Aktif Eğitimciler Sendikası (AKTİF EĞİTİM SEN) Erzurum Şube Başkanı Mehmet Karslı, memurun enflasyona ezdirildiğini belirterek, "Son 10 yılda verilen zamları enflasyon canavarı yuttu. 'Memurun enflasyona ezdirilmediği' söylemi gerçek dışı." dedi.

AKTİF EĞİTİM SEN Şube Başkanı Karslı, sendika genel merkezi tarafından hazırlanan 'Yüksek Enflasyon Karşısında Kamu Çalışanlarının Kayıpları' raporuna göre memurun yoksulluğa mahkum edildiğini ifade etti.

Karslı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası verilerinden yararlanarak hazırlanan raporun çarpıcı veriler içerdiğini kaydetti. Reel olarak bakıldığında memur maaşlarındaki artışın Türkiye ekonomisindeki büyümenin altında kaldığını anlatan Karslı,"Maliye Bakanlığı verilerine göre 2002-2015 döneminde ortalama memur maaşı nominal olarak yüzde 329,4 artmıştır. Enflasyonun etkisi çıkarıldığında reel olarak artış ise sadece yüzde 45,6’dır. Aynı dönemde milli gelir 3 kattan fazla artış gösterdi. Memurun ise hem çalışan hem de emekli olarak 2002 yılındaki geliri reel olarak bugüne kadar 2 kat bile artmamıştır. Memur milli gelir artışından payına düşeni alamamıştır. Bu durum milli gelirdeki artışın zengini daha fazla zengin ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.

KAMU EMEKÇİLERİ AY BAŞINI GETİREMEZ HALDE

Karslı, ülkede son birkaç yıldır uygulanan, huzur ve güveni, barış ve kardeşliği, teşebbüs hürriyeti ve mülkiyet hakkı gibi en temel hak ve özgürlükleri tehdit eden gerilim stratejisine bağlı yönetim anlayışının ekonomiyi olumsuz etkilediğine de dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Ekonomideki kötü gidişten dolayı yabancı sermaye girişi durduğu gibi uluslararası sermaye ülkemizden kaçmaya başlamış, ekonominin temel dinamiklere yapılan illegal siyasi müdahaleler güven kaybına, piyasalarda yaşanan güven kaybı da altın ve dövizde kontrol edilemeyen dalgalanmalara ve sonrasında ihracat-ithalat dengesi ülkemiz aleyhine bozulmuştur. Bütün bunların sonucu olarak akaryakıttan gıdaya, giyimden, gayrı menkul fiyatlarına, eğitim harcamalarından ulaşım ve seyahat giderlerine kadar tüm tüketim kalemlerinde doğrudan vatandaşı vuran fiyat artışları yaşanmıştır. Kötü giden ekonomik tabloya her yıl Ramazan ayında özellikle gıda maddeleri (özellikle et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bakliyat vb.) ile seyahat giderleri ve giyim grubu kalemlerinde fırsatçılar tarafından yapılan zamlar da eklenince geçim derdi tüm haneleri sarmış ve insanımız kaşıkla verip kepçeyle alan ekonomi yönetimi tarafından ramazan ayında kurban edilmiştir. İnsanları belediyelerin bir tas çorbasına muhtaç ederek kontrol altında tutmaya çalışan yönetim anlayışının sonucu olarak kamu emekçileri de aybaşını getiremeyecek duruma düşürülmüş ve neredeyse ramazanda aç kalarak oruç tutmanın bedelini ödeyemez hale getirilmiştir."