Eskişehir’de karnını doyurmak için bir öğrencinin telefonunu bıçak zoruyla aldığı gerekçesiyle yargılanan 16 yaşındaki H.T., ‘silahla yağmalama’ suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. H.T.'nin yetiştirme yurdunda kaldığı ve sabıkasının olmadığı belirtildi. Olay, yaklaşık 3 ay önce merkez Odunpazarı Ticaret Meslek Lisesi civarında meydana geldi. İddiaya göre, 16 yaşındaki H.T. Ticaret Meslek Lisesi’nin yanında, B.T. adlı öğrenciden önce para istedi, olmayınca, mesaj çekme bahanesiyle telefonunu aldı, 'mesaj çeker gibi' yaparken kayıplara karıştı. B.T. durumu ailesine bildirmesi üzerine konuyla ilgili polise şikayette bulundu. Yapılan çalışma neticesinde D.T.’nin telefonunu çalan H.T. yakalandı ve polisteki ifadesinin akabinde savcılığa sevk edildi. H.T. savcılık ifadesi sonrasında ‘Bir kişinin malını karşı koymaya mecbur kılmak suretiyle yağma suçundan’ tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Hakime, hakkındaki iddiayı kabul eden, ancak çocuğa bıçak çekmediğini anlatan H.T., “Geçen gün adli kontrol için huzurunuza gönderilmiştim. Ancak kalacak yerim olmadığı için yine akşam sokakta geceledim. Sabahleyin karnım acıktığı ve üşüdüğüm için kendime para bulmanın yollarına koyuldum.” dedi.

Bunun için Ticaret Meslek Lisesi'nin bulunduğu yere gittiğini, orada bir çocuğun karşısına çıktığını ve bir yeri arayacağını belirterek telefonunu istediğini aktaran H.T., olayı şöyle anlattı: “Çocuk telefonunu verdi. Ama bıçak göstermedim. Kamyonun arkasına geçip sonra kaçtım. Telefonu ‘Mazlum’ adlı bir kişiye 250 TL’ye sattım. İzin verirseniz gidip okulun orada o çocuğu bulabilirim. Parayla hamama gidip yıkandım, sigara aldım. Sonra arkadaşlarla lokantaya gidip karnımızı doyurduk. Bana bir şans daha verin. Adıyaman Menzil’e gidip tövbe etmek istiyorum.”

H.T.’nin avukatı Esra Ör ise müvekkilinin samimi beyanda bulunduğunu, yağma suçunun oluşmadığını ve tutuksuz yargılanmasını istedi. Ancak mahkeme, H. T.’yi sabit ikametgahı olmadığı, kaçması, saklanması, delilleri yok etmesi ve suç şüphesinin güçlü olması nedeniyle tutuklanmasına karar verdi.
Cezaevine gönderilen H.T. ile ilgili hazırlanan iddianamenin akabinde Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Silahla yağma’ suçundan dava açıldı. 16 yaşındaki H. T. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Pedagog eşliğinde duruşmaya çıkan H.T., savcılık ve nöbetçi mahkemede verdiği ifadelerin kendisine ait ve doğru olduğunu söyledi. Hakime, olayda bıçak kullanmadığını kaydeden H.T., “Telefonu zorla da almadım. SMS atmak için rica ettim ve oda bana telefonunu verdi. Ben de telefonu alıp gittim ve sonra sattım. Parasıyla yemek yedim, banyo yaptım.” diye konuştu. Son sözünde, yaptığı olaydan pişman olduğunu anlatan sanık H.T., “Pişmanım. Çalışıp para kazanacağım ve telefonun parasını arkadaşa vereceğim.” dedi.

16 yaşındaki mağdur D.T. de, olayın öğle arası okul çıkışı meydana geldiğini belirterek, “Sanığı tanımam. Yanıma geldi. Telefonunda dakika ve SMS var mı diye sordu? Yok dedim. O da inanmadı. Telefonunu çıkar dedi, vermek istemedim. Bıçak çekti, sonra korkumdan telefonu verdim. Alıp gitti telefonum geri verilmedi.” diyerek olayı anlattı.

Savcı ise mütalaasında, sağın olay günü yanına yaklaşarak telefon etmek için telefonunu istediği, kontörüm yok deyince sanığın inanmayarak üzerinde taşıdığı ancak ele geçmeyen bıçakla teşhir ettiği ve telefonu alarak kaçtığı, bu nedenle sanığın ilgili maddelerce cezalandırılmasını istedi.
Dosyayı son kez inceleyen mahkeme başkanı sanıkla ilgili kararını açıkladı. Mahkeme 16 yaşındaki sanık H. T.’ nin ‘bıçakla yağma’ suçunu işlediğinin sabit görüldüğünden eylemine uyan TCK’nın 149/1-a maddesince suçun işleniş şekline göre 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme sanığın duruşmadaki durumu ve samimiyetini göz önüne alarak önce 6 yıl 8 aya, sonra 5 yıl 6 ay 20 güne indirdi. Mahkeme 16 yaşındaki çocuğun cezasında ertelemeye veya para cezasına çevirmeye gitmedi.

"SANIĞIN BIÇAĞI BİLE BULANAMADI AMA VERİLEN CEZA ÇOK YÜKSEK"

H. T.’nin avukatı Esra Ör ise müvekkiline verilen cezayı temyiz için Yargıtay’a taşıdı. Avukat Örs, sanığa verilen cezanın yüksek olması ve ertelenmemesine ise şaşkınlıkla karşıladı. Sanığın 16 yaşına girmiş kalacak yerinin bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin bıçakla bir tehdidin olmadığını ve suç aleti bıçağın bile bulunmadığını kaydeden Avukat Ör, söz konusu eylemin yağma suçunun unsurları içerisinde değerlendirilmemesi gerektiğini kaydetti. Sanığın sabıkasız olduğunu, fakat sabit ikametgah sahibi olmasa da kendisinin henüz çocuk olduğunu vurgulayan Avukat ör, müvekkilinin olay öncesinde Eskişehir Erkek Yurdu'nda kaldığını hatırlattı.

"YARGITAY'DAN GERİ DÖNECEĞİNİ İNANIYORUZ"

Avukat Ör, şöyle dedi: “Sanık gibi birçok kimsesiz çocuğun aileleri olmadığını halde sokaklara bırakılmasında ilgili kurumlar sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınmakta. Bu durum kimsesiz çocukların yetiştirilmesi ve suç işleme ihtimaline karşı bir önlemden ziyade toplumu ve çocukları tehlikeye atmaktan başka bir şey değildir. Verilen ceza çok fazla. Kararın Yargıtay’dan döneceğine inanıyoruz.