Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan köy korucuları, çözüm sürecinde maruz kaldıkları saldırılara karşı isyan etti. Diyarbakır’da bir araya gelen 22 il ve bağlı ilçelerde görev yapan korucular, çözüm sürecinde 11 köy korucusunun çarşı ortasında şehit edildiğini 3 korucunun da hala PKK’nın elinde bulunduğunu belirterek, “Böyle devam ederse, başka bir toplantıya bütün korucularımızı çağırmak zorunda kalacağız. Çok direndik, direniyoruz ama tek taraflı iyi niyet devam eder mi, onu arkadaşlarımızla görüşeceğiz. DBP’nin HDP’nin, korucu camiasını zor durumda bırakmak için sokaklara çekme politikasına, davetine, artık maalesef uymak zorunda bırakıldık.” dedi.

Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen ile 22 il ve bağlı ilçelerde görev yapan 5 köy korucusu federasyonu başkanı, federasyon üyeleri, dernek başkanları ile temsilcileriyle bir araya geldi. Diyarbakır Yurt Savunması ve İnsan Hakları Derneği’nde düzenlenen toplantıya çok sayıda köy korucusu katıldı. Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen tüm korucular adına basın açıklaması yaptı. Şırnak’ın Silopi ilçesinde 5 gün önce gündüz saatlerinde Lezgin Sak isimli köy korucusunun KCK’nın yol kontrolü sonucu kaçırıldığını belirten Sözen, "1985 yılından beri malımızla, canımızla, rengimizi devletten yana belirttik. Çözüm sürecinin başlamasından bu yana 11 tane korucu arkadaşımız PKK tarafından, çarşı ortalarında vurulmak suretiyle şehit edildi. Halen Elazığ, Hakkari ve Şırnak’ta üç geçici köy korucumuz PKK elinde bulunmaktadır. Bununla ilgili rahatsızlığımızı belirtmek için bir araya geldik." diye konuştu.

“DAHA ÖNCE UĞRUNA ÖLDÜĞÜMÜZ DEĞERLER VARDI, ARTIK ÖLÜRSEK PİSİPİSİNE ÖLECEĞİZ”

Çözüm sürecini destekleyen bir camia olarak bunu hak etmediklerini anlatan Sözen, “Korucularımız sağ salim, ailelerine teslim edilsin. Bu bizim en büyük hakkımız. İnsan hayatının söz konusu olduğu yerde, diğer haklardan söz etmek insani değildir.” ifadelerini kullandı. Korucuların en doğal hakkı olan ‘yaşam hakkının’ ihlal edildiği durumlarda hükümetin sessiz kalmaması gerektiğini ifade eden Sözen, “ Bütün arkadaşlarımız 30 yıl görev yapmasının ardından bıkkınlık, usanmışlık ve terk edilmişlikle baş başa bırakılması, korucu camiasını canından bezdirmiştir. Uğrunda öldüğümüz değerler vardı. Bu değerler uğruna öldüğümüz zaman, 'vatan sağ olsun' diyorduk. Bugün uğruna can verdiğimiz değerler Diyarbakır’da indiriliyor, milli ve manevi değerler, ayaklar altına alınıyor. Biz tabiri caizse artık, 'ölürsek pisipisine ölmüş' olacağımızı düşünüyoruz. Böyle bir ortamda artık 'vatan sağ olsun' diyebilecek miyiz, bunu düşünme noktasına gelmişiz.” şeklinde konuştu.

“KORUCULAR ÇÖZÜM SÜRECİNE UYUYOR AMA PKK UYMUYOR”

