Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, Türkiye’de basının açıkça tehdit edildiğini söyledi. ‘Alo Fatih’leri hatırlatan Adan, “Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten Cumhurbaşkanı Fas’tan TV yöneticilerini arayarak nasıl müdahale ettiğine hepimiz şahidiz.” dedi.

Seçim çalışmaları kapsamında Beşiktaş’ta MHP standında açıklama yapan Celal Adan daha sonra esnafı ziyaret etti. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayan Adan, “19 Mayıs, Türk Devletinin kuruluş iradesinin meşalesinin yakıldığı gün. 7 Haziran seçimlerine sayılı günler kala Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın devletin bütün imkanlarını kullanarak, milleti kutuplaştırarak, bölerek her türlü değerlerini ayaklar altına alarak bir süreci devam ettirdiklerini görüyoruz.” dedi.

“BASIN AÇIKÇA TEHDİT EDİLMEKTE”

Türkiye’de basının açıkça tehdit edildiğini dile getiren Adan, “Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten Cumhurbaşkanı Fas’tan TV yöneticilerini arayarak nasıl müdahale ettiğine hepimiz şahidiz. Bugün Türkiye’de basın açıkça tehdit edilmekte. Kendi yandaşları oluşturdukları, kendi hırsızlıklarını örtbas etmek için yapılandırdıkları adalet sistemini, Türkiye’de güvenilirliğini sıfıra indirdikleri adalet sistemiyle basına baskı kurulmakta. Basın patronları tehdit edilmekte. Basın özgürlüğü tehdit edilmekte. MHP demokrasiye inanan, Türkiye’nin tüm kazanımlarının korunması konusundaki iradeye öncülük yapan partimiz buna açıkça protesto etmekte ve Türk demokrasisinin bugün geldiği noktayı geriye götürmeye Tayyip Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun gücü yetmeyecektir.” şeklinde konuştu.

“CUMHURBAŞKANI TARAFSIZLIĞINI İKİNCİ PLANA İTMİŞ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasayı, kanunları, gelenekleri ve her türlü değeri ayaklar altına aldığını kaydeden Adan, şöyle konuştu: “Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten Cumhurbaşkanı tarafsızlığını ikinci plana itmiş, milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyerek 'Ben her türlü partiye aynı mesafedeyim' diyerek ifadeler kullanıyor ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy isteyerek bir seçim mitingleri süreci başlatmış durumda. Cumhurbaşkanı bir telaşın içerisinde. Başbakan ayrı bir telaşın içerisinde. Bunların yaşadıkları telaşı biliyoruz. Çünkü 17-25 Aralık en büyük hırsızlık olayının suçüstü ortaya çıktığı, hükümetin yakalandığı tarihtir. 17-25 Aralık’tan bugüne Türkiye’nin işsizlik, dış politika, KOBİ, organize sanayi bölgeleri gibi hiçbir meselesi Türkiye’nin birinci meselesi değildir.”

“HIRSIZLIĞI YAKALAYANLARI, MİLLİ İRADEYİ GASP EDİYORLAR PALAVRASIYLA ALGI OLUŞTURUYORLAR”

17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına vurgu yapan Adan, “Mesele o hırsızlığı yakalayanları milli iradeyi gasp ediyorlar palavrasıyla, kendilerini suçüstü yakalamış olan polis memurlarını, savcıları, hakimleri darbeci, hırsızları ise milli irade algısına dönüştürerek bir algı oluşturma gayreti içerisinde olduklarını görüyoruz.” diye konuştu.

