Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Soma made faciası davasının müşteki avukatı Zeynel Balkız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 15 Nisan 2015 tarihinde Danıştay kararına rağmen bürokratlarının sorgulanmasına izin vermediğini ve buna karşı Danıştay’da dava açacaklarını söyledi.

Manisa Barosu eski başkanı ve MHP Manisa 2. sıra milletvekili adayı Balkız, Soma davasında müşteki ve müdahil avukatı olarak yer aldığını kaydederek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bürokratlarının sorgulanmaları için Danıştay’dan karar çıkmasına rağmen bakanlığın bu talebi dikkate almadığını açıkladı. Balkız, müşteki ve müdahillerin taleplerini mahkeme heyetine sunduktan sonra mahkeme çıkışında bir basın açıklaması düzenledi. Mahkemeye çok önemli bir talepte bulunduklarını kaydeden Av. Balkız, “Başlangıçtan itibaren söylüyoruz, bu yargılamanın bir ayağı eksik. Sadece şirket yöneticileri ve memur olmayan Ege Linyitleri İşletmeleri (ELİ) kontrol mühendisleri üzerinden dava yürütülüyor. Halbuki bunun kamu ayağında önemli sayıda ve sıfatta şüphelilerin olduğunu biliyor ve düşünüyoruz. Bu bakımdan bilirkişi raporu doğrultusunda, hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bürokratları hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bürokratları hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bürokratlarının soruşturulmasına iznin verilmemesi üzerine dava açtık. Danıştay bu kararı kaldırdı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yeni bir ön inceleme yaparak, suçlular hakkında soruşturma izni verilmesi kararını verdi ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bugüne kadar böyle bir cevap vermemişti. Ben de bir kısım müştekiler ve müdahiller vekili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na başvuruda bulunmuştum. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 15 Nisan 2015 tarihinde tarafımıza gönderilen yazıda, bakan adına denetim hizmetleri başkanı sıfatıyla imzalı cevap dilekçesinde yine hiçbir şey değişmemiş gibi kendi bürokratları hakkında, yani Maden İşleri Genel Müdürü, bizzat bir de Maden İşleri Genel Müdürlüğü adına bu madende denetim yapan müfettişlerin tamamı hakkında soruşturma izni verilmemesiyle ilgili yeni bir karar elimize geldi.” dedi.

'DAVANIN ÜZERİNDE KARA BULUT'

Bu kararla ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını cumhuriyet başsavcılığına da sorduğunu anlatan Balkız, “Burada cumhuriyet başsavcısına bir soru yöneltiyorum, çünkü bizim kadar cumhuriyet başsavcılığının da görevidir bu. Bilirkişi raporunda suçlanan kişiler varsa onlarla ilgili soruşturma izni istenmesi, cumhuriyet başsavcısının görevidir. Eğer bu cevap veya benzeri bir cevap cumhuriyet başsavcısına gitmişse 15 günlük süre içerisinde cumhuriyet başsavcısının bu karara itiraz etmesi gerekiyordu. Biz itiraz edilip edilmediğini bilmediğimiz için mahkemede bunun araştırılmasını istedik. Mahkeme, cumhuriyet başsavcılığına, ‘Size böyle bir olumsuz cevap geldi mi? Geldiyse buna karşılık Danıştay’da dava açtınız mı? Bir başvurunuz var mı?’ diye sordu ama biz, bize ulaştığı andan itibaren kanuni süre içerisinde Danıştay’a başvuruda bulunarak, aynı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda olduğu gibi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aleyhine de Danıştay’da dava açacağız. Bunun kamuoyu tarafından bilinmesini arzu ediyoruz, çünkü dünyanın takip ettiği bir davada bugün açıkça görüyoruz ki hükümet, ilgili bakanlıklar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu davanın üzerinde maalesef bir kara bulut gibi durmaktadır. Bu davayı etkilemeye çalışmaktadır. Bu davanın yargı bağımsızlığı ilkesine göre ve bu davanın adil yargılanma ilkesine göre yürütülmemesi için ellerinden gelen çabayı sarf etmektedirler. Ağırdan almaktadırlar. Danıştay kararı 4 Aralık’ta verilmesine rağmen aradan geçen 4,5 aylık bir süreye rağmen halen bakanlığın harekete geçmediği ortadadır. Şimdi ne yazık ki içeride yüzlerce aile, sanıkların yargılanmasını istiyor ama yargılananlar 45 tane memur sıfatı taşımayan, suçlu olabilirler ama düz vatandaş fakat ihmali olmasına rağmen bu işin içinde devlet yok, kamu personeli yok. Neden? Çünkü adil yargılamaya mani olan bir hükümet, bir bakanlık anlayışı var. Bu anlayış yıkılmadıkça Türkiye’de bir hukuk devletinin olmasından ve yargının bağımsızlığından asla bahsedemeyiz." diye konuştu.