Yozgat'ın Boğazlıyan ilçesine bağlı Eğlence köyü sakinleri, Kanadalı bir maden şirketinin siyanürle altın çıkarma çalışmalarını, köyden yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki şantiye alanına yüreyerek protesto etti.

Köy camisinin misafirhanesinde toplanan köy sakinlerine avukat Ali Arif Cangı tarafından sinevizyon gösterimi eşliğinde altın madeninin zararları hakkında bilgi verildi. Köy sakinleri daha sonra köy meydanında 'Eğlence siyanüre karşı', 'Siyanür varsa su-toprak-hayat yok', 'Geleğimizi çalma', 'Biz burada madeni istemiyoruz, siyanüre hayır' pankartları açıp sloganlar eşliğinde şirketin köyden 2 kilometre uzaklıktaki arazide kurulu şantiyesine kar yağışı altında yürüdü. Maden şantiyesinin önünde köy sakinleri adına gazetecilere açıklama yapan Nurettin Orakçı, köyde 17 yıl önce de bir maden arama çalışmaları olduğunu hatırlattı.

Köyde maden arama çalışmaları yapan şirketin köyün huzurunu bozduğunu dile getiren Orakçı, "Biz diyoruz ki insan sağlığının üzerinde hiçbir değer yoktur. Eğer buradaki maden birilerinin cebini dolduruken benim ve benden sonra gelen insanların sağlığını etkiliyorsa biz bu madeni burada istemiyoruz. Burada 8 köy bu madenden etkileniyor. Madenle ilgili bir ÇED raporu var, bir de ruhsat alanı var. İkisinin de alanları farklı. 100 bin dekarlık alan ruhsat alanı içerisinde yer alıyor. Bu da buradaki bütün alanlarda maden olduğu, ilerleyen zamanda peyder pey işleyeceklerini gösteriyor." dedi.

'VATANDAŞ BAKANLA GÖRÜŞEMİYOR, ŞİRKET YETKİLİSİ GÖRÜŞEBİLİYOR'

Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile bir buçuk yıl önce randevu aldığını fakat bir buçuk yılda bu görüşmeyi gerçekleştiremediğini söyleyen Nurettin Orakçı, "Ben görüşemiyorum bakanla, fakat maden şirketinin bir mühendisi, istersen şimdi arayım bakanla görüşeyim diyebiliyor. Akşam arıyor sabah telefonla konuşabiliyor. Ben bunu kabul etmiyorum. Ben buranın bir halkı olarak bir buçuk yılda görüşemiyorum fakat bir maden şirketinin mühendisi istersen arayım görüşeyim, sizi de görüştüreyim demesini ben kabul edemiyorum. Şu anda 10 bin dekar bir arazinin bin 500 dekarı maden şirketine verilmiş durumda." diye tepki gösterdi.

Gökhan Özkan da maden şirketinin tarlalarını haksız ve değerinin altında almak istediğini öne sürerek, "İstanbul’dan geldim. Kendi tarlalarımız sanki bizim değilmiş gibi elimizden alınmış, tarım arazilerimiz marjinal arazi gibi gösterilmiştir. Bir takım arkadaşların çabalarından dolayı gerçek ortaya çıkmıştır. Biz kendi topraklarımızı korumak, savunmak için burdayız. Bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu firma Kanada firmasıdır. Türkiye’nin birçok ilinde araştırma yapmışlar. Buradaki cevherin çok fazla olmasından dolayı bu pastayı başkalarına yedirmemek için kendileri ilk defa işletmeye talip olup burayı almaya çalışmaktalar. Şu anda altın, bakır, çinko gibi madenler var. Sadece bir bölgede 30 milyon ton rezervden bahsediliyor. Biz burada çiftçilikle geçimini sürdüren insanların çocuklarıyız. Tarım arazilerimizi Kanada firmasına, yabancılara peşkeş çekilir gibi ucuz paralara kamulaştırılmasını istemiyoruz." diye konuştu.

Abi Şahin ise aynı ifadeleri kullanarak tepkisini şöyle dile getirdi: "Ben ailemin geçimini tarım ve hayvancılık yaparak sağlıyorum. Benim bütün ailem köyde yaşıyor. Başka dışarıdan gelirim yok. Buradan arazim gidecek diye korkuyorum. Bu toprak dedelerimin bana emaneti değil. Benim de torunlarıma emanetim olacak. Köyümüze sahip çıkılmasını istiyoruz. Bize yetkililer sahip çıkmıyor, bizim hakkımızı kim savunur, bu bizim hakkımız, biz de bu ülkede yaşıyoruz. 4 -5 çocuğumla arazide tarlada çalışarak geçimimizi sağlıyoruz. Bize sahip çıkacaklarsa doğru dürüst sahip çıksınlar. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, valimiz de, kaymakamımız da duysun ama bugün ben yalnız hissediyorum kendimi."

Açıklamalardan sonra köy sakinleri, Şuayip İlbay’ın okuduğu köyünü anlatan şiirin ardından olaysız bir şekilde yürüyerek köylerine döndü.