Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Mustafa Yeşil, Hrant Dink'i anmak için düzenlenen yürüyüşe katıldı. Yeşil, "Sekiz yıldan bu yana bunun faillerini bulmayan irade ve yapı, bugün neyi murat ediyorsa ve yine bugün onunla alakalı faaliyet yapıyor gibi gözükerek bir başka kumpasa alt yapı ve zemin hazırlama içerisinde ise anlıyorsunuz ki bu cinayetler hiçbir zaman hak ve hukuk çerçevesinde aydınlatılmayacaktır." dedi.

19 Ocak 2007 yılında vurularak öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink için binlerce kişi Taksim'den Agos gazetesine yürüdü. Yürüyüşe GYV Başkanı Mustafa Yeşil de katıldı. Agos önüne cinayete ilişkin değerlendirmede bulunan Yeşil, "Sekiz yıl geçti Hrant Dink'in ölümünün üzerinden. Tabi henüz aydınlanmamış bir cinayet. Türkiye maalesef faili meçhuller açısından çok sıkıntılı bir tabloya sahip. Bugün buradayız. Bugün bu derteleri paylaşmadığımız sürece biz, bu ülkede birliği düzeni ve gerçekten barış sürecinin yaşanmasının mümkün olmadığını hep birlikte yaşayarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.

"Bu ülkede yıllardır herkes kendi derdini kendi yaşadı, kendi ızdırabını kendi yaşadı." diyen Yeşil, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halbuki yıllarca söz olarak çok söyledik; herkesi kendi konumunda kabul etmek diye. Farklı etnik yapısıyla, din tercihiyle de olsa bu ülkenin bir vatandaşı olarak eşit hukuk ve eşit şartlarda bir görebilme haslet ve özelliğine muhtacız ve buna da mecburuz. Hrant Dink cinayeti, Ergenekon süreci içerisinde aslında Zirve katliamı, Santoro cinayeti gibi ülkeyi bir yerlere getirmek isteyenlerin kullandıkları ve o dönemde faili meçhullerin içerisinde kalmış bir cinayet. Altını çizerek söylüyorum; o gün onu planlayanlar ülkeyi nereye getirmeyi istiyorsa, 8 yıldan bu yana bunun faillerini bulmayan irade ve yapı, bugün neyi murat ediyorsa ve yine bugün onunla alakalı faaliyet yapıyor gibi gözükerek bir başka kumpasa alt yapı ve zemin hazırlama içerisinde ise anlıyorsunuz ki bu cinayetler hiç bir zaman hak ve hukuk çerçevesinde aydınlatılmayacaktır. Bugün bu topluluk bir kere daha hukuk diyerek, bir kere daha adalet diyerek bir kere daha yargı diyerek aslında bu ülkede faili meçhullerin kökünün kesilmesine ve bir daha benzerlerinin olmamasına dikkat çekerken... dikkat ederseniz ben buraya gelenlerin sadece Ermeni olduğunu düşünmüyorum. Buraya bu ülkenin mazlumiyet ve mağduriyetini yaşayan veya buna duyarlı olan her kesimin ben burada olduğunu görüyorum. Bu birliğin, bu beraberliğin bizi barışa taşıması ümidi ve heyecanı taşıyorum."