İzmir'de 19 Ağustos 2014 tarihinde, hükümete yakın bir gazetenin kupürü ihbar kabul edilerek kanunsuz dinleme iddiasıyla emniyet mensuplarının gözaltına alındığı operasyonun ikincisi bugün yapıldı. Savcı Okan Bato'nun talimatıyla 13 ilde, 17'si ilk operasyonda gözaltına alınıp serbest bırakılan 26 polis hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Meslektaşları tarafından gözaltına alınan 16 kişi, İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Aynı savcı tarafından aynı suçlamayla ağustos yapılan operasyonda, Sulh Ceza Hakimi Dilek Çeliktaş 11 polis hakkında tutuklama kararı vermiş, tutuklamalara itirazı değerlendiren İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi, "Değil somut delil, olgu dahi yok." tespiti ve örgüt suçlaması için "hukuki garabet" diyerek, emniyet mensupları için tahliye kararı vermişti. 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamada ise davanın kumpas olduğu, polislerin ifadeleriyle ortaya çıkmıştı. Emniyet mensuplarının avukatları, gözaltı kararlarına tepki gösterdi. İlk operasyonda gözaltına alınarak serbest bırakılan aynı polisler için gözaltı kararı değil, ek iddianame hazırlanması gerektiğini belirten avukatlar, bunu hukuk fakültesinden yeni mezun olan stajyerlerin dahi bileceğini söyledi.

Haklarında gözaltı kararı çıkarılanların 17'sinin rütbeli, 9'unun polis memuru olduğu belirtildi. Sabah saatlerindeki eşzamanlı operasyonda gözaltına alınan 16 polis, ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Operasyonu duyan çok sayıda kişi ise ellerinde Türk bayraklarıyla emniyet binası önüne giderek polislere destek verdi.

'OPERASYON DEĞİL, EK İDDİANAME HAZIRLANMASI GEREKİYOR'

Haklarında gözaltı kararı verilen emniyet mensuplarının avukatı Muzaffer Akyol, operasyonun 2009-2013 yılları arasındaki usulsüz dinleme iddialarıyla ilgili olduğunu söyledi. İkinci operasyonda, ilk operasyona olduğu gibi Savcı Bato ve Hakim Çeliktaş'ın yine görev aldığını belirten Av. Akyol, "Proje mahkemelerde kendilerine takdim edilen görevi yeniden yerine getirme gayreti içindeler. Bu operasyonla bir önceki operasyon arasında fark yoktur. Burada hukuk çiğnenmektedir. Yapılması gereken çok basit. Bugün hukuk fakültesinden mezun olan öğrenciye, stajyere sorsanız, aynı konuyla ilgili ek iddianame hazırlanacağını, yargılaması devam eden mahkemelere verileceğini bilir. Taraflar aynı, suçlamalar aynı. Bunlar hukuku çiğneyerek, konularla ilgili yeni bir soruşturma başlattılar. Böyle bir soruşturma yapılamaz. Bunu kime sorarsanız bu şekilde söyler." dedi. İdil'de, Cizre'de yaşanan olayları perdelemek amacıyla algı operasyonu yapıldığını savunan Av. Akyol, "Küçük illerde operasyon yaparsak ses getirmez, İzmir'de hazırda bir operasyon var, yapalım. Hafta sonu da Sayın Başbakan İzmir'e gelecek, takdir eder." düşüncesiyle operasyon yapıldığını iddia etti. Öğrenebildikleri kadarıyla gözaltı kararı verilenler arasında bir önceki operasyondakilerin hepsinin olduğunu, bunlara ilaveten üç dört kişi daha bulunduğunu kaydeden Akyol, 26 kişilik liste olduğunu, TEM görevlilerinden gözaltı listesini almak istediklerini fakat verilmediğini söyledi. Dosyada gizlilik kararı bulunduğu için içeriğini göremediklerini vurgulayan Av. Akyol, "Bir önceki soruşturmanın savcısı Okan Bato ve sorgu hakimi Dilek Çeliktaş, el ele kol kola aynı konuda soruşturma yapıyor. İkisi hakkında da HSYK'ya şikayet dilekçesi verdik. Gözaltı kararına karşı itiraz dilekçemiz var. Çeliktaş ve Bato, bu işi yürütemez. 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Bato'nun iddianamesi için 'hukuki garabet' demiştir. Heyet, bütün suçlamaları ayrı ayrı incelemiş bu konuda, 'Suç yok, tutuklama yapamazsın.' demiştir. Bugün bir merci hakimliğinde bile suret üzerinden inceleme yapılamıyor. 9. Ağır Ceza'da görülen yargılama, suret üzerinden yapılan yargılamadır. Asıl evrakları istedik, gelmedi. Olmayan evraktan yargılama yapılıyor. Evrakların aslı olmadığı için gizlilik kararı alınıyor." diye konuştu. Hukuksuzluk karşısında dimdik durmaya devam edeceklerini de belirten Av. Akyol, 'Bu algı operasyonundan da yüzümüzün akıyla çıkacağız." dedi.

