Malatya Barış Bloku tarafından yapılan açıklamada, “Herkes bilmelidir ki bu ülkedeki Türkiye halkları savaş istemiyor. Eğer şehit cenazelerinde bir isyan varsa, Dağlıca’da şehit düşen askerleri orada ki halk taşıyorsa bu durumu herkesin görmesi ve bir an önce ellerini tetikten çekmesi gereklidir. 7 Haziran'dan sonraki saray savunması için onlarca insanımız yaşamını yitirmiştir” denildi.

'AKP’NİN KENDİ İKTİDARINI KURMAK ADINA BAŞLATTIĞI SAVAŞ...'

Malatya Barış Bloku tarafından son dönemde artan gerilimle ilgili basın açıklaması yapıldı. Son iki gündür yaşananlar, tek başına iktidar olamayan AK Partinin başlattığı çatışmalı sürecin artık yeni bir evresinde olunduğunu gösterdiği vurgulanan açıklamada, “AKP’nin kendi iktidarını kurmak adına başlattığı savaş en son 7-8 Eylül’de bir merkezden planlı bir şekilde iç savaşın fitili ateşlenmiştir. Saldırıyı planlayanlar açık ki saldırıya uğrayanların da karşılık vermesini istemiş ve beklemişlerdir. Herkes öfkeli, herkes kızgın savaşın neden çıktığını ve neden bu hale geldiğini herkes bilmektedir. Ancak bu öfke ve kızgınlık işçileri linç ederek, binaları yakarak ifade edilemez. Demokratik barışçıl gösterilerle AKP’nin savaş politikaları teşhir edilmelidir. Son iki günde ‘barajı aşarsa çözüm süreci kalmaz’ dedikleri HDP’nin Genel Merkez binası dahil yüzlerce binası, kimi yerlerde içindeki insanlarla birlikte, yakılmış, eşyaları talan edilmiş, CHP Sincan ilçe binasına, Çanakkale Halkevleri binasına, DBP Genel Merkez binasına saldırılmış, bazı şehirlerde Kürt vatandaşlarımızın bulunduğu mahalleler kuşatılmış, esnafların işyerleri yakılmış, içlerinde yolcu olan otobüsler taşlanmış, insanlar bıçaklanmış, linç edilmiştir. 7-8 Eylül’de ülkenin her yanı Çorum’a, Maraş’a, Madımak’a çevrilmek istenmiştir. AKP milletvekilinin öncülüğünde yüzlerce kişi Hürriyet Gazetesini basmış, binayı tahrip etmiş, yakmak istemiştir. İstanbul’da Cem Evi kuşatılmış, saldırılmak istenmiştir” ifadeleri kullanıldı.

'HÜKÜMET YAPILAN HER SALDIRININ SUÇ ORTAĞI'

Saldırıların şiddetle kınanarak protesto edildiğinin altı çizilen açıklamada, “Saldırıları seyreden hükümet yapılan her saldırının suç ortağı olacaktır. Bu nedenle derhal gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu denli kapsamlı ve yaygın saldırıları duygusallık ya da şehitlere sahip çıkma ile açıklamaya çalışmak açık ki gerçek organizatörleri gizlemeye yönelik bir algı operasyonudur. Saldırıları önlemekle görevli olanların bizzat işin içinde olduğunu kamufle etmeye yönelik bir çabadır. Yaşananlar kesinlikle toplumsal refleks ya da spontane değildir. 7-8 Eylül öncesinde asker aileleri başta olmak üzere toplumun çok büyük bir kesimi çatışmaların gerçek nedenini sorgulayıp 400 vekil çıkarılmamasının sonucu olarak görmekte iken düğmeye basılmış gibi tüm şehirlerde insanlar sokağa salınmıştır. Şimdi ise haklı olarak gidişattan duyulan kaygılar öne çıkmış durumdadır. Algı mühendisleri gündem değiştirmek için gerektiğinde ülkeyi ateş topuna çevirmeyi bile göze almıştır. Tüm saldırıların amacı savaş karşıtlarının, demokratik güçlerin susturulmasıdır. AKP muhaliflerinin etkisizleştirilmesidir. Yandaş medya kan kokuyor, öfke kusuyor, savaş borazanlığı yapıyor. Muhalif yazarların hala yaşıyor olmalarını merhametli olmalarına bağlıyorlar. Seçimlere 50 gün kala bırakalım huzuru ve adil seçim ortamını kimsenin can ve mal güvenliği bile yok. Bakanların ne yetkisi ne de etkisi var. Başbakanın yetkisi de Cumhurbaşkanının çizdiği sınır çerçevesinde” cümlelerine yer verildi.

'BUNCA TELAŞ VE KİRLİ POLİTİKALAR ANCAK VE ANCAK NE KADAR SUÇLU OLDUKLARINI KANITLAMAKTA'

“7 Haziran Genel Seçimlerinde sonuçlar ortaya çıktığından beri adım adım çatışmalı ortama zemin hazırlayan Cumhurbaşkanı ve Başbakan uçurumun eşiğinde olduğumuz şu günlerde dahi toplumsal gerilimi azaltacak bir adım atmak bir yana tek bir sözcük bile sarf etmiyorlar. Etmedikleri gibi barış ve demokrasi çağrısı yapanları tehdit edip hedef gösteriyorlar.” denilen açıklamada daha sonra şu ifadelere yer verildi: “ Siyasi liderden çok birer polis şefi, apoletsiz general gibi hareket ediyorlar. Herkes bilmelidir ki bu ülkedeki Türkiye halkları savaş istemiyor. Eğer şehit cenazelerinde bir isyan varsa Dağlıca’da şehit düşen askerleri orada ki halk taşıyorsa bu durumu herkesin görmesi ve bir an önce ellerini tetikten çekmesi gereklidir. 7 Hazirandan sonraki saray savunması için onlarca insanımız yaşamını yitirmiştir. Cizre’de iki ateş arasında kalan sivil halk şu an hiçbir ihtiyacını karşılamazken son 6 günde 30'dan fazla kadın, çocuk yaşamını yitirmiş bulunmaktadır. Elektrik olmadığı için diyaliz hastaları diyalize giremeyip yaşamını yitiren hastalar da olduğunu biliyoruz. Bunca telaş ve kirli politikalar ancak ve ancak ne kadar suçlu olduklarını kanıtlamaktadır. Faşizm hükümranlığını toplumsal korku, kutuplaşma, öfke ve umutsuzluk üzerine inşa eder. Korkmayacağız, öfkeye kapılıp bir arada kardeşçe yaşama arzumuzu ve irademizi yitirmeyeceğiz ve asla umutsuzluğa kapılmayacağız. Gün sessiz kalıp olanları izleme günü değil inadına barışa sahip çıkma, barış için mücadele etme günüdür. Gün ’çocuklarımız ölmesin, barış hemen şimdi’ şiarını daha da yüksek bir sesle söyleme günüdür.” denildi.