Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu(KESK) Genel Başkanı Lami Özgen, Diyarbakır halkı saldırılar ile adeta cezalandırılmak istendiğini söyledi.

1990’lı yılların özel savaş konsepti tekrar hayata geçirilmek istendiğini anlatan Özgen, “Maşalar ve tetikçiler kim olursa olsun arkasındaki organizatörün aynı olduğunun, gelişmelerden anlaşılıyor. Diyarbakır'da, Yeni İhya-Der başkanının suikastla katledilmesi sonrasında 3 vatandaşımızın öldürülmesi, ikisi ağır 8 kişinin yaralanması sokaklarda uzun namlulu silahlarla gövde gösterisi yapılması sağa sola ateş açılması ve polisin seyretmesi, esnaf dükkanlarının taranması, darbe öncesi günleri çağrıştırmaktadır.” dedi.

Aralarında KESK bileşenleri ile İHD, HYD, İHAT, İHGD ve TİHV temsilerinin de bulunduğu bir grup sivil toplum kuruluşu İstasyon Meydanı'nda bir araya gelerek, bölgede yaşanan olayları kınadı. Patlamanın olduğu yere karanfiller bırakan heyet, daha sonra basın açıklaması yaptı. Heyet adına ilk açıklamayı okuyan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Ağrı Tendürek provokasyonunu, Mersin Adana bombalamalarını, Bingöl'deki seçim aracı şoförünün işkence yapılarak 30 kurşun ile katledilmesini, Erzurum'da aracı ile birlikte şoförünün yakılmasının, 5 Haziran Diyarbakır katliamının ve son olarak 9 Haziran'da Diyarbakır'da gerçekleşen infazların, aynı planın ve tezgahların parçaları olduğunu düşündüklerini belirtti.

Daha sonra konuşan İnsan Hakları Ortak Platformu Dönem Sözcüsü Ünal Kurşun ise Diyarbakır halkına ve barışa yönelik saldırıları kınadıklarını anlattı. Seçim döneminde durdurulmuş olan Kürt sorunun çözüm sürecinin ne kadar kırılgan olduğu, bu tip provokatif saldırılar ile bir kez daha ortaya çıktığını belirten Kurşun, siyasal tarafların söylem ve eylemlerine rağmen barış ve çözüm sürecinin Türkiye halklarına mal olduğu seçim sonuçları ile ortaya çıktığını söyledi. Halka rağmen çözüm sürecinin durdurulması mümkün olmadığını kaydeden Kurşun sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu nedenlerle taraflar arasında diyaloğun tekrar başlatılmasını ve 28 Şubat 2015 tarihli Dolmabahçe deklarasyonuna uygun olarak tarafların barış ve çözüm sürecine kaldığı yerden sürdürmesinin gerekli olduğunu belirtmek istiyoruz. 7 Haziran 2015 seçimleri nedeni ile durmuş olan sürecin çeşitli provokatif saldırılar ile kesintiye uğratılmasına asla fırsat tanınmamalıdır.”