İZMİRLİLERDEN POLİSLERE DESTEK

Sabahın erken saatinde operasyon haberini duyan çok sayıda İzmirli, emniyet binası önüne gitti. Polislere destek veren yüzlerce İzmirli, haksızlıkların son bulması için Kur'ân ve Cevşen okudu. "Polise kelepçe taktılar, PKK'ya hendeği atlattılar", "Bunu da yaz tarih", "Bu hendek bu deveye büyük", "İzmir'de çekirdeğe çiğdem denir, teröriste terörist denir", "Bir hendeğe kaç polis sığar", "Satıldık ey halkım" yazılı pankartlar taşıdılar. Polislere destek verenlerden Necati Yörüdü, "Vatan evlatlarını, vazifesini yapmak isteyen emniyet mensuplarını tekrar buraya getirdiklerini duyduk. Mahşeri vicdan olarak buradayız. Hep beraber vatandaşlar olarak, emniyet mensuplarına sahip çıkıyoruz." dedi. PAK Eğitim İş Genel Başkanı Abdullah Kayışkan da halkın duyarlı ve demokratik dik duruşuna destek vermek için geldiklerini söyledi. Kayışkan, "Yapılan bu hukuksuzluğu ve demokratik olmayan tavırları protesto etmek ve dile getirmek için, buradaki halkımızın ortaya koyduğu tavrı desteklemek için Ankara'dan geldik. Yapılan haksızlık ve zulmün, hiçbir kanunda yeri yoktur. Tamamen algı operasyonudur, cadı avıdır. Ülkemize yakışmıyor. Dünyanın dört tarafında at koşturmuş, hizmet etmiş bu topluma, millete bu hukuksuzluk yakışmıyor. Bunun bir an önce bitmesini arzu ediyoruz. Gecesini gündüzüne katarak çocuklarını ihmal eden bu insanların, bu davranışları haketmediğini düşünüyoruz." diye konuştu.

'BİZİM SUÇUMUZ DUA ETMEK Mİ, KUR'ÂN OKUMAK MI?'

Emniyet mensuplarına desteğe gelenlerden Hacer Eskikurt, "Kardeşin kardeşine yaptığını tasvip etmiyoruz. Müslümanın Müslümana bunu yapmaması gerekir. Protesto ediyoruz, artık anlamalarını istiyoruz. Bu dünyada belki güçleri yeter ama ahireti de düşünmeleri lazım. Adalet diyoruz." dedi. "Paralel" safsatasına da tepki gösteren Eskikurt, "Paralel Güneydoğu'da devlet kuruyor, insan öldürüyor. Gitsinler, Güneydoğu'da devlet kurmak isteyen çetelerle uğraşsınlar, bizimle uğraşmasınlar. Bizim silahımız mı var? Bizim sadece ve sadece duamız var." diyerek duygularını ifade etti. Aysel Çırakoğlu da, "Artık bu haksızlıklar, zulümler bitsin istiyoruz. Suçsuz insanların içeriye atılması, bizim halk olarak gücümüze gidiyor. Polislerimiz içeride, teröristler dışarıda, teröristler artık değer görmeye başladı. Bunların bitmesini ve masum insanların içeride tutulmamasını istiyoruz." dedi. Polislerin tutuklandığı bir ülkede hırsızların, teröristlerin sokakta gezeceğini dile getiren Hacer Dayan, "Can güvenliğimiz yok, adalete güvenmek istiyoruz. Vatanını milletini seven, askerini, ordusunu, polisini sever. Onlar olmazsa biz ne yapacağız?" diye konuştu. Desteğe gelenlerden Türkan Türker de, "Biz kime zulmetmişiz? Madem Müslümansa zulmedenleri görsün. Artık yeter, dayanamıyoruz. Doğuda olanlara göz yumuyorlar. Bizim kime ne zararımız oldu? Bizim suçumuz dua etmek mi? Kur'ân–ı Kerîm, kitap okumak mı suçumuz? Yeter artık, dayanamıyoruz. Onun için buraya geldik." diye konuştu.