MİT TIR'ları soruşturmalarını yürüten Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklanan Cumhuriyet savcıları Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Özcan Şişman ve Aziz Takçı’nın avukatları Aziz Erbek, Alp Değer Tanrıverdi ve Mustafa Kökten, Cumhuriyet gazetesinin yayınladığı görüntüler ve müvekkillerinin durumuyla ilgili ortak açıklama yaptı.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen basın toplantısında meslektaşları adına konuşan Aziz Erbek, 29 Mayıs 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan görüntülerden sonra müvekkillerinin sadece görevini yaptıklarının anlaşıldığını söyledi. Erbek, "Bırakın suçlanmayı, kahraman ilan edilmeleri gerekirdi. Ancak bu hukukun işlediği ülkelerde olacak bir durumdur." dedi.

'MÜVEKKİLLER ALEYHİNDE BİR DELİL GÖSTERİLMEMİŞTİR'

İktidarın ‘yargılamadan infaz eden, yargıyı baskı altına alarak yönlendiren, Anayasa'ya aykırı söz ve davranışları’ nedeniyle, ülkenin geleceği açısından derin endişe duyduklarını belirten Erbek, örgütlü suçlarla görevlendirilmiş bu savcıların güvenlik güçlerinin kendilerine verdiği bilgiye göre görevlerini ifa ettiklerini kaydetti. Müfettiş tarafından savunmaları istenirken ve tutuklanmalarına karar veren mahkeme tarafından sorgu sırasında müvekkiller aleyhinde bir delil gösterilmediğini dile getiren Erbek, "Yaptıkları işten emin olan müvekkillerimiz, aleyhlerinde tek bir delil gösterilmesi halinde her türlü cezaya razı olduklarını açık şekilde beyan etmişler. Ancak buna rağmen mahkeme tarafından tek bir delil dahi sunulamamıştır." diye konuştu.

'MİT MENSUBU OLDUKLARINA DAİR HİÇBİR BELGE GÖSTEREMEMİŞLERDİR'

Olay sırasında TIR’lara eskortluk eden araçlardaki kişiler ve TIR şoförlerinin kolluk kuvvetlerinin ısrarlı taleplerine rağmen MİT mensubu olduklarına dair hiçbir belge gösteremediğini bildiren Erbek, daha önce Niğde’de yol kontrolü yapan güvenlik kuvvetlerine IŞID üyelerince yapılan saldırıda 3 vatandaşın katledildiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çekti. Erbek, şöyle devam etti: "2014 Ocak ayında mevcut kanunlara göre MİT'in yurtiçinde ve yurt dışında silah nakletme gibi bir görevi olmadığına göre, askeri mühimmat nakledilmesi nasıl olur da yasadışı bir faaliyet olmaz? Mühimmat dolu TIR'ları durduranlar nasıl olur da casus olur? Bunları durduran bir savcı nasıl darbeci olabilir? Yüzünü siyasi otoriteye çeviren mevcut yargı düzeninden ve onun içerisindeki hakimlerden hakkaniyet beklentimiz kalmamıştır. Bu nedenle siyasi otorite eksenli ve yargı, aracı kılınarak oluşturulan mağduriyeti milletimizin sağduyusuna sunuyoruz."

'DÖRT SAVCI SENARYO GEREĞİ TEK BAŞLARINA BİR ODADA TUTULUYOR'

Millete onlarca yıl hizmet etmiş dört savcının, şüpheli sıfatını taşıması gereken kişiler tarafından hazırlanan senaryo gereği şu an tek başlarına bir odada tutulduğunu ve yıllarca birlikte çalıştıkları arkadaşları ile görüşmelerine izin verilmediğini anlatan Erbek, adeta insanlık dışı bir tecritte tabi tutulduklarını vurguladı. Yaşanan hukuksuzluklar bir yana tabi tutuldukları bu insanlık dışı muamelenin terör örgütü üyelerine bile reva görülmediğinin altını çizen Erbek, şunları söyledi: "Tutuklamaya ilişkin iç hukuk yollarının tükenmesiyle birlikte, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereğince, müvekkillerimizin yasal haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Yakın zamanda hukukun hakim olduğu, insanımızın, sadece görevini yaptığı veya muhalif olduğu için bir gün sonra cezaevinde olacağı korkusu yaşamadığı bir ülke olacağımıza inancımız tamdır. Hukuk ve yargı alet edilerek yapılan bu zulmün de cezasız kalmayacağını biliyoruz. Hukuka aykırı şekilde hürriyetlerinden yoksun kılınan herkesin, özgürlüklerine kavuşacakları güne kadar savunma olarak mücadelemiz devam edecektir."