İktidarın devletin bütün imkanları kullanarak seçime gittiğini kaydeden Adan, şu ifadeleri kullandı: “Bugün İstanbul adeta Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından işgal edilmiş gibi. Bu gördüğünüz bayrakları belediye araçları koymakta. Suç işlemekteler. Cumhurbaşkanı kanunları, Anayasa’yı ayaklar altına alınca belediye çalışanları, kamu görevlileri onlar da suç işleyerek bir süreç takip etmekte. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten, 13 yıldır yöneten Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Başkanı yeni Türkiye safsatasıyla, Başkanlık sistemi safsatasıyla milleti kandıracaklarını zannediyorlar. Oysa bugün Türkiye’de bir baskı var, 12 Eylül’ü, 71 12 Mart’ı, 28 Şubat sürecinden daha fazla darbe havası esmektedir Türkiye’de. Dolar inişleri ve çıkışlarıyla bir sürü şirketi batırırken, odalar ve borsalardan bir tek ses çıkmamakta. TÜSİAD bir şey söyleyince vatan haini muamelesi görmekte. Ticaret odaları, sanayi odaları susturulmuş durumda.”

“MİLLETİMİZ BÜYÜK DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERMİŞTİR”

Adan açıklamasını şöyle sürdürdü: “1980 askeri darbesinin altından kalkarak sivil iradeyi iktidara getirmiş olan Türk milleti, 1971 yılı 12 Mart’ını ayaklar altına alarak aşmış olan milletimiz, 28 Şubat’ı aşmış olan milletimiz büyük demokrasi mücadelesi vermiştir. Bu demokrasi mücadelesinin kahramanı olarak kendilerini ilan etmeleri tamamen yalandır ve iftiradır. Bugün Türkiye’de demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Demokrasiyi ayaklar altına alan Cumhurbaşkanı, Başbakan hiçbir vizyona, hiçbir projeye öncülük yapamamaktadırlar. Halen 2002’deki söylemlerini dile getirerek milleti aldatacaklarını zannediyorlar. Ellerine Kur’an-ı, kitabı, bayrağı, Mursi’yi, 27 Mayıs askeri darbesini, Adnan Menderes’i dillendirerek bir siyaset oluşturmaya çalışıyorlar. 13 yıldır Türkiye’yi yönetiyorlar. Cumhurbaşkanı AKP’li, Başbakan AKP’li, Meclis Başkanı AKP’li, belediye başkanları AKP’li. 13 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin 27 Mayıs’tan, Kur’an’dan, kitaptan, bayraktan bahsederek, Türkiye’nin değerlerini istismar ederek oy toplamaya hakları yok. Onların yüreği yetiyorsa Yüce Divan’a göndermedikleri 4 bakanlarını alarak milletin önüne çıksınlar. Mukaddes kitabımızı yanlarına alarak çıkmasınlar. Talana, soyguna dönüştürdükleri İstanbul, AVM mezarlığına döndürdükleri İstanbul. Dört bin imar değişikliği yapıldı İstanbul’da. Şişli’de 1 emsal imarın 3.5 emsale dönüşmesi 100 milyon dolarlık ranta tekabül etmekte. 4 bin imar değişikliğinden elde edilen rant 100 milyar doların üzerindedir. Bunun hesabını versinler. İstanbul’da 10 milyon insan servetini cebinde taşımakta. Zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu gelir dağılımındaki adaletin altüst olduğu İstanbulluyu, Kur’an’la, kitapla, Menderes’le aldatamayacaklar. 17-25 Aralık tarihini yaşamış bir siyasi iktidarın sokağa çıkma gücü olmamalıdır. Ancak bunlar devletin tüm imkanlarını kullanarak sokağa çıkmaktadırlar. Bugün bu bakanların, Türkiye’yi yönetenlerin çocukları hiçbir lokantada ellerini kollarını sallayarak garsona yemek siparişi verecek gücü kendilerinde bulamamaktadırlar.”

