Yine nasıl düşünürseniz düşünün Anadolu'nun halkı bu yaşananları hak etmiyor. Yaklaşık 25 yıldan beridir, herkes sancılı, herkes muzdarip. Maddi kaybın büyüklüğü de bu işin cabası. Yurdumuzun her yanından, farklı bölgelere iç göç veren, yüz binlerce insan kaygılı. Hatta kendi kentinde yaşayan insanlarımız bile bir tasanın içinde. Acaba hangi kalabalık bir caddede, ya da alışveriş merkezinde, satın alacağımız bir eşyaya yoğunlaşmışken çok yakınımızda bize zarar verecek bir patlama ile sarsılacağız? Bilemiyoruz.

Özellikle büyük kentlerimizde, bindiğimiz bir toplu taşıma aracının hangi camından, içerisine biraz benzin doldurulmuş ve küçük bir bez konularak elde edilen molotof kokteylinin üzerimize doğru geleceğini düşünerek yolculuk yapmak kime zevkli gelebilir ki? Son olarak otobüs saldırısında vücudunun büyük bir kısmı yanan ve evvelki gün ölen 17 yaşındaki Serap kızımızın ölmesi kimi mutlu edebilir ki? Ya da hangi insanlık değerinden nasibini alamamış biri ya da birileri olabilir?

Şu anda birçok kentimizde, basit olayları gündeme getirerek, başta okulunda ve sınıfında olması, eli kalem tutması gereken çocukları, ellerine taşlar vererek, yine halkımızın alın teri ve kazanç kapısı, kar kapısı olan işyerlerinin, camlarının kırılması, zarar verilmesi, imha edilmesi kime fayda sağlayacak dersiniz? Kendi değerlerimizi imha etmenin veya bindiğimiz dalı kesmenin, birinci derecede topyekün bizlere zarar verdiğini anlamak için daha ne kadar acı çekmeliyiz bilen var mı? En son olarak Güneydoğu bölgemizin tarihi, manevi değerleri yüksek olan güzel kenti Diyarbakır da ölen ve matematik öğretmenliğinde öğrenci olan delikanlımızın akan kanının değeri hangi mikyas ile ölçülecek ve kimin işine yarayacaktır. Acaba bu ölüm, kimin ya da kimlerin ekmeğine yağ sürecektir. Bir şeyleri yakıp yıkmak için bahane bulmak o kadar da zor olamasa gerektir. Sadece İmralı da bulunan cezaevinin hele bilmem ne kadar ebatta olmasını bahane ederek, yapılan gösterilerde gelinen nokta, hangi sorunun çözümü olabilir ki? Esnaf işyerini açamayacak. Vatandaş korkudan sokağa çıkamayacak.

4Okulda olması gereken çocuklar, ellerinde tuttukları taşları hangi amaçla ve kime attıklarını bilemeyecek. Bir hizmet kurumu olan belediyelerin toplu taşıma araçlarına molotof kokteyli atılacak. Atılan bu molotoflu kokteyl sonucunda toplu taşıma aracı yakılacak. İçinde, tek amacı yolcu olup, sadece gideceği durağa kadar geçici bir süre için mecburen, otobüste; eğer ilk duraklarda binebilmişse oturduğu koltukta, bulamazsa (ki bulamama ihtimali daha yüksek) ayakta, dayanarak gidebileceği bir koltuk, eliyle tutunabildiği bir askıyı kullanacak. O kişi yolculuğu sırasında, ömrünün son nefesini verebilecek kadar ağır yaralanacak, kısa süre sonra yaralarına yapılan bütün müdahaleler yeterli gelemeyecek ve ölecek.

Diğer bir kısımda aldığı yaranın etkisiyle bir ömür boyu sakat yaşayacak. Doğu'da, Güneydoğu'da veya bazı büyük kentlerimizde,sokağa dökülen kitlelere taşkınlık yaptırılacak. Nereden geldiği bilinmeyen bir kör kurşunla geleceğin, belki de çok değerli ve başarılı bir öğretmen adayı genç; annesinin yıkılmış ümitleri, zılgıt çeken dilinde feryat haline gelecek ve kolları arasında cansız bir bedene dönüşüverecek. Ama ne için? Birilerine göre çoook önemli bir amaç için. Peki nedir bu amaç: İmralı'da koğuşun boyutları için! Koğuşun penceresine takılmış sineklik için! Yazık çok yazık. Sayın Başkanın ve ekibinin açılım adına ortaya koyduğu, belki de ülkemizde tüm halkımızın dertlerine çözüm olabilecek bir dönemece girilmiş iken, birilerinin, adeta davetiye çıkardığı kasıtlı olaylardan sonra, hiçbir şeyin çözümünün İmralı'da olmYine nasıl düşünürseniz düşünün Anadolu'nun halkı bu yaşananları hak etmiyor. Yaklaşık 25 yıldan beridir, herkes sancılı, herkes muzdarip. Maddi kaybın büyüklüğü de bu işin cabası.

