MAZLUMDER heyeti, Şırnak ili Uludere ilçesi Roboski köyünde 28 Haziran 2015 tarihinden bu yana gerçekleşen olaylar nedeniyle oluşturulan heyetin görüşmeleri doğrultusunda hazırlanan inceleme ve araştırma raporunu yayınladı. Raporda; bölgede son 3 ayda asker hareketliliğinin arttığı, yaylaların yasaklanmasının; mağdurların, köyde ve bir arada olmalarına engel olmak, köyün boşaltılarak buradan göç etmeleri amacıyla yapılan uygulamalar olduğu algısına neden olduğu tespiti vurgulandı.

Heyet; Irak sınırına geçmiş ve dönmekte olan sivillerin sınırın sıfır noktasında 28.12.2011 tarihinde 21.30-22.30 sularında Türk Silahlı Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu meydana gelen saldırıda; 17’si çocuk, tamamı erkek olmak üzere toplam 35 insanın toplu halde yaşamlarını yitirmesi, 1 kişinin yaralanması ve 2 kişinin yara almadan sağ kurtulması olayından sonra özelde 28 Haziran 2015 tarihinden bu yana köyde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan uygulamalar ve bu uygulamalar sonrasında gelişen katırların vurulması, köylülerden İsa Encü’nün askerlerce yaralanması, 4 çocuğun gözaltına alınması, 6 Temmuz’da köylüler tarafından yapılan protesto eylemi, bu eyleme asker tarafından yapılan müdahale ve HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü’ye yapılan sözlü ve fiziki saldırı olayı üzerine çalışma yaptı.

Sözü edilen olayların mağdurları ve failleri olduğu iddia edilen kişilerle görüşerek olayların meydana geliş sebeplerine dair kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, faillerin bulunması ve haklarında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla oluşturulan heyette MAZLUMDER Şırnak Şube Başkan Yardımcısı Adnan Şanlı, Şırnak Şube Yöneticisi Nurullah Unan, Batman Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Soysal ve Diyarbakır Şube Yöneticisi Hasan Yalçın yer aldı.

AĞIRLIKLI OLARAK 'ENCÜ' SOYADLI KİŞİLERLE GÖRÜŞÜLDÜ

MAZLUMDER heyeti; Roboski’de 07 Temmuz 2015 günü meydana gelen olaylarda askerin ateşli silahı ile yaralanan ve Şırnak Devlet Hastanesinde tedavi gören İsa Encü, refakatçileri eşi Hanım Encü ile kardeşi Fehmi Encü, Roboski Aileleri İle Dayanışma Derneği Başkanı Veli Encü, Roboski sakini Abdullah Ürek, 07.07.2015 tarihinde meydana gelen olaylarda yaralanan Bedri Encü’nün annesi Sakine Encü, Roboski sakinleri Nihat Encü ile Kadri Encü, 29.06.2015 tarihinde meydana gelen olaylarda gözaltına alınan 14 yışındaki Samet Encü ve 15 yaşındaki Yusuf Encü, Roboski katliamı sonrası buraya yerleşen JİN-HA Haber Ajansı muhabiri ve İHD üyesi Meral Geylani, Roboski katliamı sonrası buraya yerleşen serbest gazeteci ve kendi beyanı ile insan hakları aktivisti Yannis Vassilis Yaylalı ile yüz yüze Şırnak HDP milletvekili Ferhat Encü ile de İstanbul’da bulunması dolayısıyla telefonla görüştü.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER ŞÖYLE

Heyet, 2011 yılında gerçekleşen, kamuoyunda ‘Roboski Katliamı’ olarak bilinen olay ve sonrasında gerek devlet yetkilileri ve gerekse de bir kısım medya organlarınca olaya ilişkin yaklaşım biçimi ve sonrasında yaşanan adil olmayan yargı süreçleri ile askeri uygulamalar nedeniyle katliamın ve bu rapora konu olayların mağduru kişilerde oluşan mağduriyet, can güvenliğine ilişkin korku ve yalnızlık psikolojisinin yoğun olarak devam ettiği, son olayların bu psikolojiyi daha da kötüleştirdiği gözlemlendiğini tespit etti.