Güneydoğu’ya gelen asker ve polisin 2 yıl görev yaptıktan sonra gittiğini ancak kendilerinin burada yaşamak zorunda olduklarını dile getiren Sözen şöyle devam etti: “Bizler ise burada yaşamak zorundayız, gidecek bir yerimiz yoktur. 'Memleketimizi çapulculara terk edecek' bir niyetimiz yoktur. PKK’dan da, DBP’den de onların siyasi uzantılarından da şehir yapılanması KCK medet ummuyoruz, sığınmıyoruz. Bundan sonra da medet ummayacağız. Ama herkes yaptığı işin bir faturasının olduğunu bilinciyle hareket etmelidir. Korucular, çözüm sürecine uyuyorsa PKK, BDP ve siyasi uzantıları, uymuyorsa ve hala yetkililerimiz onları muhatap olarak kabul edip onlarla görüşüyorsa, bu bizi rencide etmektir aşağılamaktır ve küçük düşürmektir. Yetkililerin bu yanlış yoldan dönmelerini istiyoruz. Yarın çözüm sürecinin arzu etmediğimiz halde başarısız olursa, bu kaderine terk edilmiş camianın mensupları olarak, evlatlarımızı tekrar vatan savunmasında yer alamayacaklarını buradan bir kez daha deklare ediyoruz. “

"SİLAHLARI DEVLETE TESLİM ETMEYE HAZIRIZ"

Çözüm süreci toplantısının başında iktidar mensubu milletvekillerinin talep ettiği 'koruculuk kaldırılsın' fikrinde ve hevesinde olanlara seslenmek istediğini belirten Sözen şunları söyledi: “Bizim silahımızı siz vermediniz bizden siz almazsınız. Biz bu soğuk demir parçasıyla yaşamak sorunda bırakılmak istemiyoruz. Devletimizi yarın dediği zaman bizler silahları derhal devlete teslim edeceğiz. Fakat bunu yaparken geçmişteki emeğimizin çabamızın görmezden gelinmemesi, toplum içinde küçük düşürecek rencide edecek yaklaşımlardan da kaçınılmasını istiyorum. Hükümete açık çağrıda bulunmak istiyorum: Korucular olarak eğer sistem devletin ihtiyacına cevap vermiyorsa yarın sabah bu sistemi lağvedelim. Şayet sistem gerekliyse, korucular terör örgütün varlığından dolayı ortaya çıkmış bir kuruluştur, köylerimizde kadınlar, bebekler öldürüldüğü için koruculuk sistemi ortaya çıkmıştır. Buna rağmen bu sisteme ihtiyaç yoksa bunu yarın sabah birlikte kaldıralım. Bir sistem ya kalıcıdır ya da geçicidir. Bütün çağrılarımıza rağmen her gün HDP ile bir iki kez görüşen toplantılar yapan hükümet ve bakanların başbakanın bizi görmezden gelmelerine artık seyirci kalamayız."

“BİZİ BAŞKALDIRMAYA MECBUR BIRAKMAYIN”
30 yıldır camiasından 1660 şehit vermiş korucularla görüşmeyi kabul etmemektedir başbakan. Bir milyonluk kesimi temsil eden bizlerle hükümetin görüşmesi lazım. Aksi takdirde istemediğimiz halde korucu camiasının sokağa dökülmemesinin önünde set oluşturamıyoruz, artık sözümüzü dinlemeyecek noktaya geldiler. Bizler vatan namus dedik. Bugün hükümet yetkilileri gelip bölgede karayolunda rahat huzurlu şekilde seyahat ediyorlarsa bunu korucuların varlığına borçludurlar. Ankara’da toplanmak üzere bugün bir karar olacağız. Tamda BDP’nin HDP’nin korucu camiasını zor durumda bırakmak için sokaklara çekme politikasına davetine artık maalesef uymak zorunda bırakıldık. Yetkililere sesleniyorum. Sizden merhamet şefkat dilenmiyoruz. Anamızın ak sütü gibi helal olan haklarımızın 30 yıl sonra iade edilmesini istiyoruz. Bizi sokaklara inmeye, başkaldırmaya, bizi isyan etmeye mecbur bırakmayın. Bu ülkemizin menfaatine olmayacaktır. Kendi elimizle PKK’nın DBP’nin ekmeğine yağ sürmüş olacağız. Çünkü yarın bugünden görünmektedir. Geleceğimizi bugünden gördüğümüz için devlet büyüklerine sesleniyoruz. Bizim bizden başka dostumuz yoktur. Korucu camiasını kaybederseniz bölgeyi kaybedersiniz. Korucu bu bölgenin sigortasıdır. Bütün korucularımızı çağırmak zorunda kalmak sorunda kalacağız. Çok direndik direniyoruz ama tek taraflı iyi niyet devam eder mi onu arkadaşlarımızla görüşeceğiz.”