Yargıçlar Sendikası ile Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) dün 888 hakim ve savcıyı kapsayan kararnamesini eleştirdi. Konu hakkında yapılan ortak açıklamada, “HSYK´nın mevcut hareket tarzı, tüm yargıç ve Cumhuriyet savcılarını, “Acaba yarın da benim tayinim çıkar mı?” endişesi altında meslek icrasına zorlamakta, unvanlı görevlere atamalarda kıdem, liyakat ve deneyimin değil sadakatin gözetildiği, özveri ve başarı ile çalışan insanların bir kez daha küstürüldüğü bir atmosfer yaratmaktadır.” ifadeleri yer aldı. Açıklamada, siyasi iktidarın hoşuna gitmeyeceğini bile bile, her zaman hukukun yanında olduklarını ve olacaklarını kararlarıyla ortaya koymaktan çekinmeyen yargıç ve savcıların görev yerlerinin değiştirilerek pasifize edildiği vurgulandı.

Hakim ve savcılar acısından her an her şey olabilir güvencesizliğinin devam ettiği vurgulanan açıklamada, şu görüşler yer aldı:
“HSYK üye seçimlerinde rakip olarak ortaya çıkanların, sandığın rövanşı olarak kararname ile etkisiz kılınma geleneğinin sürdüğünü, 2010 yılında başlayarak devam eden süreçte yaşandığı üzere, anayasal yetkilerin intikam ve gözdağı aracı olarak kullanılma saplantısının gelenek halini aldığını, atama döneminin meslektaşların eş ve çocuklarının özel durumları ile uyumsuzluğunun yol açacağı mağduriyete dair kaygıların, kararnamelerin hazırlanışı sırasında dikkate değer bulunmaması duyarsızlığının genel geçer bir ilke halini aldığını, hakim ve cumhuriyet savcılarının HSYK seçim sürecindeki tercihlerine göre, atama kararnamelerinin bir cezalandırma ve taltif yöntemi gibi kullanıldığını, mesleki motivasyonun en önemli unsuru olan terfi ve tayine ilişkin olarak objektif kriterler uygulanması gerekliliğinin göz ardı edilme hoyratlığının devam ettiğini, tüm yargı kamuoyuna bir kez daha göstermiş ve kış ortasında, anayasal güvence altında olan aile bütünlüğü ve eğitim hakkına saldırı niteliğinde, akla karanın birbirine karıştığı, asıl referansın hukuk olduğu ve mücadelenin hukuk içerisinde yürütülmesi gerektiğinin unutulduğunu etiketleyen kararnameler olarak, 2011 yılı Ocak ayından itibaren aynı mantalite ve amaçla çıkartılan kıyım kararnameleri arasında hak ettikleri yeri almışlardır.”

Hukukçuların ortak açıklamasında ayrıca, kararnamelerde dikkat çeken ve kamuoyu vicdanını derinden yaralayan en önemli hususlardan birinin de siyasi iktidarın hoşuna gitmeyeceğini bile bile, her zaman hukukun yanında olduklarını ve olacaklarını kararlarıyla ortaya koymaktan çekinmeyen yargıç ve savcıların görev yerlerinin değiştirilerek pasifize edildiği gerçeği olduğu kaydedildi.

“BUGÜN OLMASA BİLE YAKIN BİR GELECEKTE ALTINA İMZA ATANLAR TARAFINDAN BİLE SAVUNULMAYACAK”

Açıklamada ayrıca “Sarayın kaçak olduğunu tespit eden yargıçların işi bitirildikten sonra, şu anda siyasi iktidarın en çok mağduriyet ve siyasi rant devşirdiği illegal dinlemelerin, MİT görevlileri tarafından da bağımsız gazetecilere yapılmasının ardından, MİT´in illegal dinleme yapan görevlileri hakkında soruşturma izni vermeyen Başbakan işlemini iptal eden ve illegal dinlemelerin soruşturulmasının önünü açan, Yargıçlar Sendikası´nın kapatılmasına dur diyen, yandaş olmamakta ısrar eden bağımsız medyaya siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen yayınları nedeniyle basın özgürlüğü, ifade hürriyeti, haber alma ve verme özgürlüğünü ayaklar altına alarak RTÜK tarafından yağdırılan ve özgür medyayı felç etme potansiyeli taşıyan cezaları kaldıran ve benzer nitelikte kararlara imza atan yargıçlarla ilgili HSYK tasarruflarının, bugün olmasa bile yakın bir gelecekte altına imza atanlar tarafından bile savunulmayacağına olan inancımız tamdır.” görüşü aktarıldı.

“ÖZVERİ VE BAŞARI İLE ÇALIŞAN İNSANLARIN BİR KEZ DAHA KÜSTÜRÜLDÜĞÜ BİR ATMOSFER YARATMAKTADIR”

Anayasal bir kurum olarak HSYK´nın tasarruflarında, tayin, terfi ve yetkilendirmelerinde kendisine yakın olanlar kategorisi oluşturarak, onları ödüllendirmesi, diğerlerini de ötekileştirerek cezalandırması düşünülemeyeceği kaydedilen Yargıçlar Sendikası ile YARSAV açıklaması, “Böyle bir durumda asıl hakaretin cezalandırılanlara değil, yargı iktidarına yakın olduğu zannıyla haksız olarak yandaşlık yaftası vurularak “ödüllendirilenlere” yapıldığı akıldan çıkartılmamalıdır. HSYK´nın mevcut hareket tarzı, tüm yargıç ve Cumhuriyet savcılarını, “acaba yarın da benim tayinim çıkar mı?” endişesi altında meslek icrasına zorlamakta, unvanlı görevlere atamalarda kıdem, liyakat ve deneyimin değil sadakatin gözetildiği, özveri ve başarı ile çalışan insanların bir kez daha küstürüldüğü bir atmosfer yaratmaktadır.” diye sona erdi.