‘HUKUK KATLİAMINDAN İBARET BİR SÜREÇ SONUNDA TUTUKLANMIŞLAR’

İktidarın talimatlarıyla karar aldığını öne sürdüğü HSYK tarafından yürütülen soruşturma neticesinde, HSYK başmüfettişi tarafından tamamıyla afaki ve hayali ifadeler ve öngörülere dayalı hazırlanan rapor neticesinde 23 adet klasörden ibaret dosyayı bir günde okuduğunu iddia eden Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce savcıların tutuklandığını hatırlatan Erbek, HSYK’ın 88. maddesine göre müvekkillerinin yakalanamayacağını ve tutuklanamayacağını aktardı.

'YAKALAMA TALEBİ ÖZEL OLARAK SEÇİLMİŞ TARSUS 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE GÖNDERİLDİ'

HSYK başmüfettişinin yakalama talebini nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine göndermesi gerekirken, bunu yerine getireceğinden emin olduğu, HSYK tarafından özel olarak seçilmiş Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiğini savunan Erbek, sözlerine şöyle devam etti: "Bu mahkeme de başmüfettişi hayal kırıklığına uğratmayarak hukuka aykırı talebi yerine getirmiştir. Müvekkiller, Tarsus Adliyesi'ne geldikten sonra soruşturmada savcı görevini yapan başmüfettişin karşısına çıkarılması gerekirdi. Ancak başmüfettiş adliyeyi çoktan terk etmiş ve müvekkiller usul ve yasada yeri olmayan bir şekilde doğrudan sorgu hakimi olan heyet karşısına çıkarılmıştır. Sorgu bitmeden 9 saat önce müvekkillerin tutuklandığına dair, hükümet lehinde yayın yapan medyada haberler çıkması, sorgu bitmeden saatler önce infaz hakimliği görevlilerinin adliyeye gelerek tutuklama fezlekelerini yazmaya başlamaları, bellerinde kelepçeli polislerin koridoru mesken tutmaları, kararın ne olduğu ve hukuki olmadığı ve talimatla verildiği hususundaki en önemli delillerdir. Tüm bunlar hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir."

'3 GÜNDE VERİLMESİ GEREKEN KARAR 6 GÜN SONRA VERİLDİ'

Tutuklamaya itiraz taleplerinin görevsiz ve yetkisiz Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiğini ve burada 3 günde verilmesi gereken kararın 6 gün sonra verildiğini ileri süren Erbek, "Mahkeme başkanı bizlerle görüşmekten kaçınmış ve kararın hangi merciiye gönderildiğini bile söylemekten imtina etmiştir. Mahkeme tarafından verilen bu karar halen resmi yollardan elimize ulaşmış değildir. Kararın gönderildiği HSYK başmüfettişi, kararı ve 23 adet klasörden ibaret dosyayı da alarak, kararı müvekkillere ve avukatlara tebliğ etmeden Adana'yı terk ederek Ankara'ya gitmiştir. Yetkili ve görevli Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığımız tahliye talebimiz, mahkemenin diğer üyelerinin görüşleri alınmadan, sadece mahkeme başkanının imzasıyla görevsiz ve yetkisiz Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiştir." açıklamasını yaptı.

1 Ocak 2014 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde Hatay Kırıkhan ve Adana'da durdurulan MİT TIR'ları ile ilgili soruşturmalar kapsamında 4 savcı ve ile eski Adana Jandarma Alay Komutanı Albay Özkan Çokay 8 Mayıs 2015’te tutuklanarak cezaevine konulmuştu.