Adana'da ihbar üzerine MİT'e ait olduğu iddia edilen TIR'ların soruşturmasını yürüten savcı olarak bilinen Aziz Takçı, dün görevden alınmasının üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Öncelikle, kamuoyunda MİT TIR'ları soruşturması olarak bilinen konuyla alakalı kendisine yöneltilen resmi bir suçlama olmadığını ifade eden Aziz Takçı, hakim ve savcılara yönelik inceleme ve soruşturmaların gizli olmasına rağmen havuz medyası olarak bilinen medya organlarında gizli soruşturma ve incelemenin detaylarının paylaşıldığına dikkat çekti. Takçı, “Bu olay, bir kısım HSYK görevlilerinin görevlerini kötüye kullandıklarını göstermektedir. Bu konuda tarafımdan gerekli şikayetler yapılmıştır. Uygulanan bu yöntem, bazı otoriter rejimlerde rastlanılan, otorite emrinde hareket eden basın aracılığı ile yönetimin sevmediği kişilerin öncelikle basın yolu ile linç edilmesi yöntemidir.” ifadesini kullandı.
Hukukçu ve idealist bir savcı olduğunu vurgulayan Aziz Takçı, açıklamasında gelinen noktada artık Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığına, hiçbir birey ya da kurumun hukuki güvenliğinin kalmadığını üzülerek ifade ettiğini dile getirdi.

TÜRKİYE'NİN GÜNEY BÖLGESİYLE İLGİLİ DURUM TESPİTİ

Adana-Hatay-Gaziantep-Suriye çizgisinde yaşananların bilinmesi gerektiğine işaret eden Aziz Takçı, Suriye'de çıkan iç karışılıktan sonra Türkiye'de yaşanan bombalı saldırıları hatırlattı. Gaziantep'te 9 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıyı, Cilvegözü sınır kapısında meydana gelen ve 13 kişinin yaşamını yitirdiği patlamayı, yine Reyhanlı’da düzenlenen bombalı saldırı sonucu 52 vatandaşımızın şehit olduğunu vurgulayan Savcı Takçı, yine bu dönemlerde Adana Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan bir ihbar üzerine, şehir merkezinde bir TIR'da 935 adet havan topu mühimmatı ele geçirildiğini, yakın bir tarihte bir kısım El Kaide Terör örgütü bağlantılı kişilerin, ülkemizden sarin gazı yapımında kullanılan malzeme ele geçirildiğini ifade etti.

Yaptıkları görev gereği ve sorumluluk bölgeleri itibarı ile Suriye'de devam eden iç savaşta Özgür Suriye ordusu dışında bazı Selefi grupların öne çıktığı, özellikle El-Nusra ve IŞİD türü oluşumların Özgür Suriye Ordusu'nu zayıflattığı ve Selefi bir devlet kurdukları, diğer tüm muhalif grupları kendilerine biat etmeye zorladıklarını dile getiren Takçı, “Bu grupların Suriye Devleti yerine özellikle diğer muhaliflerle savaştıkları, bu grupların nihai hedeflerinin ise Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik cephe açmak olduğu, bunu açık kaynaklarda ifade ettikleri, bu örgütlere dünyanın birçok yerinden katılım olduğu, birçok militanın ülkemiz üzerinden geçerek bölgeye gitmeye çalıştığı, bir çok örgüt militanının Adana-Hatay ve Gaziantep’te güvenlik güçlerince yakalandıkları, sınır güvenliği bulunmadığından ülkemize rahat rahat girip çıktıkları, yine o dönemde güvenlik güçlerince ülkemizin bir çok yerinden çalınan kamyon-kamyonet türü araçların kaçak yollarla Suriye'ye götürüldüğü, bunlara patlayıcı yüklenerek ülkemizde eylem yapılabileceği yönünde istihbari bilgilerin bulunduğu tarafımızdan bilinmekte idi. Görüldüğü gibi suçlamaya konu TIR ihbarları, görev bölgemiz itibarı ile dikensiz gül bahçesi olmayıp aksine çok titiz olunması, terör eylemlerine fırsat verilmemesi gereken bir ortamda yapılmıştır. Bu ortamda yapılan patlayıcı veya silah yüklü bir araç ihbarını yok saymak, arama yapılması için gereken tedbirlere izin vermemek vatana ihanet sayılabilecek ağırlıkta ihmal göstermek anlamına gelecekti.” değerlendirmesini yaptı.

