Hakkari KESK Şubeler Platformu önünde toplanan grup, ellerinde bulunan 'İktidarınız için çocuklarımızın ölmesine izin vermeyeceğiz' pankartı eşliğinde yürüyüş yaptı.

KESK binası önünden başlayıp Belediye binası önüne kadar süren yürüyüşe Belediye Eş Başkanı Dilek Hatipoğlu, STK temsilcileri ile çok sayıda KESK üyesi katıldı. Burada basın açıklamasını okuyan KESK Şubeler Platformu Eş Başkanı Süleyman Aşkan, hükümete şöyle seslendi: "AKP hükümetinin oyalama ve IŞİD terörünü destekleme politikaları bugün ülkeyi savaş, baskı, gözaltı bombardıman ve doğa talanı ile yüz yüze bırakmıştır. 13 yıl boyunca demokratik bir anayasa, demokratik yönetim yerine, ırkçı, mezhepçi politikalarla Ortadoğu'da savaşın artmasına, yoksul halkın ve emekçilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi yerine hırsızlık, yolsuzluk, talan ekonomisi ile yandaşlarını zengin etmeye, adil ve eşit bir yargı yerine faili meçhullerle, iç güvenlik paketleri ile, maden cinayetleri, barbar ordusu IŞİD ile işbirliği yaparak ülkeyi her gün biraz daha kaos ortamına sürüklemektedir. Her gün ölüm haberlerinin geldiği, ülkenin her yerinde olağanüstü hal yöntemlerinin uygulandığı bu süreçte hükümet ve yandaş sendika halinden 'memnun sen' kamu emekçilerinin 2016-2017 yılı hak talepleri için bugün bir kez daha bir araya geliyorlar. Emekçilerin demokratik ve haklı taleplerinin her zaman savunucusu olan bizler KESK olarak; Suruç katliamından beri devam eden bir savaş ortamında, her gün emekçi ve ezilen halk çocuklarının öldürüldüğü, tutuklandığı, gözaltına alındığı bir ortamda, günlerce ülke içinde ve sınır ötesinde devam eden bombardımanlarla sivillerin öldürüldüğü, ormanların yakıldığı, HES'lerle, sözde yeşil yollarla, siyanürlerle, nükleer reaktörlerle doğanın katledildiği bir ortamda, 7 Haziran seçim sonuçlarını hazmedemeyen ve halkların ortak yaşam iradesine saygı duymayan geçici bir hükümetin ve Kaçak Saray'ın iş başında olduğu bir dönemde, yaraları ve acıları daha yeni olan Zergelê ve Suruç katliamları başta olmak üzere Roboski ve Soma katliamlarının hesabının daha sorulmadığı bir ortamda, yolsuzluk, hırsızlık ve hukuksuzlukların hesabının verilmediği bir ortamda, uluslararası tüm sözleşmelerin ve savaş hukukunun hiçe sayılması ile yaralı olarak gözaltına alınan Rojava direnişi yaralılarının IŞİD’in paravan kuruluşlarına teslim edildiği, Rojava direnişinde yaşamını feda edenlerin cenazelerinin ailelerine teslim edilmeyerek günlerdir sınır kapılarında bekletildiği bir ortamda, 1990'lardan daha beter işkencelerle insanların işkencelerden geçirildiği, tehdit ve hakaretlere maruz bırakıldığı ve bu uygulamalarla halka devletin gücünün gösterildiği bir ortamda, geçici hükümet ve yandaş sendika görüşme masasına oturuyor. Ortadoğu'nun ve ülkemizin içinde bulunduğu bu kaos ortamında yapılacak tek şey halkın çocuklarının ölümüne sebep olan bu savaşın bitmesi için tavır belirlemektir. Biz KESK olarak bütün savaşlarda olduğu gibi bu savaşta da kaybedenin sadece halklar ve emekçiler olduğu bilincinden hareketle buradan hükümete sesleniyoruz."