Antalya’nın üç ilçesinden geçen 33 kilometrelik Karpuzçay diğer adıyla Çenger Deresi üzerine 3 Hidroelektrik Santrali (HES) kurulmasına onay çıkması bölgede endişeyle karşılandı. Bu projelerin hayata geçmesiyle suyun borulara hapsedileceği, bölgede tarımın durma noktasına geleceği belirtiliyor. Manavgat’ın Gençler köyünde 500 dönüm üzüm bağı ve bin 500 dönüm tarım arazisi sulanamayacağına dikkat çeken yöre sakinleri, geçmişte türkülere dahi konu olan, az sayıda köyde üretilen Antalya’nın mor üzümünün sadece ezgilerde kalacağını ifade ediyor. Daha önce benzer projelere karşı direnen bölge halkı, konuyu yargıya taşımaya hazırlanıyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Antalya’nın Akseki ilçesinden başlayıp Gündoğmuş ve Manavgat’tan geçerek Akdeniz’e dökülen Karpuzçay üzerine kurulması planlanan HES projeleri için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) uygundur raporu verdi. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu, Kanyon Yenilenebilir Enerji Üretim Tic. AŞ tarafından yapılması planlanan Çenger I-II-III Regülatörleri ve HES projesi ile ilgili hazırlanan ÇED raporunu yeterli buldu.

Bakanlığın ilgili birimi, internet üzerinden yaptığı duyuruda “Bakanlıkça projeyle ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de dikkate alınır. Bakanlık halktan gelen görüşler ışığında rapor içeriğinde gerekli eksikliklerin tamamlanmasını, ek çalışmalar yapılmasını ya da İnceleme Değerlendirme Komisyonu'nun yeniden toplanmasını isteyebilir. Nihai olarak kabul edilen Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu 10 gün halkın görüşüne açılmış olup, görüş ve öneriler için bu süreç içerisinde Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na müracaat edebilir.” denildi. Raporu nihai kabul eden Bakanlık, komisyonun sonuçlandırdığı ÇED raporu hakkında halkın görüş ve önerilerini almak üzere verdiği 10 günlük süre sona erdi.

SU, 33 KİLOMETRELİK GÜZERGAH BOYUNCA BORUYA HAPSEDİLECEK

ÇED olumlu raporunu değerlendiren avukat Münip Ermiş, bölgede geçimin tarıma dayalı olduğunu ifade etti. Karpuzçay’a HES kurulmasıyla bölge halkının geçim kaynaklarından yoksun kalacağını vurgulayan Ermiş, ayrıca bölgede yaşayan diğer canlıların da olumsuz etkileneceğini aktardı. Projeyle ilgili dava dilekçesinde yer alan bilgileri paylaşan Ermiş, “Bu süreç üzerinde altının çizilmesi gereken en önemli husus çayı ve onu besleyen derelerdeki suyun yaklaşık 33 kilometre borunun içerisine hapsedilecek olmasıdır.” diye konuştu.

Güçlüköy sınırlarında yapılan ilk HES’in tamamlandığına dikkat çeken Ermiş, Karpuzçayı besleyen diğer derelerin boru içine alınarak Karaboğaz’da ikinci HES’in yapılacağını açıkladı. Bu aşamada köylerin içme suyunun da HES için kullanılacağını sözlerine ekledi. Taşkesiği köyünde ise üçüncü HES’in kurulacağını belirten Ermiş, buradan elde edilen enerjinin iletim hatlarıyla Antalya-Akseki karayolundaki yüksek gerilim hattına bağlanacağını belirtti. İlk HES’ten itibaren yöreyi besleyen suların tamamen kanallar içine alınacağını vurgulayan Ermiş, bu durumdan yöredeki tüm canlıların olumsuz etkileneceğini kaydetti.

HES’in yapılacağı bölgenin yakınında 1. derece arkeolojik sit ve ören yeri olduğuna dikkat çeken Ermiş, bu alanlarda yapılacak HES ile ilgili çalışmalar öncesi 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca Antalya Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nun izni alınması gerekirken başvuru bile yapılmadığını söyledi. Bölgenin Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamına girdiğini ifade eden Ermiş, sulak alanlarda yapılaşmanın koruma kurullarının vereceği kararla mümkün olduğunu savundu.

Avukat Münip Ermiş, hazırladıkları dava dilekçesinde "Proje sahası içinde ve çevresindeki tüm dereler, yer altı dereleri tamamen borular ve kanallar içine alınarak toprak ve hava ile teması kesilecek ve suya hiçbir canlı ulaşamayacaktır. Çenger Deresi'nin doğduğu yerde yaşayan ve bölge halkı için önemli bir besin kaynağı olan kırmızı benekli alabalıklar da yok olup gidecektir. Jeolojik açıdan ağaçların kesilmesi sonucu bölgede heyelanların oluşması kaçınılmaz görünmektedir. Akseki’nin Gümüşdamla köyünde yapılan HES çalışmaları esnasında birçok heyelan meydana gelmiş, köyün su boruları patlamış ve köy günlerce susuz ve yolsuz kalmıştır." bilgisine de yer verdiklerini söyledi.