KASİAD Başkanı Ali Arpasatan: “Yüksek cari açıktan aşırı borçlanmaya, eğitim sisteminden adalet sistemine kadar birçok alanda yıllardır izlenen yanlış politikaların bir ürünüdür. Bu nedenle, enflasyon günahını üstüne yıkacak suçlular aramayı ve sorunun gerçek kaynaklarını inkar etmeyi bırakıp işe politika yanlışlarını kabul ederek başlamak gerekmektedir” dedi.

Kahramanmaraş Sanayici ve İş Adamları Derneği (KASİAD) tarafından  Dünya Gazetesi Yazarları Dr. Rüştü Bozkurt ve Ali Ekber Yıldırım’ın katılımları ile “Tarım ve Hayvancılık’ ta Yeni Fırsatlar” konulu panel Ramada otelde gerçekleştirildi.
Burada bir açıklama yapan Arpasatan, önemli konularda açıklamalar yaptı.
“Sonbahar adeta konkordato mevsimi gibi üzerimize çöktü” diyen Arpasatan: “Sıcak geçen bir yazın ardından ekonomi yönetimi Eylül ayında Yeni Ekonomik Program adı altında dengelenme diye tanımladığı ekonomi de kontrollü yavaşlama programını devreye aldı. Şimdi tüm öncü göstergeler üçüncü çeyrekte yüksek enflasyonla birlikte 2009 krizinden bu yana en zayıf büyümenin yaşanacağına işaret etmektedir. Sonbahar adeta konkordato mevsimi gibi üzerimize çöktü.
BUNDAN ÖNCEKİ KRİZLERDEN, SANAYİMİZİN ÜRETİM KABİLİYETİ VE İHRACATLA ÇIKTIĞIMIZI HATIRLATMAK İSTERİM
Ülke olarak son yıllarda borç, tüketim ve inşaat ile büyüdük. Bizim bu modeli tamamen değiştirerek ihracat, tasarruf ve üretim ile büyümemiz gerekmektedir. Artık yapmamız gereken, tarımsal üretimin yanı sıra sanayi üretiminde de orta yüksek teknolojiye yönelmektir. Bugün itibarı ile finansal dengelenme var gibi ama reel sektörün dengeleri oturmuş değildir. Faizler maalesef yüksek seyrini korumaktadır ve kredi büyüme hızı özel bankalarda eksi yüzde 13 düzeyine ulaşmıştır. Borç alacak zincirinde kırılmalar yaşanmaktadır” dedi
İMALATI GELİŞTİRMEK İSTİYORSAK
Arpasatan, imalat sektörünün gelişmesi için 3 önemli yolun olduğunu belirterek: “ Özel sektöre yeterli düzeyde ve uygun maliyette taze kredi verilmeli. Kobi’lerin verimsizlik hastalığı ve teknoloji yetersizliği sorununu çözmeli. Küresel imalat sanayinden aldığımız payı artırmalı ve ihracatımızın içindeki orta yüksek teknolojili ürünleri çoğaltmalıyız. Tarım ve hayvancılık ’ta da önemli sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemiz de mera hayvancılığı sona ererken Türkiye Dünyanın ikinci, Avrupa’nın en büyük sığır ithalatçısı oldu. İthal edilen sadece canlı hayvan ve kırmızı et değil, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği verilerine göre 2017 de 12 milyon 138 bin ton yem hammaddesi ithal edilmiştir. Bunun için 3 milyar 739 milyon dolar ödenmiştir. Fabrika yemi için bu kadar döviz ödenirken kaba yemde ise 5 milyon tonluk açık vardır. Mera alanları hızla daralmakta çünkü işgal edilmektedir.
SAYIŞTAY RAPORUNDA BİLE VAR
Bu tablo Tarım ve Orman Bakanlığı 2017 sayıştay denetim raporunda yer almıştır. Raporda ayrıca devletin Anayasa’nın 45.maddesine göre meraları korumak zorunda olduğu fakat meralarda kaçak yapılaşmanın ve mera dışı amaçlarla kullanılması suretiyle işgale uğradığı belirtilmiştir. Özetle; Sayıştay kaba yem sorununa çözüm bulunması ve hayvancılığın geliştirilmesi için mera alanlarının işgalden kurtarılmasını ve amaç dışı kullanılmasının önlemesini istemektedir. Tarımda verimliliğin ön plana çıktığı günümüzde alışılagelmiş geleneksel üretim tekniklerinin terk edilerek, çağdaş üretim tekniklerine uygun araçların kullanılması çiftçilerin tek çözümüdür. Akıllı tarım, ancak biyolojik inovasyonla desteklenen tarımsal mekanizasyona geçilmesi ile mümkündür. Ülkemiz gençlerinin tarıma olan ilgisin artırmak, tarımsal üretim ve yatırımı öğrenmek, eğitimli ve bilinçli genç çiftçiler yetiştirmek ve gençlere tarım alanında girişimcilik bilincini kazandırmak amacıyla eğitimler düzenlemek gerekmektedir. Tarım teknolojisi startup’ları için uygun ekosistemi yaratmak zorundayız. Gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi çiftçimize mazot, gübre ve tohum desteği sağlanmalı, ürün başına verilen destekleme primlerinin arttırılması gerekmektedir. Yüksek katma değeri göz önüne alındığında, destekleme priminde pamuğa pozitif ayırımcılık yapmak da şarttır” 
SADECE PARASAL DESTEK VERMEK OLMAZ
Dünya Gazetesi Yazarı Ali Ekber Yıldırım da şunları söyledi; “Ülkemiz genelinde tarım ve hayvancılıkla ilgili neler yapıldığını ve yapılmakta olduğunu anlatarak, çiftçiye yalnızca parasal destek vermenin olumsuzlukları gideremeyeceğini, verimsizliğin toprak analizinden başlayarak meteorolojik verilere kadar her aşamadaki verilerin incelenmesinin önemli olduğunu, üretimdeki daralmanın sebeplerinin geniş kapsamlı araştırılarak çiftçilerle paylaşılması gerektiğini belirterek gelişmiş ülkelerin nasıl çalıştığı konusunda üreticilerin bilinçlendirilmesinin şart olduğunu” 
BİLİMSEL ARAŞTIRMA
Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt ise sunumunda özetle; “Ülkemiz tarım ve hayvancılığının gelişerek uluslar arası düzeyde rekabet edebilmesinin temel faktörünün gelişen teknolojiyi kullanmaktan geçtiğini, bunun içinde endüstri 4.0 hatta 5G bilimsel çalışmalarının bu alana kaydırılması gerektiğini, bu çalışmalardan yeterince istifade edemediğimiz takdirde gelecek yıllarda ülkemizi tarımsal alanda çok kötü sonuçların bekliyor”