TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), Şişli'de bir inşaat firmasının şantiyesinde meydana gelen asansör faciasında hayatını kaybeden 10 işçi ile ilgili davada tutuklu sanık kalmamasına tepki gösterdi. Odanın İstanbul Şube Sekreteri Zafer Güzey, tutuklu bulunan kişilerin hangi teknik bilgiye dayalı olarak serbest bırakıldıklarının açıklanması gerektiğini belirtti. Güzey, bilirkişi raporlarına ilişkin oda olarak yeni bir yaklaşım sergileyeceklerini de belirterek, "Bundan sonra teknik anlamda üyemizin olduğu bilirkişi raporlarında bir kararsızlık varsa, bilirkişi raporlarının yanlışlarını, yanlılarını ortaya çıkaracağız." dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İstanbul Makina Mühendisleri Odası Şube Sekreteri Zafer Güzey, 6 Eylül 2014'teki asansör kazası ve 10 işçinin hayatını kaybetmesine yönelik davaya ilişkin oda merkezinde basın açıklaması yaptı. Olayın ardından 4 kişinin tutuklandığını ve son olarak da tutuklu sanık kalmadığını belirten Güzey, " ‘Bu işin fıtratında var’ diyen zihniyet, ne yazık ki bir kez daha bizleri şaşırtmamış ve 10 insanın hayatını kaybettiği olaya ilişkin, sorumluların aklanması ve olayın üzerinin örtülmesi konusunda var gücüyle çalışmıştır." dedi.

Konuya ilişkin oluşturulan bilirkişi heyetinde TMMOB olarak üyeleri bulunduğunu ancak bilirkişi raporlarının her zaman gerçeği yansıtmayabileceğini belirten Güzey, oda olarak yeni bir yöntem takip edeceklerini söyledi. Güzey, "İşçi ailelerine şunu diyebilecek noktaya gelmeye çalışıyoruz: Bundan sonra teknik anlamda üyemizin olduğu bilirkişi raporlarında bir kararsızlık varsa, sahada nasıl uygunsuzluklar olduğunu bilen bir meslek odası olarak çatımızı oluşturarak gerekiyorsa bilirkişi raporlarının yanlışlarını, yanlılarını ortaya çıkaracağız. Temizlik işçisi camdan düştüğünde bilirkişi raporunda 'camdan düşeceğini biliyordu' yazılmıştı. Bu şu demektir, madene giriyorsanız madenin çökme ihtimalini de biliyorsunuz, evinizdeki asansörün düşme ihtimalini de biliyorsunuz demektir. Bu, 'ölmeyi biliyorsunuz, Türkiye'nin fıtratında bu vardır.' yaklaşımı bilirkişi raporunda dahi geliyorsa artık bunun sessiz kalınabilecek bir yanı olmadığı aşikardır." ifadelerini kullandı.

İzleyecekleri yolun sorumluların yargılanması için çalışmak olduğunu belirten Güzey, "Hedeflediğimiz şey cadı avı değil. Yargının yapamadığı ya da yapmak istemediği konuya yerine getirmek istiyoruz. Yani muasip bir bilirkişi oluşturacak çalışmamız yok. Biz kendi alanımızla ilgili bir iş cinayeti olması ve bilirkişi kurumunun oluşturulması konusunda hayata geçirmeyi planlandığımız bir yapı içindeyiz şu anda." şeklinde konuştu.

Güzey, şöyle devam etti: "Türkiye’de 2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, oluşturulan büyük beklentilerle, çıkarılmış ve 2014 yılında büyük kısmıyla yürürlüğe girmiştir. 6331 sayılı yasanın uygulanmasında pek çok sorun ortaya çıkmıştır. Aynı dönemde on binlerce teknik eleman iş güvenliği uzmanlığı belgesi alarak bu alanda iş aramaya ve çalışmaya başladı. Önemli sorumluluklar üstlenerek iş bulanların birçoğu ciddi bilgi eksikleri ve baskılar altında çalışmakta; hukuki, teknik, örgütsel sorunlarla boğuşmaktadır."

Dava kapsamında tutuklu olan kişilerin neden içeride olduklarının bilinmesi gerektiğini anlatan Güzey, "Siyaseten içerde tutulan, kamuya 'bakın bunları biz yargılamıyor değiliz, iş cinayetini yargılıyoruz.' mesajını verirken sorumlulukları olsun olmasın insanları içeride 162 gün tutuyorsunuz. Sonra serbest bırakıyorsunuz, neye dayanarak serbest bıraktığınız belli değil. Hangi teknik veriye dayanarak serbest bıraktınız bunları. Ya da firma bu projeyi finanse ederken projenin bir an önce bitmesi için telkinleri yaparken bu işten nasıl sorumlu olmayabilir, 10 işçinin ölümünden nasıl sorumlu olmayabilir. Bunları açıklamak zorundalar." dedi.