyada adaletten ve haktan yana tavır koyan bir gençlik yetiştirmek istiyoruz. Bugünün dünyasında her geçen 6 saniyede 1 çocuk açlık nedeniyle ölüyor,840 milyon insan her gece aç yatıyor,1 milyar 250 milyon insan içme suyu bulamıyor,2 milyar insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bir tarafta açlıktan karnına taş bağlayanlar bir tarafta midesine kelepçe taktıranların olduğu bu dünyaya gençlerimizin İslam'ın penceresinden bakmasını istiyoruz. Ancak bu şekilde adil bir düzen yeryüzüne hâkim olur.” diyerek konuşmasına devam etti. Biz bir insanı kurtarmanın bütün insanları kurtarmak olduğuna inanırız. Bir can kurtulsun diye kendi canımızdan geçeriz. Bunun adı şahadettir. Bu şahadet duygusunu anlamayanlar fethi anlayamaz. Bir insanı haksız yere öldürmenin de bütün insanları haksız yere öldürmek olduğuna inanan bir topluluğuz. Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bizler heva ve heveslerinin peşinde koşan, yaşadığı hayata bir değer katamamış, kendi değerlerinden uzaklaşmış bir gençlik istemiyoruz. Bizim eğitimle vermek istediğimiz yaşam biçimini insanlığın hayrına harcayabilecek bir gençlik. “İşte bizim istediğimiz ve ülkemizin ihtiyacı olan bu gençliği yetiştirmek için gayret ediyoruz. Hazırladığımız bu programlarla bir taraftan da yılbaşı eğlenceleri ile toplumsal çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun ve duyarsızlığın tavan yaptığı bir zaman diliminde neslimizi uzak tutuyoruz. İnançlı, imanlı ve istikamet üzere olan bir neslin yeni fetihlerin müjdesi olduğuna inanıyor, bu vesileyle programımıza katılan tüm kardeşlerimizi hürmetle selamlıyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

Programın ilerleyen dakikalarında Mekke konulu sinevizyon gösterisi izleyiciler tarafından büyük ilgi gördü.

Anadolu Gençlik Derneği “Sevgi Bahçesi Kreş ve Gündüz Bakım Evi” öğrencilerinin deneyimli öğretmenlerinin gözetiminde sema gösterisi icra edildi. Salonunu dolduran izleyiciler coşkuyla küçük semazenlerin gösterilerini alkışladılar.

Araştırmazı Yazar Ramazan Kayan Hoca Mekke'nin Fethi konulu konferansta Şunları Söyledi; Resulullah'ın hayatından bir kesit anlatmak istiyorum. Mekke fethedilmiş İslam ordusu Mekke'ye girmiş. Mekke'yi kansız, kılıçsız, savaşsız Allah Müslümanlara nasip etmiş. Resulullah başı eğik mahzun ve mütevazi bir şekilde Mekke'ye giriyor. Sevinç çığlıkları atmıyorlar; bir sükûn var. İki bin tane Mekkeli de kendileri için verilecek hükmü bekliyorlar. Yıllarca Müslümanlara adeta hayatı zindan eden iki bin kişi de bekliyorlar. İstese idi hükmünü verir o iki bin kişiyi infaz edebilirdi. “Evine kapanan yahut silahları terk eden yahut Kâbe'nin avlusuna sığınan veyahut Ebû Sufyan'ın evine kapanan herkes emniyet içinde olacaktır” diye ilân ettiler. Resulullah'a Mekkelilerin kellesi değil kalbi lazımdı. Mekke fethedilmişti ama fetih bitmemişti. O iki bin kişi bu merhameti görünce Müslüman oldular. Her zaman Efendimizin yanında olan, onu hiç yalnız bırakmayan Ebubekir Sıddık o gün yanında yoktu. Mekke sokaklarında geziniyor ve kara kara düşünüyordu. Nitekim araya araya aradığını buldu. Seksen küsur yaşlarındaki babasını buluyor ve “baba ben Ebubekir” diyerek babasına sarılıyor. Ne ümitlerle Mekke'ye girmişti; babamın kurtuluşuna belki vesile olurum diye. Mekke'nin fethini kutlamadı, babamı nasıl kurtarabilirim bunu düşündü. Babasını aldı kan ter içerisinde Resulullah'ın huzuruna getirdi. Resulullah baktı ki Hz Ebubekir hüzün içerisinde. “Ya Resulullah bu benim babam Ebu Kuafe, ona İslam'ı teklif ettim reddetti, ona dua etsen de hidayet bulsa” Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem sadık dostu Hz. Ebubekir'in haline acıdı ve ona; “Ya Ebabekir bu yaşlı adama niye eziyet verdin, buraya kadar getirdin. Söyleseydin ben onun ayağına giderdim.” Allah duasını kabul etti ve Ebu Kuafe Müslüman oldu. Şimdi size soruyorum şu şehri bize tapulasalar babamız ateşe gidiyorsa, anamız ateşe gidiyorsa, kardeşlerimiz ateşe gidiyorsa hidayetten mahrum iseler, bu şehir bizim acımızı dindirir mi? Efendimiz sallahü aleyhi ve sellem; “Sizden birinizin vesilesi ile bir kişinin hidayet bulması dünya üzerine güneş doğan her şeye sahip olmaktan sizin için daha hayırlıdır” buyuruyor. Yani hedeften sapma ihtimalini bertaraf etmek için söylüyor. Şimdi biz kendi kendimize soracağız. Dışarıdaki tinerciye biz ulaşabiliyor muyuz? Allah bize dini bilmeyi ve yaşamayı nasip etti ama peki şu sokak çocukları ne olacak? Yarın bu insanlar derlerse ki: “İslami davet bize ulaşmadı.” O zaman söyleyecek hiçbir mazeretimiz yok. Bunu birileri yapar diye düşünemeyiz, o biri neden ben olmayayım diye düşünmeliyiz. Bir kişiyi secdeyle buluşturmak, bir kişiyi Kur'an'la tanıştırmak, bir kişinin hidayetine vesile olmak dünyadaki her şeye bedelse, yetmiyor mu harekete geçmemiz? Asr-ı Saadet'te yaşanan Mekke'nin Fethi gelişmelerini günümüze yansımasını beliğ ve duygusal bir dil ile anlattı. Arınmanın ve manevi olarak donanmanın zirve yaptığı umrelerin, niyeti olan bütün güzel Müslümanlara nasip olması duası ile”¦ konferansını tamamladı. Okuyucularına kitaplarını imzaladı.

Program Muhammet Kılıçsallayan ve Selim Kale ekibi tarafından söylenen ilahilerle son buldu


Haber ve Fotoğraflar: Selim ORHAN