Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği Kutlu Doğum Haftası açılış programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslam coğrafyasında yaşanan sıkıntılara değindi. Görmez alimlere, aydınlara seslenerek, “Sizlerin görevi ümmete rehberlik yapmak iken nasıl oldu da Müslümanlar arasındaki kavgada taraf oldunuz? Dökülen masum kanların hesabını vebalini Allah’a nasıl vereceksiniz?” dedi.

İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası açılış programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Mehmet Görmez, İslam coğrafyasındaki sıkıntılara değindi. Bu yılki Kutlu Doğum mesajının Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı olduğunu kaydeden Görmez, şunları söyledi: “Aslında bu sene bu konuyu arkadaşlarımızla belirlerken, bütün insanlığın ortak yurdu ve evi olan dünyamızın hepimizce bilinen küresel ölçekte yaşadığı büyük acıları, büyük sıkıntıları göz önünde bulundurduk. Biz bu konuyu tespit ederken tarihte selam ve eman yurdu olarak bilenen İslam coğrafyasının bugün savaş, şiddet ve vahşetle anılmaya başlamasından yola çıktık. İnsanlığı topyekûn barışa davet eden bir dinin mensuplarının cihan şümul bir rahmetin temsilcisi olan Hz. Peygamber’in müntesiplerinin bugün ortaya koyduğu davranışlar sergilediği tavırlar sebebi ile kaybettikleri birlikte yaşama ahlakını bir daha yeniden nasıl tesis edebiliriz düşüncesinden hareket ettik. Bu konuyu küresel ölçekte ele almak isteyişimizin bir sebebi de batı dünyasının islamafobik dalgalarla hızla çok kültürlülükten uzaklaşması batı yaşayan millet varlığımızın ve Müslüman kimliğinin karşı karşıya kaldığı ciddi sorunlar olmuştur. Bu konuyu belirlerken elbette her şeye rağmen bir umut adası olmaya devam eden ülkemizi milletçe yaşadığımız sorunları birlikte yaşama ahlakını ortaya koymada zaman zaman yaşadığımız ciddi zaafları dikkate aldık. Bu vesile ile kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği riyakarlık ve gösteriş yerine içtenlik ve samimiyeti ikame etmek zedelenen insan haysiyet ve onurunu yüceltmek için birlikte yaşamak ahlak ve hukukunu yeniden gözden geçirmeye bir fırsat olsun istedik.”

İslam dünyasında akan kanda, çatışmalarda alimlerin ve aydınların da payı olduğunu anlatan Görmez, şöyle devam etti: “İlim sahiplerine, ilmini öğretmeyen öğretemeyen, ilminin gereğini yapmayan amel etmeyen, başta şahsım olmak üzere hakkı ve hakikati söylemeyen bilginlere, aydınlara, alimlere, mütefekkirlere, ariflere çağrıda bulunmak isterim ve derim ki; ey alimler ey bilginler, ey siyah sarıklılar, ey beyaz sarıklılar, ey yeşil sarıklılar, Resulü Ekrem ‘alimler Peygamberlerin varisleridir’ buyurmamış mıydı? Sizler Peygamberlerin mirasçısı değil miydiniz? Sizlerin görevi ümmete rehberlik yapmak iken nasıl oldu da Müslümanlar arasındaki kavgada taraf oldunuz? Dökülen masum kanların hesabını vebalini Allah’a nasıl vereceksiniz? Bugün coğrafyamızın en şeni cürümlerini dini öğretilerle temellendiren kan dökme heveslisi insanlık düşmanlarının yaptıklarında işledikleri cinayetlerde sizin verdiğiniz gayesiz, mesnetsiz heva ve hevese dayanan indi fetvaların sözüm ona cihat çağrılarının hesabını nasıl vereceksiniz? Bilhassa İslam’ın yüce hakikatlerini güç devşirmeye ve çıkar sağlamaya matuf bir araca dönüştürenler husumet fedaileri yetiştirenler hakikati sadece kendinde görenler hedefine ulaşmak için her türlü yolu mubah sayanlar körü körüne itaat kültürüyle iradeleri teslim alanlar bütün bunları vebalini hesabını Allah’a nasıl verecekler?”