“Salih Mirzabeyoğlu'na Özgürlük” yazılı pankart açan ve “Yaşasın Kumandan Mirzabeyoğlu!” sloganı atan grup adına yapılan basın açıklamasında, haksızlık karşısında susmanın dahi şeytanlık demek olmasına nazaran, bir de haksızlığa vesile olmanın hayal dahi edilemeyecek büyük bir vebal oluşturduğu vurgulandı.

Basın açıklamasına, İHH ve İHD'nin de destek verdikleri görüldü.
 
 Yapılan açıklama şöyle:

Salih Mirzabeyoğlu, 28 Aralık 1998 tarihinde, çocuğunu okuldan almak üzere okul önünde beklerken gözaltına alındıktan sonra tutuklandı.

Akabinde, 28 Şubat'ın güdümlü yargısı tarafından İDAM cezasına çarptırıldı.

Türkiye'de idam cezalarının kaldırılıp ağırlaştırılmış müebbete çevrilmesiyle de kapatıldığı tek kişilik hücresinde ÖLÜNCEYE KADAR kalmaya hüküm kesilmiş oldu.

Hatırlanacağı üzere, Mirzabeyoğlu Metris Cezaevinde kalmaktayken yapılan bir operasyondan sonra çok ağır işkencelere maruz bırakılmıştı. Bu gün Mirzabeyoğlu'na elektronik aletlerle “TELEGRAM” işkencesi tatbik edilmekte, 24 saat kesintisiz devam eden bu işkence ile Mirzabeyoğlu çıldırtılmaya çalışılmaktadır.

Mirzabeyoğlu bu zulümlere 28 Şubat'a karşı koyduğu için hedef olmuştur. Bu günkü AKP iktidarı, 28 Şubat'a karşı olarak halktan oy istemiş ve bu sayede iktidara gelmiş olmasına mukabil, 28 Şubat zulmünün hedef almış olduğu ve davanın kahrını gerçekten çeken mazlumların içinde bulundukları durumu gidermeye dair gerçekçi adımları 12 yıl geçmiş olmasına mukabil atmamıştır.

Mevcut olan zulmün devam ediyor oluşu bir yana, bir de zulümlere zulüm eklenmektedir. 28 Şubat sürecinde zalimlere karşı koyulduğu için açılan davalar neticelenmekte ve gönüldaşlarımız yeniden hapsedilmeye başlanmıştır.

Maraşımızda, bu zulme hedef olan en son iki kişi ise Özcan Gümüşoluk ve Abdurrahman Kabalcı'dır.

Maraşlı olan bu iki ismin de aralarında olduğu 32 gönüldaşımız hakkında 28 Şubat zulmüne karşı koydukları için haklarında 14 sene önce, yani 2000 senesinde açılan davalar neticelenmiş ve yüzlerce yıllık hapis cezaları verilmiştir. Neticede Özcan Gümüşoluk gönüldaşımız bu gün hapishanede, Abdurrahman Kabalcı gönüldaşımız ise aranmakta olup Türkiye genelinde onlarca gönüldaşımız aranmaya devam etmektedir. Geride bıraktıkları eş ve çocukları ise haliyle bu zulme sebep olanlar ve ellerinde imkân olduğu halde mani olmayanlar hakkında hiç de hayır dua etmemektedirler.

Zulme karşı sessiz kalmak, zulmü onaylamaktır.  Zulme sessiz kalan, şeytandır. Zulme karşı sessiz kalmak dahi şeytanlık olarak ifade edilirken, zulme vesile ve araç olmanın vahşeti hayal bile edilemez.

AKP, bir an önce mazlumların haklı sesine kulak vererek zulme son vermelidir. Bizzat Başbakan'ın kendi ifadeleriyle söylersek, “çoban gönüllü olursa tekeden süt sağar”. Bu konuda iktidarın hiçbir mazereti yoktur, olamaz. Zulmün son bulması için gereken ne ise biran önce yapılmalı, cezaevindeki esirler derhal, şartsız olarak serbest bırakılmalıdır.

Haksızlık ve zulüm devam ettiği müddetçe zalimlere ve zulme vesile olanlara karşı hakkı haykırmaya devam edeceğiz

Adımlar Dergisi Maraş Temsilciliği
İHH Maraş Şubesi
İHD Maraş Şubesi
BAGİ (Büyük Anadolu Gençlik İnisiyatifi)