Aktif Eğitimciler Sendikası'nın "Bağımsız Birey, Sağlıklı Toplum" eylem planı kapsamında Osmaniye temsilciliği tarafından, "Bağımlılıkta Ailenin Faktörü" konulu bir seminer düzenlendi. Semineri veren Bireysel ve Aile Terapi Derneği Başkanı Emine Özdemir, toplumda bağımlıların, "Bir kere denesen bir şey kaybetmezsin." sözüne inanarak başladığını vurguladı. Özdemir, "Bağımlılar, 'Al iç, bağımlılık yapmaz, bir şey kaybetmezsin. İradesi zayıflar bağımlı olur. Senin iraden güçlü. Sana hiçbir şey olmaz.' diye kandırılarak başlıyor." dedi.

Bağımlı gençlerin büyük çoğunluğunun arkadaş kurbanı olduğuna dikkat çeken Özdemir, "Gençler, 'Zaten sen de merak ediyorsun. Baksana haline, sen bizi kırıp döküyorsun. Korkma, bu sigara gibi bir şey değil.' diyerek kandırılıyor. 'Bunu kullanırsan kendini iyi hissedeceksin, hafifleyeceksin, dertlerini unutacaksın.
Kendine güvenin artacak, kendini güçlü ve cesur hissedeceksin.' deniyor. Son olarak da, 'Bak ben de kullanıyorum. Haydi, ortamı bozma! Sen de dahil olmazsan tadımız tuzumuz kaçacak. Eğer denemezsen bir daha yüzüne bakmam.' şeklinde, hatır için bir kez denemesi yönünde baskı kuruyorlar. Gençler de baskıdan kurtulmak için, 'Bir defadan bir şey çıkmaz.' deyip deneyerek bağımlı oluyorlar." şeklinde konuştu.

Akran baskısına karşı ailenin, çocuğunun yanında olması gerektiğine dikkat çeken Emine Özdemir, şunları söyledi: "Akran baskısı, çocuğun yaşıtları ya da içinde bulunduğu grup tarafından bir şeyi yapmaya zorlanması ya da cesaretlendirilmesidir. Duygu ve düşüncelerini korkmadan ve açık yüreklilikle paylaşabileceği bir ortam oluşturmalıyız. Herhangi bir gruptan baskı gördüğünde veya istemediği bir davranışı yapmaya zorlandığında, bunu bizimle veya öğretmenleriyle paylaşabileceği konusunda ona cesaret kazandırmalıyız. Çocuğun, davranışlarının sonuçlarını farketmesini, davranışlarının sonucunda kendisine veya başkalarına verebileceği zararları düşünmesini teşvik etmeliyiz. Çocuğa kısa ve uzun vadeli hedefler koymalıyız. Onunla neden okula gittiği, ileride nasıl bir hayat hayal ettiği gibi esas amacına bağlanmasını kolaylaştıracak konuşmalar yapmalıyız. İstemediği veya yanlış olan şeylere karşı koyarak, yanlışa 'hayır' diyerek güçlü olabileceğini, esas güçlü ve erdemli davranışın bu olduğunu ona öğretmeliyiz."

'TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI DA YAYGINLAŞIYOR'

Madde bağımlılığı kadar teknoloji bağımlılığının da zararlı olduğuna dikkat çeken Özdemir, buna teknolojiyi kullanmada ve onunla ilişkide kişinin iradesini kaybetmesi, kendini denetleyememesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıyla bağımlı olunduğunu anlattı: "Kişi, herhangi bir şekilde bir site, bir oyun, bir uygulama veya benzer bir teknoloji ürününden haberdar olur, onu merak eder ve deneyerek başlayabilir. Kişinin, belli bir teknolojik ürünü devamlı ve düzenli olarak kullanan bir çevresi vardır. O çevreye girmek veya grup içinde kalmak üzere kendisi de kullanır, grubun gündemine dahil olur, 'Dışında kalmaktan kurtulayım.' diye teknoloji bağımlısı olabilir. Kişi zevk almak, problemlerden kaçmak, boş zaman doldurmak, can sıkıntısından kurtulmak, insanlardan uzak kalmak gibi bir amaçla bir teknolojik ürünü kullanmaya başlar ve kullanmaya devam eder. Teknoloji bağımlısı olduktan sonra artık kullanmak için herhangi bir sebebe ihtiyacı yoktur. Çocukların internette çok vakit geçirmemesi için evde, okulda ya da e ve okul dışında severek yapabileceği alternatifler bulması gerekir. Çocukların ve gençlerin, bağımlı olmalarının önüne geçmek için mutlaka bireyin seveceği bedensel ve fiziksel aktivitelere yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu bir spor ya da hobi çalışmasına katılmak da olabilir, okulda sınıfça ya da evde ailece oyunlar oynamak ya da sohbet etmek de olabilir. Dikkat etmemiz gereken nokta, yaptığımız faaliyetten çocukların da zevk alması ya da onun sevdiği faaliyetleri yapmamızdır."