Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H.Neslihan Önenli Mungan, yenilenebilir enerji kaynakları yerine insan sağlığını riske atarak Yumurtalık ve İskenderun körfezi arasına termik santraller zinciri yapılmasının bedelini halkın sağlığını yitirerek ödediğini söyledi. Mungan, bundan kimlerin faydalanacağını sorarak, “Adana'yı yaşanamaz bir kent haline getirmek için uğraşanlara daha ne kadar sessiz ve seyirci kalacağız.” dedi.

Türkiye’de hava kirliliğine yol açan etkenler arasında kömürlü termik santrallerin en ön sıralarda geldiğini hatırlatan Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan, “Bu santraller, Avrupa’da, yol açtığı sağlık sorunları ve iklim değişikliği etkileri nedeniyle sınırlandırılmaları ve gelecek on yıllarda kapatılmaları gündemde. Ülkemizde, sanki herhangi bir soruna yol açmıyorlarmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılarak, bırakın kapatılmalarını ya da sınırlandırılmalarını, giderek sayılarının arttırılması girişimleriyle gündemde kendilerine yer bulmaktadır. Enerjinin verimli kullanımı ve yenilenebilir enerji kaynaklarını yok sayarak; enerji üretmek için, kirli ve tehlikeli oldukları bilindiği halde kömürlü ve nükleer santral girişimlerini ön plana çıkartılması doğru değildir. Toplumun sağlığının her türlü sanayileşme faaliyetinden, ulusal ve küresel sermayenin çıkarlarından daha önemli olduğu ilkesinin benimsenmesi şarttır.”

Kömürlü termik santrallerin yol açtıkları kirlilik yüzünden, santralde çalışanlar ve çevresinde yaşayanlar başta olmak üzere, toplumun geniş kesimlerinde hastalıklara ve ölümlere yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Mungan, “Solunum hastalıkları uzmanları kömürü ‘görünmez katil’ olarak adlandırıyor. Hava kirliliğine maruz kalma ile solunum yolu ve kalp hastalıklarının da içinde olduğu pek çok hastalık arasında doğrudan bir ilişki var. Güncel veriler gösteriyor ki, elektrik üretimi için kömür kullanımının Türkiye’ye sağlık maliyeti; her yıl en az 2 bin 876 erken ölüm, yetişkinlerde 3 bin 823 civarında yeni kronik bronşit vakası, 4 bin 311 hastaneye kabul ve 637 bin 643 kayıp iş günü oluyor. Kömürün sağlık üzerindeki etkilerinin ekonomik maliyetin ise yıllık 2,9 ila 3,6 milyar Euro arasında olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca çocukların beyin gelişimi üzerinde de olumsuz etkilerini gösteren birçok çalışma var.”

Prof. Dr. Mungan, “Kısa bir süre sonra Fransa 21. Birleşmiş Milletlerin Dünya İklim Değişiklikleri Kongresine ev sahipliği yapacak. Bu toplantının fosil yakıt tüketiminden uzaklaşılarak yüzde 100 yenilenebilir ve çevre dostu enerji kaynaklarının kullanımına geçişte bir dönüm noktası olacağı belirtilmekte. Geçen yıl Fransa karbon salımı ve hava-çevre kirliliğinin önüne geçmek için termik santral yani kömür yoluyla enerji sağlanmasını durduracaklarını belirtmiştir. ENGIE şirketi içinde Yumurtalık’ın da bulunduğu dünyanın her yerinde kömürle çalışan termik santraller açan ve ironik olarak sonra Fransa'da yapılacak olan 21. Birleşmiş Milletlerin Dünya İklim Değişiklikleri Kongresinin ana sponsorluğunu üstlenmiş bir firmadır. Fransa buna göz yumarak bir halk sağlığı ve çevre cinayetine ortak olmaktadır. Fransa toprakları dışında diye bu duruma göz yummaktadır. Halbuki soluduğumuz hava, toprak ve suya karışan parçacıklar binlerce kilometre uzağa bile taşınabilmektedir. Öngörüsüzlüğün inanılmaz bir göstergesi olarak da Türk Hükümeti ve Engie ile ortak çalışmayı planlayan Mimag-Sanko Şirketi bırakın karşı çıkmayı kolaylaştırıcı rolünü üstlenmektedir. Türkiyede'ki en önemli eko sistemlerinden biri olan bölgemiz ise cinayet mahalli olarak seçilmiştir. Narenciye üretimimizin yüzde 20'sini sağlayan Yumurtalık-İskenderun Körfezi arası bölge ayrıca zeytin, meyve ve sebze üretimi ile balıkçılığımızın da can damarlarından birisidir. Bölge halkının temel geçim kaynağı da budur. Yapılması planlanan termik santral zincirinin önüne geçilemediği takdirde bu durum 500 binden fazla bir nüfusu etkileyecektir. Kapandıktan sonra bile termik santrallerin kirletici etkileri en az 40 yıl devam etmektedir. Şimdi herkesi, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ve yerel yönetimleri göreve davet ediyoruz. Hep birlikte buna dur diyerek Yumurtalık'ı ve Adana'yı bu kabustan kurtaralım. Aksi takdirde çocuklarımıza ve torunlarımıza, toprağımıza, havamıza, suyumuza, bitkilerimize ve hayvanlara karşı işlenecek cinayetin hesabını vermek zorunda kalacağız.” diye konuştu.