Yurdumuzun her yanından, farklı bölgelere iç göç veren, yüz binlerce insan kaygılı. Hatta kendi kentinde yaşayan insanlarımız bile bir tasanın içinde. Acaba hangi kalabalık bir caddede, ya da alışveriş merkezinde, satın alacağımız bir eşyaya yoğunlaşmışken çok yakınımızda bize zarar verecek bir patlama ile sarsılacağız? Bilemiyoruz. Özellikle büyük kentlerimizde, bindiğimiz bir toplu taşıma aracının hangi camından, içerisine biraz benzin doldurulmuş ve küçük bir bez konularak elde edilen molotof kokteylinin üzerimize doğru geleceğini düşünerek yolculuk yapmak kime zevkli gelebilir ki? Son olarak otobüs saldırısında vücudunun büyük bir kısmı yanan ve evvelki gün ölen 17 yaşındaki Serap kızımızın ölmesi kimi mutlu edebilir ki? Ya da hangi insanlık değerinden nasibini alamamış biri ya da birileri olabilir?

Şu anda birçok kentimizde, basit olayları gündeme getirerek, başta okulunda ve sınıfında olması, eli kalem tutması gereken çocukları, ellerine taşlar vererek, yine halkımızın alın teri ve kazanç kapısı, kar kapısı olan işyerlerinin, camlarının kırılması, zarar verilmesi, imha edilmesi kime fayda sağlayacak dersiniz? Kendi değerlerimizi imha etmenin veya bindiğimiz dalı kesmenin, birinci derecede topyekün bizlere zarar verdiğini anlamak için daha ne kadar acı çekmeliyiz bilen var mı? En son olarak Güneydoğu bölgemizin tarihi, manevi değerleri yüksek olan güzel kenti Diyarbakır da ölen ve matematik öğretmenliğinde öğrenci olan delikanlımızın akan kanının değeri hangi mikyas ile ölçülecek ve kimin işine yarayacaktır. Acaba bu ölüm, kimin ya da kimlerin ekmeğine yağ sürecektir. Bir şeyleri yakıp yıkmak için bahane bulmak o kadar da zor olamasa gerektir. Sadece İmralı da bulunan cezaevinin hele bilmem ne kadar ebatta olmasını bahane ederek, yapılan gösterilerde gelinen nokta, hangi sorunun çözümü olabilir ki? Esnaf işyerini açamayacak. Vatandaş korkudan sokağa çıkamayacak. Okulda olması gereken çocuklar, ellerinde tuttukları taşları hangi amaçla ve kime attıklarını bilemeyecek.

Bir hizmet kurumu olan belediyelerin toplu taşıma araçlarına molotof kokteyli atılacak. Atılan bu molotoflu kokteyl sonucunda toplu taşıma aracı yakılacak. İçinde, tek amacı yolcu olup, sadece gideceği durağa kadar geçici bir süre için mecburen, otobüste; eğer ilk duraklarda binebilmişse oturduğu koltukta, bulamazsa (ki bulamama ihtimali daha yüksek) ayakta, dayanarak gidebileceği bir koltuk, eliyle tutunabildiği bir askıyı kullanacak. O kişi yolculuğu sırasında, ömrünün son nefesini verebilecek kadar ağır yaralanacak, kısa süre sonra yaralarına yapılan bütün müdahaleler yeterli gelemeyecek ve ölecek. Diğer bir kısımda aldığı yaranın etkisiyle bir ömür boyu sakat yaşayacak. Doğu'da, Güneydoğu'da veya bazı büyük kentlerimizde,sokağa dökülen kitlelere taşkınlık yaptırılacak. Nereden geldiği bilinmeyen bir kör kurşunla geleceğin, belki de çok değerli ve başarılı bir öğretmen adayı genç; annesinin yıkılmış ümitleri, zılgıt çeken dilinde feryat haline gelecek ve kolları arasında cansız bir bedene dönüşüverecek.

Ama ne için? Birilerine göre çoook önemli bir amaç için. Peki nedir bu amaç: İmralı'da koğuşun boyutları için! Koğuşun penceresine takılmış sineklik için! Yazık çok yazık. Sayın Başkanın ve ekibinin açılım adına ortaya koyduğu, belki de ülkemizde tüm halkımızın dertlerine çözüm olabilecek bir dönemece girilmiş iken, birilerinin, adeta davetiye çıkardığı kasıtlı olaylardan sonra, hiçbir şeyin çözümünün İmralı'da olmasının mümkün olmadığı ve İmralı'da bulunan kişinin Kürt toplumu adına söz söyleme hakkının olmadığını; babası Kürt, annesi Türk olan biri olarak çok rahatça ifade edebilmekte hiçte sakınca görmüyorum. Ve yine bir ferdi olduğum Kürt toplumuna sesleniyorum: KÜRTLER; ASLA BU OLAMAZ!