Yaptıkları inceleme soruşturmaları hangi kanunların hangi maddelerine göre yaptıklarını madde madde hatırlatan Aziz Takçı, tamamen yasalara uygun hareket ettiğini belirtti. Kaldı ki ana yollar üzerinde hareket eden araçlarla ilgili olarak o tarihlerde geçerli olan ve halen neredeyse bütün Türkiye'de uygulanan, Sulh Ceza Hakimlerince verilmiş 'önleme araması' kararlarının bulunduğunu ifade eden Aziz Takçı, “Başka hiç bir karara ihtiyaç olmadan sırf bu önleme araması kararlarına istinaden dahi bu aramalar yapılabilirdi.” dedi. Takçı, arama yapıldığı sırada TIR'larda bulunan kişilerin sözlü olarak MİT görevlisi olduklarını beyan ettiğini ancak kimliklerinin kontrolünü sağlayacak şekilde kolluğa ve savcıya göstermediklerini kaydetti.

DOSYADA HALA RESMİ BİR EVRAK YOK

Gerek 01/01/2014 tarihinde Kırıkhan'da, gerekse 19/01/2014 tarihinde Adana’da gerçekleşen TIR olayında, ne ihbarda ne arama sırasında ne de arama sonrasında bu araçların resmi bir kuruma ait olduğu, kişilerin o kurumun görevlisi olduğu yönünde hiçbir resmi yazı-bilginin dosyaya girmediğine dikkat çeken Savcı Aziz Takçı, “Olaya karışan kişilerin kimlikleri ve görevleri halen bilinmemektedir ve dosyalarda buna dair resmi hiçbir veri yoktur. Zaten buna dair 19/01/2014 tarihli işlem sırasında üstü kapalı da olsa dosyaya sunulan resmi belge üzerine araçlara ve kişilere başka hiçbir işlem yapılmadan salıverilmiştir.” dedi.

MİLLETE SESLENDİ

Açıklamasında 'Saygıdeğer milletim' ara başlığı ile halka da seslenen Aziz Takçı, küçük bir Anadolu kasabasında çiftçi bir babanın 13. çocuğu olarak dünyaya geldiğini belirterek, hayata 5 yaşında lastik ayakkabı giyerek ve dana otlatarak başladığına işaret etti. Dershane, özel okul, özel ders alarak değil, mütevazi okullarda şahsi gayretiyle çalışarak hukuk fakültesini kazandığını anlatan Takçı, meslek hayatında bilerek kimsenin hakkını yemediğini söyledi. Kimseye diyet borcu olmadan, kimseden emir almadan hukuka ve vicdanına göre kararlar verdiğini anlatan ünlü savcı, hiçbir güç odağına boyun eğmediğini çalışmaları ile her görüşten HSYK-Adalet Müfettişleri ve başsavcılardan takdir gördüğünü ifade etti.

'ŞEREFİNİ KAYBEDENLER BU ŞEREFLERİNİ BİR DAHA KAZANAMAZLAR'

“Şerefimi açığa almaktansa mesleki olarak açığa alınmayı tercih ederim.” cümlesini kullanan Aziz Takçı, görüşlerini şöyle anlattı: “Beni yokluğa mahkum etmeye çalışanlar bilsinler ki, ben her yerde çalışır rızkımı kazanırım. Ancak şerefini kaybedenler bu şereflerini bir daha kazanamazlar. Vatan ve millet sevgisi, hukukun üstünlüğü, kimsenin suç işleme özgürlüğü olmadığı bilinci ile hareket ederken bazı güç odaklarının kirli ilişkilerine bilmeden çomak sokmuşuz. Bunun bir diyeti varsa bunu da öderiz. Ancak hiç kimse kendisini devlet yerine koyamaz. Devlet bütün organları ile devlettir. Devlet sadece yürütme erki veya muhaberat teşkilatından ibaret değildir. Bugün Suriye ülkesinde yaşanan, giderek ülkemize ve batı ülkelerine de sirayet eden terör eylemleri, görevimiz sırasında bilmeden ne kadar önemli bir tezgahı açık ettiğimizi göstermektedir. Bunu aklıselim herkesin göreceğini umuyorum. Elbetteki somut olarak hiçbir kişi ya da kurumu hedef almıyorum. Ancak sorumluların eninde sonunda bağımsız yargı mercileri önünde hesap vermekten kurtulamayacaklarına inanıyorum.”

'YASADIŞI EMİR VERENLERİ KORUMAK ADINA FEDA EDİLDİM'

Aziz Takçı, bugün yapılan şeyin aslında şahsına ve bazı mesai arkadaşlarına karşı yapılmaktan çok anayasal düzene karşı olduğunu, devletin adli teşkilatı, jandarma teşkilatı nezdinde silahlı kuvvetleri, suça bulaşan çok az sayıda istihbarat görevlisini ve onlara yasadışı emir verenleri korumak adına feda edildiğini ifade etti. Takçı, kendilerin yapılan saldırılarla asıl mesajın diğer meslektaşlarına yönelik olduğunu, bütün hakim ve savcıları korkutarak güçlülere dokunulmamasının hedeflendiğini ifade etti.