Katliam ve sonrasında gerçekleşen olaylar nedeniyle, mağdurların olaylarla ilgili tepkilerinin bastırılmaya çalışılmasının; mağdurlarda sindirilmeye çalışıldıkları algısına neden olduğu, buna bağlı olarak vatandaşlık açısından aidiyet bağının yok olma noktasına geldiği ve bundan dolayı Servet Encü’nün yaptığı gibi bazı mağdurların Irak Kürdistanı’na yerleşmeyi düşündüklerini gözlemledi.

“SON ÜÇ AYDA ASKER HAREKETLİLİĞİ ARTTI”

Raporda özellikle son üç ayda bölgede askeri hareketliliğin arttığı, buna bağlı olarak asker sayısının da arttığı, katliam nedeniyle sorumluların henüz hiçbir adil yargısal işleme tabi tutulmamış olması nedeniyle askeri kuvvetlerin operasyon ve benzeri saiklerle sık sık köyden geçmesinin mağdurlardaki olumsuz psikolojiyi daha da kötüleştirdiğine işaret edildi.

KÖYLERİN BOŞALTILARAK, GÖÇ ETME ALGISI OLUŞTU

Geçim kaynağı sınır ticareti ve sınırlı olarak hayvancılık olan mağdurların bu geçim kaynaklarının olmazsa olmazı olan katırlarının kasten katledilmesi ve hayvanların otlatılması için gidilen yaylalarda değişik güvenlik uygulamaları nedeniyle yaylaların yasaklanmasının; mağdurların, köyde ve bir arada olmalarına engel olmak, köyün boşaltılarak buradan göç etmeleri amacıyla yapılan uygulamalar olduğu algısına neden olduğu gözlendi.

Son üç ayda, özellikle de seçimden sonra bölgedeki askeri yoğunlukta ciddi bir artış olduğu, köy içinden geçen askerlerin mağdurlara yönelik olarak katliamın etkilerini göz ardı eden sorumsuz ve insaniyetten uzak davranışlar sergilediği, bu tavırlara itiraz eden, protesto eden köylülere sözlü tehdit ve hakaretlerin yanında zaman zaman silah da kullanılarak şiddete başvurulduğu tespit edildi.

Rapora konu olaylar nedeniyle mağdurların askeri yetkililer ve Kaymakam dâhil mülki amirlerle temas kurmaya çalıştığı ancak bu temaslardan bir netice alamadığı, suç duyurusunda bulunduğu ancak suç duyurusu üzerine adil bir soruşturmanın gereklerinin yerine getirilmediği tespit edildi.

AYDINLATILMASI GEREKEN HUSUSLAR

MAZLUMDER heyeti, Roboski köyündeki olaylarla ilgili aydınlatılması gereken hususları ise şöyle sıraladı:
“İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı’nca köyde bir süredir var olan askeri hareketliliğin ve köylülerin temel geçim kaynaklarından olan hayvancılığın bitmesine neden olma potansiyeline sahip yayla yasaklarının sebepleri konusunda Roboski köylüleri ve kamuoyu ivedi olarak bilgilendirilmelidir.

Rapora konu olan olaylardan 30 Haziran 2015 tarihinde katırların katledilmesi, bilahare İsa ENCÜ’nün yaralanması, askerin köyden geçişi sırasında köy sakinlerine yönelik sözlü ve fiili saldırıları nedeniyle İçişleri ve/veya Milli Savunma Bakanlığı tarafından herhangi bir soruşturmanın yapılıp yapılmadığı hususunda kamuoyunun aydınlatılması gerekmektedir.

