Mazlumder Konya Şubesi, "Konya’da Suriyeli mülteciler, sorunlar, tespitler ve çözüm önerileri" konulu bir rapor hazırladı. Raporun tanıtım toplantısında konuşan Konya Şube Başkanı Derviş Argun, Suriyelilerin Türkiye’de sosyal hayata rehabilitasyonu, çalışma koşullarının iyileştirmesi gibi konuların önemine değindi. Türkiye’de 2 milyona yakın, Konya’da ise 60 bine yakın Suriyeli bulunduğuna dikkat çeken Argun, "Suriyeli mülteciler sayısal olarak önemsenmesi gereken bir noktaya geldi. Allah korusun ilişkimiz zayıflarsa, aramızdaki makas açılırsa bu ilerleyen günlerde Konya ve ülkenin huzurunu bozmaya dönük bir takım projelerde kullanılan bir kitle haline getirilebilir Allah korusun. Biz bunu istemiyoruz. Bu konuda kamu kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları acilen rehabilitasyon çalışmalarına başlaması gerektiğine inanıyoruz." dedi.

Mazlumder Konya Şubesi olarak söz konusu rapor için 40’a yakın Suriyeli aile ve ev ziyareti ile, 500’e yakın kitleyi temsil eden bir görüşme yapıldığını dile getirdi. Bu örneklemler seçilirken tekdüze bir aile profili esas alınmadığına dikkat çeken Argun, bunun içinde yaşlılar, iş bulamayanlar, yatalak hastalar, kadınlar da olduğunu vurguladı. Argun, "Mazlumder olarak gördük ki, Suriyeli mülteciler için acil bir çalışma yapılması gerekiyor ve ileride karşımıza patolojik bir sorun olarak çıkmasın." diye konuştu.

"SURİYELİLERİN YÜZDE 15’İ RESMİ RAKAMLARDA GÖRÜNMÜYOR"

Derviş Argun, 2011’de Suriye’de başlayan içsavaş ile birlikte 2 milyona yakın Suriyeli’nin Türkiye’ye sığındığına dikkat çekti. Konya’da ise resmi rakamlara göre 45 bin Suriyeli bulunduğunu, ancak dernek olarak tespitlerine göre en az bu rakamın 3’te biri kadar da kayıt altında bulunmayan Suriyeli mülteci olduğunu açıkladı. Argun, "Konya’da resmi rakamlara göre 45 bin Suriyeli var. Bu anlamda gayri resmilerle hesaplandığında toplam sayının 60 bin olduğunu varsayıyoruz. Konya nüfusuyla bu sayıyı orantıladığımız zaman ciddi bir potansiyelin Konya’da misafir olarak kaldığını biliyor ve görüyoruz." şeklinde konuştu.

"SURİYELİLERİN EN BÜYÜK SORUNU ÇALIŞMA HAYATLARINDAKİ SORUNLAR"

Suriyelilerin göç sırasında ve göç ettikleri yerlerdeki sorunlarını 7 maddede topladıklarını anlatan Dernek Başkanı Argun, "Biz raporumuzun temel 7 maddesinin başına mültecilerin çalışma hayatlarına dönük sorunlarını koyduk. Çünkü bunun çözümü sosyal hayatlarının, eğitimlerinin sağlıklarının çözümüne dönük katkı sağlayacak bir başlangıcın ön bölümünü oluşturmaktadır. Hepimizin malumu, kazancı olmayan insanın sosyal hayatı, sosyal hayatı olmayan insanın psikolojisi, psikolojisi olmayan insanın da uyumu olmaz. Bu anlamda kamu kurumlarının da üzerine düşen sorumluluklar var. Hükümetin mültecilerin çalışma hayatlarına dönük iyileştirmeler yapmış olsalar da, bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Esas itibariyle çalışma hayatında bu Suriyeli mültecilerin emeklerinin karşılığını alamamaları en büyük sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk vatandaşlarına göre daha kötü koşullarda ve daha uzun süre çalışmasına rağmen kimi yerlerde Türk vatandaşlarının kazandıklarının 3’te birini bile alamamaktalar. Çoğu zaman vaatle kalan mali ödemeler yapılmakta ve çalışmalarının karşılığı kendilerine teslim edilmemektedir. Bu konuda ilgili bakanlık ve belediyelere ciddi görevler düşmektedir." ifadelerini kullandı.

"SURİYELİLERİN KENDİ ARASINDAKİ KAVGALAR KAOUSUN HABERCİSİ OLABİLİR"

Son dönemlerde, Suriyelilerin kendi aralarında öldürmeli iç kavgalar yaşamaya başladıklarına dikkat çeken Argun, "Belki bu sayısal olarak ürkütücü boyutlarda olmayabilir. Ama bunu ciddiye almamız gerektiği açık. Bu büyük bir çatışmanın, büyük bir kargaşanın, büyük bir kaosun ön habercisi olan olaylar olabilir. Bu açıdan bizim Suriyelilerin yaşadığı bölge ve mahallelerde İl Sosyal Hizmetler ve Valiliğin içinde olduğu belediyenin eşlik ettiği, diğer kamu kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının destek verdiği ciddi bir rehabilitasyon çalışması yapılmalıdır. Bunun sac ayakları her ne ise ciddiye alıp oluşturulmalıdır. Suriyeli mültecilere yönelik varsa ayrımcı davranışlar, ötekileştirici, dışlayıcı unsurlar ve bu unsurları besleyen sebepler, bunları besleyen siyasi anlayışlar, bunlar bir şekilde ikna edilmeli, görüşülmeli ve dışlayıcı davranış ve demeçlerden vazgeçmeleri sağlanmalı." dedi.