Hükümet üyelerinin Dolmabahçe’de HDP ile birlikte yaptığı açıklamaya da değinen Adan, şöyle devam etti: “Suç ortağı PKK olan bir siyasal iktidarın ne kadar yalancı olduklarını hep birlikte takip etmiyor muyuz? Daha düne kadar Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Öcalan’ın 10 maddelik mesajını kamuoyuyla paylaşmadı mı? Bölücülerin siyasi uzantılarıyla aynı masanın etrafında o açıklamayı yapanlar bugün bölücülerle görüşmenin suç olduğunu ifade etmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenler alçakça bir irade koydular geçmişte. Başbakan Yardımcısı şöyle demiyor muydu? 'Adam vurmayacaksanız, adam öldürmeyecekseniz, vergi toplamayacaksanız biz sizinle görüşürüz' dediler. Bunu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı söyledi. Yani bu ülkede adam vuranlar var, soygun yapanlar var, vergi toplayanlar var, eli silahlı insanlar var diyerek Türkiye’de Başbakan hangi hakla konuşabilir. Başbakan Yardımcısı hangi hakla konuşabilir. Türkiye’yi bu kadar küçültmeye ne hakları var.”

Türkiye’nin birlik ve beraberliğini 7 Haziran’da koruyacağını dile getiren Adan, “Hırsızın, arsızın, şerefsizin devlet hayatından silinip gittiği adaletli bir Türkiye’nin önünü açacağı bir seçim olacaktır.” dedi. “Türkiye Adalet ve Kalkınma Partisi’nden büyüktür, Türkiye Recep Tayyip Erdoğan’dan büyüktür.” diyen Adan, “Türkiye’nin dışarıda başını belaya sokan, Türkiye’nin onurunu 3 paralık eden dış politikasıyla, içeride devletin bütün kurumlarını bir filin züccaciye dükkanına girdiği gibi tahrip eden, bütün kurumlarını dejenere eden bu siyasal iktidar basına yönelik yaptığı antidemokratik uygulamayı çok şiddetli bir biçimde protesto ediyoruz. Onlar 8 Haziran’da büyük Türk milletinin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin alaşağı ettiği gün hırsızlıkların, arsızlıkların, bölücüye teslim olmanın, işledikleri suçların hesabını verme telaşı içerisindeler. İstanbul AKP’nin en çok oy kaybedeceği yer olacaktır. Görüyoruz, sokaktayız.” ifadelerini kullandı.

“ADALET VE KALKINMA PARTİSİ İKTİDARINI, TARİH ADALETSİZLİKLE ANACAK”

Medya organlarının susturulmasına yönelik iddialar hakkındaki soruya Adan, “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını tarih adaletsizlikle anacak. İşledikleri suçları hatırlayınız. İçişleri Bakanı Vali’ye talimat verirken yap diyor. Meclis’te yasa çıkartır, onu suç olmaktan çıkartırız diyor. MİT yasası ile Silivri yasası ile Deniz Feneri yolsuzluklarıyla yaptıkları ortada. Cumhuriyet tarihinde görülmedik şeyler oluyor. Hakimin aldığı karardan sonra hakimin tutuklandığı tek örnek bugün yaşanıyor. Bunların gözü kararmış. Bunlar her türlü adaletsizliğe, her türlü yolsuzluğa müsait bir iktidar. Cumhurbaşkanı’nın telaşına baksanıza. Ben Parlamento’daydım. Cumhurbaşkanı şu yemini yaptı. 'Tarafsızlığımı koruyacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim' dedi. 400 milletvekilini kime istiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’ni değil de diğer siyasi partileri yuhalatarak hangi sıkıntının içinde olduğunu neden ifade etmiyor. Dolayısıyla bunların gözü kararmış. Yüce divana gitmesi gereken 4 bakanı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 58 milletvekili bizimle birlikte hareket etti. Adalet ve Kalkınma Partili vatandaşlarımız bunların hırsızlığına inanıyor. Bu despot idarenin olduğuna inanıyor. Cumhurbaşkanı’nın herkesi tehdit ettiğine inanıyor ve görüyor.” cevabını verdi.

HDP’YE SALDIRILAR

HDP’ye yönelik saldırıları değerlendiren Adan, şöyle konuştu: “MHP demokrasinin, Türkiye’nin birliğinin, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmak için mücadele veren, meşru her türlü mücadelenin içinde olan, gayrı meşru her şeyi reddeden bir siyasi geleneğe sahiptir.”