Yazar Murathan Mungan, Türkiye’de uzun bir süredir sistemli olarak toplumsal kutuplaşmaların ve düşmanlıkların körüklendiğini söyledi. Hrant Dink’i anma programında konuşan Mungan, “Bizzat devleti yönetenler şiddet amigoluğu yapıyor. Edirne’den Ardahan’a kadar bölünmez dedikleri vatan, Susurluk’tan Roboski’ye parça parça edildi, ediliyor.” dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, ölümünün 8. yıl dönümünde gazete önünde düzenlenen törenle anıldı. Sevenleri, meslektaşları ve yakınları sabah saatlerinde gazetenin önüne gelerek Dink’in öldürüldüğü yere karanfiller bıraktı. Gazetenin duvarları da Hrant Dink posterleriyle kaplandı. Taksim Meydanı’nda toplanan binlerce kişi ise Agos gazetesi önüne yürüyerek törene katıldı.

Gazetenin balkonundan kalabalığa seslenen Yazar Murathan Mungan, Hrant Dink’in ölümüyle Türkiye’nin önemli bir gazeteciyi kaybettiğini söyledi. Gazeteciliğin son dönemlerde haysiyet kaybın uğradığını belirten Mungan, “Bugün burada basın özgürlüğünü savunmak için ‘Jösi Charlie Ebdo’ diyorsak kimilerinden farklı olarak 1994’de İstanbul’da Özgür Ülke Gazetesi bombalandığında sokaklara çıkmış olmanın gönül rahatlığıyla diyoruz. Hrant Dink’in ölümüyle sadece bu ülke kıymetli bir evladını kaybetmedi. Aynı zamanda önemli bir gazetecisini de kaybetti. Gazetecilik mesleğinin çok büyük ölçüde haysiyet kaybına uğradığı böyle bir dönemde, onun ve onun gibi gazetecilerin yokluğu daha çok hissediliyor. Sırf bunun için bile Hrant Dink’in dördüncü çocuğu olan Agos gazetesine onun emanetine de sahip çıkmamız gerekiyor.” dedi.

İktidarın şiddet amigoluğu yaptığını ifade eden Mungan, “Biliyoruz ki değişmesi gereken halklar, uluslar değil zihniyetlerdir. Uzun bir süredir bu ülkede sistemli olarak ve giderek tırmanan bir biçimde toplumsal kutuplaşmalar yaratılıyor, düşmanlıklar körükleniyor. Bizzat devleti yönetenler şiddet amigoluğu yapıyor. Edirne’den Ardahan’a kadar bölünmez dedikleri vatan, Susurluk’tan Roboski’ye parça parça edildi ediliyor. İşte biz Hrant için adalet için haykıranlar artık 8 yıldır demokrasinin kendisini istiyoruz. Acilen demokrasi ve koşulsuz ifade özgürlüğü istiyoruz. Kapalı kapılar ardından tezgahlanan karanlık oyunların göstermelik demokrasisini değil gün ışığı demokrasisi istiyoruz. Laiklikten ödün vermemiş bir demokrasi istiyoruz. Çocukların devlet kurşunlarıyla katledilmediği bir ülkede yaşamak istiyoruz. Vesayet biçimlerinin tümüne kayıtsız şartsız karşı çıkıyor 12 Eylül apoletleriyle ılımlı dindarlık kravat takmış yobazlık arasında seçim yapmak istemiyoruz.” diye konuştu.

HRANT DİNK’İN RÜYALARINDAN BİRİ ERMENİSTAN – TÜRKİYE SINIR KAPISININ AÇILMASIYDI

Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır kapısının açılmasının Hrant Dink’in rüyası olduğunu belirten Mungan, Hrant Dink’in rüyalarına sahip çıkmaları gerektiğini söyledi. Mungan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yüzden Hrant Dink’in rüyalarından biri, halkın birbiriyle kaynaşmasını sağlayacak Ermenistan – Türkiye sınır kapısının açılmasıydı. Ölülerimizin sadece hatıralarına değil rüyalarına da sahip çıkmamız gerekir. İşte bugün o kapının açılması pek çok şeyin kapısının da açılması demek olacaktır. O kapının açılması yüz yıldır Ararat Dağı'nın doruğuna çöken sisin dağılması olacaktır. O kapının açılması 2015 yılına çok yakışacaktır. Hrant Dink’in öldürülüşünün 8. yılı yine bildiğiniz gibi aynı zamanda 1915 Ermeni soykırımının 100. yılıdır. Ermeni soykırımının reddi, inkarı Türkiye’nin 100 yıllık yalnızlığıdır. Tarihte, hafızada, akıllarda, vicdanda ve dünyadaki yalnızlığıdır. Bu yüz yıllık yalnızlık artık son bulmalıdır. Bu ülke geçmişin hayaletlerinden korkmayarak tarihiyle yüzleşmeli, geçmişte yaşananlara ilişkin sorumluluklarını üstlenmeli ve bu karanlık mirasın kahredici ağırlığından kurtulmalıdır. Bunu dünyanın azarlayan bakışları yada başkalarının olayları için değil kendisi için istemelidir. Geçmişten günümüze işlenen bunca cinayetin seyircisi olmaktan kurtulmanın bir yolu da budur.”