Çağın hastalığı olarak kabul edilen kanser, ölümlere sebep olurken tedavi yöntemleri ile ilgili araştırmalarda son hızla devam ediyor. Uzmanlar, yeni geliştirilen bir sistemle kanserli hücreye iğne ile girilerek uygulanan tedavi sonucu tümörün tahrip edildiğini söyledi.

Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 10. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı, Antalya`da düzenlendi. Girişimsel radyolojideki son bilimsel gelişmelerin, güncel uygulamaların sunulduğu Kongre’de konuşan Medstar Antalya Hastanesi Radyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saim Yılmaz, kanserli hücreye iğne ile uygulanan tedavi yönteminden bahsetti. İğne ile tedavi yönteminin kolaylığına vurgu yapan Prof. Dr. Yılmaz, “Vücuttaki herhangi bir tümöre; ultrason, tomografi ya da MR görüntülemesinde bir iğneyle girerek onu tahrip edici bir takım tedaviler uygulanmasına ablasyon adı veriliyor. Amaç tümörü, 1 cm’lik bir alandan girerek tahrip etmektir. Cerrahiden üstünlükleri iğne deliğinden yapılması, hastanın aynı gün evine gidebilmesi ve gerekirse defalarca tekrarlanabilmesidir.” dedi.

Toplantıda girişimsel radyolojinin kullanıldığı alanların anlatılırken kansere karşı etkili tedavi yöntemlerinden biri olan ‘intraarteriyel kemoterapi’nin ayrıntıları hakkında da bilgi verildi. Uzmanlar 'intraarteriyel kemoterapi'nin ayrıntıları şu şekilde aktardı: “Damarın içinden yapılan tümör tedavileri arasında en sık uygulananı intraarteriyel kemoterapidir. Kasık damarından girilerek, tümörü besleyen damarlar anjiyo ile tespit edildikten sonra, kemoterapi ilacı direkt olarak enjekte ediliyor. Böylece daha fazla etki elde edilebiliyor, kana da daha az kemoterapi ilacı karıştığı için sağlıklı dokulara yan etki daha az oluyor. Yöntem genellikle klasik kemoterapiden yeterince yarar göremeyen ya da fazla yan etki oluşan hastalarda uygulanıyor.”

AĞRI KESİCİLERLE GEÇMEYEN SÜREKLİ BAŞ AĞRILARI ÖLÜME NEDEN OLABİLEN DAMAR BALONCUKLARI OLABİLİR

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Civan Işlak, damarın zayıf noktasında baloncuk oluşumu olan anevrizmanın beyin damarlarında olduğunda patlayarak beyin kanamasına neden olabildiğini söyledi. Prof. Dr. Işlak, “Damar zayıflaması nedeni olarak kalıtım söz konusu olabileceği gibi sigara kullanımı da damar duvarını zayıflatan sık ve önemli bir faktördür. Anevrizması olan kişilerde hipertansiyon kanamayı kolaylaştıran bir faktördür. Ağrı kesicilerle geçmeyen sürekli baş ağrılarının nedeni bazen beyin damar baloncukları olabilir." diye konuştu.

VARİSİN NEDENİ HAREKETSİZ YAŞAM KORUNMAK İÇİN YÜRÜYÜN

TGRD Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, bacak varislerinin toplardamar hastalığı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Oğuzkurt, “Kanın toplardamarlarda birikmesine yol açan en önemli sebep hareketsiz yaşam tarzıdır." dedi.

Varislerin kozmetik bir sorun olmadığını ve bir hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Oğuzkurt, "Ayaklarda ağrı, kramp, yorgunluk, yanma, şişlik, kaşıntı gibi yakınmalara yol açan varislerin, seyrek de olsa, iyileşmeyen ya da çok zor iyileşen ayak yarası, varis kanaması ya da varis damarında pıhtılaşma gibi daha büyük sorunlara da yol açar. Varis ameliyatından sonra varis tedavisi yapılan her 100 hastanın 20 ya da 30`unda tekrar edebiliyor. Bu oran lazer yöntemiyle her 100 hastanın 5`i kadar. Varisten korunmak için herkes mümkünse her gün en az yarım saat yürüyerek, yüzerek ya da bisiklete binerek bacaklarını çalıştırması gerekli." diye konuştu.