24 TV'de Melik Yiğitel'in sunduğu 'Siyaset 24' programında AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal katıldı. Ünal, Yiğitel'in yönelttiği soruları cevaplandırdı.
 
Ana muhalefetin siyasetteki boşluğu sonucunda bazılarının bu boşluğu doldurmak adına siyasi yatırımlar yaptığı ve bu siyasi yatırımların siyasi şova dönüştüğü belirtildi. Metin Feyzioğlu'nun Danıştay'da yaptığı o konuşmanın bunlardan biri olduğunu söyleyen Mahir Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yargıtay'ın 1 Eylül'de yapılacak adli yıl açılış törenine katılmayacağı yönündeki kararının kişisel olmadığı, ilkesel bir durumdan kaynaklandığını açıkladı. Ünal, CHP'nin genel başkan adaylığı için toplantılar ve konuşmalar yapan, ana muhalefet partisinin genel başkan adaylığına dönük bir takım sinyaller veren Feyzioğlu'nun, kendisine mikrofon uzatılmasıyla yine hiç de hoş olmayan konuşma yapacağı düşünülerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilkesel olarak katılmak istemediğini ifade etti.
 
Mahir Ünal'ın açıklamaları şöyle oldu:
 
FEYZİOĞLU'NUN KONUŞMASI MUHALEFETTEKİ BOŞLUKTAN KAYNAKLI
 
“Ana muhalefette yaşanan boşluk çeşitli semptomlar ortaya çıkarıyor. Sayın Feyzioğlu'nun isminin genel başkan adaylarının arasında geçiyor olması, o günden itibaren gözlenebilir bir şeydi. Danıştay konuşmasından hemen sonra çok net bir şey ortaya çıktı ki; muhalefette oluşan boşluk birçok insanın o boşluğu doldurmak adına bir takım siyasi yatırımlar yaparak ve bu siyasi yatırımlarla çoğu zaman bir siyasi şova dönüştürme hevesi içerisinde olduğu ortaya çıktı. Ve bunun en çarpıcı örneği de Danıştay'da yaşanan örnekti. Yani Metin Feyzioğlu'nun orada bir buçuk saat bütün teamülleri yok sayarak, adeta o eski Türkiye'nin yargısının siyasete parmak sallayan ve ona ayar verme alışkanlığının bir tekrarı mahiyetinde ve muhalefetteki boşluğu doldurmaya dönük de çeşitli işaretler içeren bir konuşmaydı.
 
TOPLANTIYA KATILMAMA SEBEBİ; KİŞİSEL DEĞİL, İLKESEL
 
Sayın Cumhurbaşkanımızın Yargıtay'daki toplantıya katılmamasını kişisel olarak görmemek lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız bu toplantıya kişisel olarak değil, “Baro Başkanı katılacaksa, ben katılmayacağım” demesi tamamen ilkesel bir durumdan kaynaklanıyor, kişisel değil. Çünkü ismi ana muhalefet partisinin genel başkan adaylığı için geçen bir Baro Başkanı'nın ve bu Baro Başkanı CHP'nin delegeleriyle, ilçe başkanlarıyla, teşkilat mensuplarıyla toplantılar yapıp, kendisini genel başkan adaylığına dönük bir zemin yoklamanın içerisinde buluyorsa ve yaptığı konuşmalarda, verdiği demeçlerde ana muhalefet partisinin genel başkan adaylığına dönük bir takım sinyaller ve ipuçları içeren konuşmalar yapıyorsa bu şu demektir: Yargıtay'da yapacağı konuşmada da aynı şeyleri yapacak. Orada hazır Recep Tayyip Erdoğan'ı bulmuşken ve kendisine de mikrofon sunulmuşken yine aynı şekilde orada kalkıp hiç de hoş olmayan şekilde muhtemel konuşma yapacağı düşünülerek Sayın Cumhurbaşkanımız ilkesel olarak katılmak istememiştir. Düşünebiliyor musunuz? Bu ülkede özgürlüklerle ilgili bir sorun olduğuna dair sürekli bazı mahfiller bir algı oluşturmaya çalışıyor. Ve o aynı mahfillere baktığınız zaman darbe dönemlerinde bunların darbecileri alkışladığını görürsünüz. Özgürlükler kısıtlanırken, bunların özgürlükleri kısıtlayanların yanında yer aldığını görürsünüz. Ama onlar bugün sanki özgürlükler kısıtlanıyormuş gibi her türlü hakareti yapıyorlar.”