Usulsüz dinleme soruşturması sonrası tutuklanarak cezaevine konulan polislerin sahur yemeği talebinin cezaevi yönetimi tarafından geri çevrilmesine İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Mazlumder’den tepki geldi. İHD ve Mazlumder, sahur yemeği verilmemesini 'kabul edilemez bir durum' olarak nitelendirdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın usulsüz dinleme iddiaları ile ilgili yaptığı soruşturma sonrası Ankara Sincan Cezaevi’ne konulan emniyet mensupları sahur sıkıntısı yaşıyor. Ramazan ayı öncesinde cezaevi yönetimine dilekçe vererek ‘iftar ve sahur’ talebinde bulunan emniyet mensuplarının talebi, cezaevi yönetimi tarafından geri çevrilmesine İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Mazlumder üyelerinden tepki geldi.

Mazlumder Cezaevi Komisyonu Başkanı Av. Kaya Kartal ise cezaevi müdürleri ve memurlarının tutuklulara sahur yemeği verilmemesini kendi insiyatiflerine bırakılmasına dikkat çekerek, 'bunun sıkıntılı ve kabul edilemez' bir durum olarak açıkladı. Kartal, şunları kaydetti: "Bazı cezaevlerinde iftar ve sahur verilebilirken bazı cezaevi müdürleri bunları uygulatmıyor. Bu bir anlamda kendi insiyatiflerine bırakılmış durumda maalesef. Hem insanların din ve vicdan özgürlüğü açısından hem bu memleketin Müslüman bir memleket olma açısından doğal olarak cezaevindeki insanların gerek adli gerek siyasi olsun çoğunlukla Müslüman insanlar olması aslında cezaevleri açısından böyle bir zarureti doğuruyor. Hukuken de doğruyor. Bir kanun maddesi olmasa bile hukukun genel ilkeleri aslında bu duruma zorluyor. Uzun yıllar cezaevlerinde cezaevi idareleri değişken uygulamalarla bu hakkı istismar ediyorlar ve insanların sahur ve iftarlarını kendi imkanları ile yapmaya zorlanmaları kabul edilemez bir durum. Bu temel bir haktır bunu aslında İnfaz Kanunu’nda açıkça yer alması ve cezaevleri için bağlayıcı hale gelmesi gerektiğini düşünüyorum."

İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Cezaevi Komisyonu ve MYK üyesi Vetha Aydın, cezaevleri yönetiminin sahur yemeği vermeyerek, insanların dini açıdan onlara yönelik bir ihlale gitmesi 'kabul edilemez' bir durum olduğunu söyledi. Bu durumun insani ve vicdani yanı olmadığını belirten Aydın şunları kaydetti: "İnsanların inançlarından kaynaklı istediği dini savunup oruç tutmak istiyorsa tutar istemiyorsa tutmaz. Bu yönden iradenin öncesinden cezaevinde koğuşlardaki kişilerle görüşüp kaç kişinin oruç tutacağını kaç kişinin sahur yemeği istediğini belirleyip buna yönelik olarak da tutukluların hem sahur ve iftar yemeklerini düzenli bir şekilde karşılaması gerekmektedir. Eğer böyle bir şey gerçekleştirmiyorsa bu da ikinci bir ihlal olarak ortaya çıkıyor ve kabul edilemez bir durum. Buradaki olay tutukluların farz ve sünnetlerinin yerine getirmekle alakalı bir durum söz konusudur insanlarda bu çerçevede de özgürdürler. Yani idarenin kalkıp kanunen bunu yasaklaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu durumun insani ve vicdani yanı yoktur."