Köylülerce her fırsatta dile getirildiği üzere, askeri yetkililerin ve mülki amirlerin kendilerini muhatap almaması ve bölgede yaşanan sorunların çözümüne dönük herhangi bir girişimin olmaması nedeniyle, ilgili devlet organlarınca yaşanan gelişmeler hakkında herhangi bir araştırma veya soruşturmanın yapılıp yapılmadığı hususunda kamuoyunun aydınlatılması gerekmektedir.”

MAZLUMDER ROBOSKİ HEYETİNİN KANAATLERİ

Heyet, 2011 yılında gerçekleşen katliam hakkında, yargı sürecinde gerek mağdurların adalet beklentilerine cevap verecek gerekse kamuoyu vicdanını tatmin edecek bir gelişmenin olmamasının ve faillerle ilgili cezasızlık halinin devamının; bölgedeki askeri ve mülki amirlerin, yetkililerin, mağdurlara ve Roboski sakinlerine karşı sorumsuz ve/veya suç teşkil eden şekilde davranışlarına dayanak oluşturduğu kanaatine vardı.

Mağdurların tek geçim kaynağı olan sınır ticaretinde kullandıkları katırların katledilmesinin ve hayvancılık amacıyla gidilen yaylalara gidişin yasaklanmasının köylülerde oluşturduğu psikolojik baskı ve gerilim, onları olumsuz yönde etkilerken, bu tür dışlayıcı ve baskıcı uygulamaların aidiyet bağlarını yok edecek bir neden teşkil ettiği bildirildi.

Barış ve çözüm süreci nedeniyle uzun süredir devam eden çatışmasızlık haline rağmen yaylalara çıkışa ilişkin olarak getirilen yasaklamanın, askeri kuvvetlerce köylülere dönük yer yer suç teşkil eden hareketler ile beraber düşünüldüğünde; 2011 yılında yapılan katliam nedeniyle devam eden tepkileri ve olayların aydınlatılması konusunda ısrarlı bir mücadele yürüterek adalet talebinden vazgeçmeyen köylüleri sindirmeye yönelik olabileceği değerlendirildi.

MAZLUMDER’İN ÖNERİLERİ

2011 Roboski katliamı mağdurlarının ve toplumun, olayla ilgili adaletin yargı yoluyla sağlanacağına dair yıkılan inancının tekrar tesisi öncelikli bir önem arz ettiğine işaret edilen raporda şu önerilerde bulunuldu:
“Bu sebeple, güvenlik güçlerinde sivillere yönelik suçlar nedeniyle cezasız kalacaklarına dair bir inancın yerleşerek, benzer olayların tekrar meydana gelmemesi için, Roboski katliamıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru, hak ve adalet kavramlarına muvafık, toplum vicdanını tatmin edecek bir şekilde karara bağlanmalıdır.

KASTI, KUSURU VEYA İHMALİ OLAN TÜM KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDA İDARİ VE ADLİ SÜREÇLER BİR AN ÖNCE BAŞLATILMALI

Rapora konu olaylar nedeniyle kastı, kusuru veya ihmali olan tüm kamu görevlileri hakkında idari ve adli süreçler bir an önce başlatılarak, sorumluluğu bulunanlar tedbiren görevlerinden alınmalı, adil ve etkin bir yargılamaya tabi tutularak suç işlediği tespit edilenler cezalandırılmalıdırlar.

Geçim kaynağı sınır ticareti ve hayvancılık olan köylülerin katırlarının katledilmesi nedeniyle maddi zararları tazmin edilmeli, hayvan otlatmak amacıyla çıkışları yasaklanan yaylalara gidişleri önündeki engeller kaldırılmalıdır. Sınır kapısının olmaması, mevzuatın elverişli olmaması nedeni ile yapılan bu işe kaçakçılık adının verildiği görülerek, bir an önce sorunu çözecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Askeri güçlerin, köy halkı ile birebir teması nedeniyle meydana gelebilecek istenmeyen olayların önlenebilmesi amacıyla, intikal güzergâhlarına ilişkin gerekli değişiklikler ivedilikle yapılmalıdır. “