"KENDİ ARALARINDA KARDEŞ KATLİNE VARAN ÇATIŞMALAR BAŞLADI"

Argun, Suriyelilerin son zamanlardaki kendi iç çatışmalarına vurgu yaparak şunları anlattı: "Güvenlik güçlerinin, Suriyeli mültecilerin suça karışmalarını önlemeye yönelik çalışmaları yalnızca kriminal kapsamda olmamalı. Çünkü bu mültecilerin yaşadığı vasat durumun ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Katliamların yaşandığı coğrafyadan bu insanlar göç ediyorlar. Bu psikolojiye kriminal bir yaklaşım sergilediğiniz zaman sonuç alıcı yada çözüm üretici bir şey elde edemiyoruz. Güvenlikçi yaklaşımın yanında, onların sorunlarına çözüm üretecek bir takım çalışmalar da yapılmalıdır. Özellikle Konya, İstanbul, Hatay ve Gaziantep’te Suriyelilerin çoğunlukta olduğu şehirlerde, artık kendi içlerinde bir çatışma başladı. Bu çatışma, kardeşin kardeşi, amca oğlunu, yeğeni, enişteyi öldürdüğü bir sonuca doğru gitti. Biz bunu masaya yatırıp incelemek zorundayız. Henüz geçen hafta Konya’da iki Suriyeli kardeşin birbirini öldürmesi olayı oldu. Eğer iki kardeş birbirini öldürecek bir psikolojik dram yaşıyorlarsa bunun çözüm üretilmediği zaman ileride hangi paket olarak karşımıza geleceği hepimizin malumudur. Suriyeli mülteci sayısı günbegün artıyor. Bu sayının daha da artacağı kesin ve kalıcı olacağı görünüyor. Bunun patolojik bir tabloya dönüşmemesini biz Mazlumder olarak önemsiyoruz. Bu konuda alanda yaptığımız çalışmalar var.”

"FRANSA’DAKİ AFRİKALILAR ÜLKEYİ GÜNLERCE KARIŞTIRMIŞTI"

Suriyelilere yönelik sosyal çalışmaların önemine dikkat çeken Argun, birkaç yıl önce Fransa’da yaşanan olaylara dikkat çekerek şunları söyledi: “Geçmiş yıllarda hatırlıyoruz, Fransa’yı sadece Kuzey Afrika’dan göçmüş siyahi gençler günlerce meşgul etti ve günlerce karıştırdı. Bu haklı gerekçelere dayanıyordu, doğru. Fakat buradan şunu çıkartmak için bu örneği verdim; yani Suriyeli mültecilerin sayısı Türkiye’de artık esaslı, ciddiye almamız gereken rakamlara ulaştı. Bu kardeşlik hukukumuzun pekiştirilmesiyle birlikte dezavantajlı bir durumdan dünyanın aradığı bir avantajlı noktalara taşınabilir. Hem sosyal açısından, hem kültürel zenginlik, işgücü aşısından bize fark attıracak, komşularla ve rakip ülkelerle aradaki mesafeyi açtıracak bir noktaya taşınabilir. Kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları birlikte çalışmalar yapmaları gerekiyor. Bu çalışmaları ötelediğimiz her yeni gün sorunların büyüyerek kucağımıza ve önümüze gelmesine sebep olacak.”

"DOĞUM NÜFUS ARTIŞI GÖÇ NÜFUS ARTIŞINI GEÇECEK"

Suriyelilerin özellikle son 1 yılda Konya’ya göç ettiğini vurgulayan Argun, Suriyeli nüfus artışında, doğum olarak artışın göç olarak artışı kısa bir süre sonra geçeceğine dikkat çekiyor. Argun şöyle konuştu: "Formel girişle gelmiş ve doğumları hastane ortamında olmuşsa yabancılar şubede bunun kaydı var. Şuanda ciddiye alınacak bir rakam değil. Konya için söylüyorum, yoğunluklu giriş son bir yılda yapıldı. 2011 Mart’ta Konya’ya girişler başladı, yoğunluklu olarak son bir yılda yapıldı. Doğum fizyolojisini son 1 yılla birlikte düşündüğümüz zannediyorum 2015 yılında doğumdan kaynaklı nüfus artışı, göçten kaynaklı artışın önüne geçecek. Ancak, Antep, Hatay, Urfa gibi illere yerleştirilen ve illeri beğenmediği için ilgi ve alakadan memnun kalmayıp Konya’ya iç göç yapan Suriyeliler de var. Yani mülteciler içinde de bir iç göç söz konusu. Bu hala devam ediyor. 2015 yılında, bu doğum oranları ile ilgili rakamlar daha net ortaya çıkacaktır."

"SURİYELİLER ARTIK GERİ DÖNMEYECEKTİR"

Araştırmacıların, Suriye’nin 40 yıldan önce kendisine gelemeyeceği tahmininde bulunduğunu anlatan Argun, "Şimdi geldikleri yerin imar, sosyoloji gibi durumlarının şuan yaşadıkları imar ve sosyoloji durumları eşitleninceye kadar biz bu sığınmacıların burada kalacağına şahsen öngörüyoruz. Bu süre 10 yıla düşse bile, bu insanlar artık Suriye’ye ancak gezmek için giderler. Avrupa’ya giden Türk işçiler bile artık Türkiye’ye ya gezmek için ya da ölmek için geliyorlar." dedi.