Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davanın, Akhisar'da altıncı oturumda görülmesine devam edildi. Davayı takip eden şehit madenci aileleri, davanın başka bir şehre alınması için sanık avukatları tarafından tahrik edildiklerini söyledi. Madenci aileleri, avukatların tahriklerine gelmeyeceklerini, sükunetlerini koruyacaklarını ve davanın başka bir şehre alınmasına zemin hazırlamayacaklarını ifade etti.

Davada verilen arada tepkisini dile getiren maden şehidi Ergün Sidal'ın babası Durmuş Sidal, avukat sanıklarının madenci şehitlerini tahrik etmek istediklerini söyledi. Avukatların sanki bir avukat değil, bir maden mühendisi gibi davrandıklarını dile getiren Durmuş Sidal, "Yani 301 kişi öldü ama diyorlar, 'ama esas mağdur olan bu arkadaşlarımız' diyorlar. 'Bunlarla gurur duyuyoruz' diyorlar. Eğer ki burada 301 tane canı, 450 tane yetim, 301 tane hayalleri yıkılmış taze taze gelinler, 301 tane baba, anne kaldıysa, yüreklerini koparmışlar. Bunlar neden gurur duyuyor? Ben çözmüş değilim. Bunlara insan demek yanlış olur. Avukatlar söylüyor bunu. Bizi tahrik etmek istiyorlar." diye konuştu.

Maden şehidi Ahmet Gülcü'nün babası Mehmet Gülcü de avukatların kendilerini tahrik etmeye çalıştıklarını söyledi. Avukatların bizzat olayı saptırmaya çalıştıklarını dile getiren Mehmet Gülcü, "Hepsi biliyor, avukatlar hariç, çalışanlar dahil hepsi biliyor. Ama bunları saptırmaya çalışıyorlar. Bu bir günde oluşan yangın değil. İki günde oluşan bir yangın değil. Aylarca ve senelerce devam eden bir yangın. Taşı eriten bir yangın. Bu ölen kişiler burada bu yangına müdahale eden kişiler. Bu bandı kesen insanlar, ölen insanlar. Ama bunlar hep göz ardı edilip, kendi suçlarını örtmeye çalışıyorlar." dedi.

Şehit Ahmet Gülcü'nün annesi Hanım Gülcü, duruşmaya ilk defa katıldığını söyledi. Hiç ölen çocuklarını savunanın olmadığını dile getiren anne Gülcü, "İçimiz yanıyor. Devamlı içim yanıyor, devamlı ağlamak istiyorum. Sanık avukatları hep bizim çocukları suçlu yapıyor. Elim, ayağım tutmuyor. Onları dinledikçe elim, ayağım uyuştu. Sinir bastı." şeklinde konuştu.

Maden faciasında oğlu Musa Kara ile damadı Şevki Dermen'i kaybeden Abdülkadir Kara da şunları söyledi: "Buradan davayı başka yere aldırmak istiyorlar. Bize baskı yapıyorlar. Bize zorla baskıya zorluyorlar. İki tane oğlum gitti. Ben burada davamı savunmayacağım da kim savunacak. Sanki madenin mühendisleri gibi orada savunma yapıyorlar. Kaç sene çalıştın madende. Madenin kapısından girmemiş, bir de haritadan cevap veriyor. Yazık, yazıya göre cevap veriyor. Biz sükunetimizi koruyoruz. Biz bağırsak, çağırsak davayı buradan alacaklar. Biz dava başka yere alınırsa nasıl gideceğiz. Biz de garibanız. Gidemeyeceğiz oralara, onlar haklı çıkacak."

Faciada damadı Osman Fındık'ı kaybeden Ramazan Uslu da sanık avukatlarının madenci yakınlarını tahrik ettiğini söyledi. Bu tahriklere gelmeyeceklerini dile getiren Ramazan Uslu, "Sükunetimizi koruyacağız. Eğer, dava başka şehre alınırsa biz oralara gidemeyiz." diye konuştu.