Kırşehir Türk Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Bilal Türk, 2015-2016 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla yazılı basın açıklaması yaptı.

“Ülkemiz hala eğitimde çağ atlamayı, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmeyi, eğitimde kendini yenilemeyi başarabilmiş değildir” ifadeleriyle açıklamasına başlayan Bilal Türk, mevcut iktidarın eğitim politikalarını eleştirdi ve şunları kaydetti: “Özellikle son 13 yıldır siyasi aktörlerin eğitime kendi çıkarları doğrultusunda yön verme çabaları, çözüme odaklı değil, sorun yaratan politika yürütmeleri, eğitime yatırım noktasında yetersiz kalmaları, kadrolaşmaktan, eğitimin asıl meselelerini göz ardı etmeleri bugünkü sonucu doğurmuştur. Dışı süslü, içi boş olan sistemler ihdas edilmesi, eğitimcileri mağdur ve mutsuz eden mevzuat düzenlemeleri, eğitimi koltuk kapmaca oyununa çeviren, yandaşı yücelten, yandaş olmayanı ötekileştiren uygulamalar, yeni eğitim-öğretim yılında eğitim çalışanlarını, öğrencileri, velileri olumsuz yönde etkileyecektir.”

Kırşehir Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Bilal Türk, eğitim-öğretim yılında sorunları şu şekilde sıraladı: "Ülkemizde derslikler de yeterli sayıda değildir. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ilkokul ve ortaokulda ortalama 27, ortaöğretimde ise 28’dir. Bu rakamlar büyükşehirler ile bazı bölgelerimizde daha da fazladır. Dolayısıyla öncelikle yapılması gereken sınıf mevcutlarını OECD ülkelerinin seviyesine çekebilmektir. Yeni uygulamaya göre; MEB stajyerliğin kaldırılmasıyla ilgili isterse yazılı sınav, isterse yazılı ve sözlü sınav yapacak. Bu sene stajyerliğin kaldırılması işlemleri sadece yazılı sınav sonucuna bağlı olarak gerçekleştirilecek. Öğretmen olarak atananlar KPSS gibi çok zor bir sınavdan geçmektedir. Bu insanların bilgilerinin bir yıllık stajyerlik sürecinin ardından yeniden test edilmesi büyük bir haksızlıktır. Türk Eğitim-Sen olarak stajyerlik döneminde okul müdürü, danışman öğretmen ve müfettiş tarafından yapılan performans değerlendirmesinin stajyerliğin kaldırılması için yeterli olmasını istiyoruz. Bunun öğretmenlerin yetişmesine, gelişmesine, mesleki liyakatine katkısı olacağını düşünmüyoruz. Sadece performansa dayalı bir stajyerlik sisteminin eskiden olduğu gibi MEB’de benimsenmesini ve uygulanmasını istiyoruz."

YANDAŞLAR, CANDAŞLAR, SIRDAŞLAR HALA OKUL YÖNETİCİLİĞİ KOLTUĞUNDA

Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetildiğini kaydeden Türk, şöyle devam etti: "İktidar, bir kanunla, sözde paralel yapıyı ortadan kaldırmak uğruna, tüm şerefli insanların üzerine bir gecede çizik atmıştır. Nerede yandaş olmayan, biat etmeyen, ahlakı ilke edinen, bilgili, liyakatli yönetici varsa, onların yöneticilik görevine son verilmiş; bu insanların yerine kula kulluk yapmayı şiar edinen, yalakalık ile bir yerlere gelen, düğme iliklemeyi adet haline getirenler okul yöneticisi yapılmıştır. Konu yargıya da intikal etmiştir. Danıştay İDDK, eski yöneticilerin görevlerine döndürülmesine karar vermiş ancak MEB bu kararı uygulamamış ve adeta hukuka meydan okumuştur. Bu nedenle şubelerimiz İDDK kararlarını uygulamayan valiler ve diğer yöneticiler hakkında suç duyurularında bulunmuştur. Genel merkez olarak da İDDK kararının uygulanması için MEB’e yazılı başvuruda bulunduk. Ancak yazılı başvurumuzun üzerinden 60 günden fazla zaman geçmesine rağmen bir cevap gelmedi. Bu nedenle sendikamız, İDDK kararı uygulanmadığı için Milli Eğitim Bakanlığı’na dava açtı."

Özür grubu tayinlerinde öğrenim özrünün, özür grubundan çıkarılmasının büyük sıkıntı oluşturduğunu ifade eden Türk, şunları dile getirdi: "Öğretmenlerimiz neden istedikleri ilde, istedikleri üniversitede yüksek lisans yapamasınlar ki? Bunun kısıtlanması, öğretmenlerimizin kendilerini geliştirmesinin önüne barikat konulması büyük bir haksızlıktır. MEB’in ana görevlerinden birisi, öğretmenlerimizin alanlarında kendilerini geliştirmelerine zemin hazırlamak olmalıdır. Öğrenim özrünün özür grupları arasından çıkarılmasını yargıya taşıdık, yani Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin öğrenim özrü konusuna dava açtık. Talebimiz, eskiden olduğu gibi öğrenim özrünün özür grubu tayinleri içine alınması ve öğretmenlerimize istedikleri ilde yüksek lisans yapma hakkının verilmesidir. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere rotasyon uygulamasından geri adım attı. Rotasyon bir daha eğitim çalışanlarının gündemine gelmemek üzere kaldırılmalıdır. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu 'rotasyon ertelenmedi, iptal edildi' dedi ama bunun için de yönetmelik değişikliği gereklidir. Rotasyon yönetmelikten de ivedilikle çıkarılmalıdır."

EĞİTİM ÇALIŞANLARI DA YENİ DÖNEME SORUNLARLA BAŞLIYOR

Eğitim çalışanlarının ekonomik problemlerinin yanı sıra özlük hakları ile ilgili sorunları da olduğunu açıklayan Türk, "Yardımcı hizmetler sınıfında görev yapanların görev tanımları yapılmamıştır. Bu insanlar angarya işlerde çalıştırılmaktadır, çalışma saatleri esnektir. Bu arkadaşlarımızın görevleri sayılırken ‘idarenin vereceği diğer görevleri de yapar’ şeklinde ucu açık bir ifade eklenmiştir. Bu durum uygulamada birçok keyfiliğe yol açmaktadır. MEB’in görevde yükselme sınavlarının hem içerik olarak sadeleştirilmesi, hem de Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik'teki sınav taban puanının 60’a düşürülmesi gerekmektedir. Ayrıca görevde yükselme sınavları yıllardır yapılmamaktadır. Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen 'Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği', brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, personelinin tamamına ödenmelidir." ifadelerini kullandı.