Kırşehir’de KAMER Vakfı Gaziantep şubesi tarafından, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı ortaklığıyla yürütülen ve Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından finanse edilen projenin Kırşehir bölümü etkinliği düzenlendi.

Etkinlik kadınların yoğun katılım gösterdiği ’Kadın hakları, İnsan haklarıdır’ programı adı altında Kırşehir Öğretmenevi toplantı salonunda gerçekleşti. 18 ay yürütülmesi planlanan projenin merkezi Gaziantep, uygulama alanı Gaziantep, Şanlıurfa, Erzurum, Trabzon, Nevşehir ve Kırşehir olacak.

Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından finanse edilen projenin bugün Kırşehir’de gerçekleşen bölümünde, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların ne yapması gerektiği ve göz önünde bulundurulması gereken haklar anlatıldı. Proje hakkında bilgiler veren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı kadın ve aile şube müdürü Ayşe Esra Belge, kadın ve kadına yönelik verilen raporlarımız toplumun birçok kesimi tarafından ilgi gördü. Proje kapsamında 20 bin kadına ulaştık. Etkili ve sürdürülebilir bir model oluşturulması ve kadın dayanışma merkezleri ile farkındalık oluşturmayı beklemekte olduklarını söyledi.

AYŞE ESRA BELGE: TOPLUMDA HER KESİMDEN DESTEK ALIYORUZ

Kadın ve Aile Şube Müdürü Ayşe Esra Belge kadına yönelik şiddet için yerel kuruluşlarının güçlendirildiğini ve bu amaçla ücretsiz danışma hattının kurulduğunu ifade etti. Belge, "Kadına yönelik Kamer Vakfı olarak farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. Yerel kuruluşların güçlendirilmesi için Gaziantep, Şanlıurfa, Erzurum, Trabzon gibi yerlerde yerel birimler oluşturulması için çalışmalar başlatıldı. Kırşehir merkezinde de sığınma evleri olmalı ihtiyaç dahilinde de sığınma evinin açılacağı bilgisine ulaştık. Belediyemiz bünyemiz de kurulan şube ile kadın ve ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar başlattık. Kadın sığınma evimiz Gaziantep’te hizmet vermekteyiz. Fiziksel şartlarımız çok iyi şekilde oluşturduğumuz özel bölgelerle hizmet veriyoruz. Kadınlar ve engelliler avantajlı diyoruz. Engellilere özel odamızda kadın sığınma evimiz de mevcut, şiddet izleme merkezimizle de önleyici tedbir alamaya yönelik çalışmalarımız var. Önleyici tedbir kararlarını uygulayabilmek için çalışıyoruz. Bir çok kadınımız bizlere travma sonucu geliyor. Kadınlarımız için oluşturulan ortamda onların sıkıntılarını görerek rahatlatmaya çalışıyoruz. Hukuki ve psikolojik destek vermeye çalışıyoruz. Esas olan kadını güçlendirmektir. Bu amaçla kadınlarımızı öncelikle işe yerleştirmeye çalışıyoruz. Nereye giderseniz gidin hangi sertifikanız ve hangi belgeleriniz var diye soruluyor. Kadını güçlendirmenin iki yolu var, birincisi iş ikincisi ise ev, kadının ihtiyaçları olan bütün gereksinimleri de karşılamak için daha iyi adımlar atacağımızı düşünüyorum. Gerekirse 24 saat hizmet veren sağlıkçılarımız ve psikologlarımızla birlikte kadınlarımızın her şeyini gidermeye çalışıyoruz. Sığınma evimizde okuma yazma bilmeyen kadınlarımızın da bilgi edinme hakkını geliştirmek için toplumunda her kesiminden destek alıyoruz" dedi.

SEZGİN: TOPLUMDA KADININ YER ALMAMASI DAHİ ŞİDDETİN FARKLI BİR ÖRNEĞİ

Kadınların sesinin, toplumda yüksek çıkması gerektiğini anlatan İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Ayşen Ufuk Sezgin ise şunları söyledi: "Bir cinse o cinse ait olduğu için uygulanan şiddet var. Bazı ülkeler de kız çocukları anasının rahmine düştüğü andan itibaren katledilebiliyor. Genel anlamda şiddette bir insan hakları ihlali vardır. Doğmadan ya da doğduktan sonra yok edilen çocuklar erken yaşlarda kendine göre ağır işlerin verilmesi sorumluluğunun verilmesi ile birlikte okula gönderilmeme miras hakkından feragat ettirilme gibi birçok olumsuzlukla karşılaşılıyor. Yasaya göre miras hakkı eşit olsa da mutlaka kız kardeş miras hakkını erkek kardeşine veriyor. Kılık kıyafette bile baskıya maruz bırakılıyor. Ne olduğunu dahi bilmeden evlendirilen çocuklarımız var. Baba dediği insanla evlendirilen çocuklarımız var. Toplumsal duyarlılıklarımız olmasına rağmen çocuklarımızın küçük yaşta evliliklerinin önüne geçemiyoruz. Kadınlar doğurmaya zorlanıyor. Dikkat edilmesi gereken bütün olumsuzlukların kadına yönelik olması kadın ticareti var ama erkek ticareti yok? Ama kadın ticareti yapılıyor. Seyahat özgürlükleri dahi kısıtlanıyor. Kadına istenmediği hale birçok şey gerçekleşiyor. Kadın ve cinsiyeti yönelik şiddet var. Toplumsal gerçeklikler var. Gazetelerde sıklıkla hatta çevremiz de dahi bir çok kez kadına yönelik şiddeti görüyoruz. Orta da var olan gerçekle mücadele edebilme şansımız olmalı, şiddet mutlaka toplumun her alanında görülüyor. Bütün kanallarda da silahlı çatışmalar ve kadına yönelik şiddet var. Şiddet artarak gidiyor toplumumuz da kadın toplum da şiddetin mağduru, hangi kadın toplumda kendini rahat hissederek dolaşabiliyor ki, toplumda kadının yer almaması dahi şiddetin farklı bir örneğidir."

Kırşehir Öğretmenevi’nde bugün gerçekleştirilen programa İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Ayşen Ufuk Sezgin, proje koordinatörü Aynur Yıldırım, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kadın ve Aile Şube Müdürü Ayşe Esra Belge ve beraberinde çok sayıda Kırşehirli kadın dinleyici katıldı.