Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık, Türkiye'nin nükleer enerji santrallerine ihtiyacı olmadığını belirterek, Mersin'de kurulacak santralin tüm bölge için tehlike oluşturacağını vurguladı.

Nükleer Karşıtı Platformu üyeleri, Adana Barosu’nu ziyaret etti. Ziyarete Adana Çevre Platformu Sözcüsü Yaşar Gökoğlu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Serdar İskit, Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi'nden (EMO) Önder Mert ve Adana Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Av. Ümit Arif Özsoy katıldı.

Ziyarette bir açıklama yapan Baro Başkanı Avukat Gazi Mengücek Çıtırık, Türkiye'nin alternatif enerji kaynaklarını değerlendiremediğini, bu yönde politika geliştirilmediğini söyledi. Türkiye'nin nükleer enerji santrallerine ihtiyacı olmadığını, nükleer enerjinin geçmişte ve son olarak Japonya'da yaşanan kazalarla insanlığı tehdit ettiğini ifade eden Çıtırık, Mersin'de kurulacak santralin tüm bölge için tehlike oluşturacağını dile getirdi.

Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık, çevrenin korunması ve insan sağlığı düşünülerek, nükleer enerjinin zararlı sonuçlar doğurabileceği, bunun yerine diğer enerji kaynakları ile ihtiyaçların karşılanmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Nükleer Enerji'nin zararlarına karşı Adana Barosu olarak davalar açtıklarını, düzenlenen basın açıklamalarında yer aldıklarını ifade eden Çıtırık, "Adana Barosu olarak, benim döneminde sivil toplum örgütleri ve halkla iç içe oldum, olmaya da devam ediyorum. 25-26 Mayıs tarihleri arasında da nükleer, termik ve hidro elektrik santrallerinin çevreye, insan sağlığına zararlarına karşı panel düzenleyeceğiz." dedi.

TUFANBEYLİ'YE DİKKAT ÇEKİLDİ

Adana Çevre Platformu Sözcüsü Yaşar Gökoğlu, yaptığı açıklamada Tufanbeyli ilçesinde kurulu bulunan santrallerin kömür çıkarmaya başladığını, çıkarılan kömürün kalitesinin kötü olduğuna dikkat çekti. Gökoğlu, kurulan değirmenlerde 'pudra şekeri' gibi un ufak hale getirilen kömürden çıkan tozun ve bacadan çıkan dumanın çevreye zarar verdiğini söyledi. Gökoğlu, "Bu santraller, Tufanbeyli'de bulunduğu yıllardır bilinen, ticari değeri olmayan, yüzeye çok yakın kömürü yakacak. Karbon oranı düşük bu kömürün yıllar boyunca yakılmasının acı sonuçları Tufanbeyli'de yaşayanlarca da görülecek, ama şimdilik onlara bunu anlatmakta güçlük çekiyoruz." diye konuştu.

"TEKNİK BİR KONU DEĞİL, DEMOKRASİ MÜCADELESİ"

Nükleer santral karşıtları olarak aynı zamanda önemli bir demokrasi mücadelesi verdiklerini anlatan Platform sözcüsü Yaşar Gökoğlu ise, siyasi iktidarın nükleer santral inadının arkasında neler olduğunu da bildiklerini öne sürdü. Nükleer santral kurdurmamak için en az onlar kadar inatla mücadele edilmesi gerektiğinin de farkında olduklarını kaydeden Gökoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Nükleer santrallerin neden olacağı her türlü belaya karşı hayatımızı, doğamızı, geleceğimizi, ülkemizi, Akkuyu'muzu savunmaya kararlılıkla devam ediyoruz. İnsanlık nükleer belasıyla ilk defa 1945 yılının 6 Ağustos tarihinde Hiroşima'da ve 9 Ağustos'ta da Nagazaki'de ‘atom bombası’ olarak karşılaştı. Çekilen acılar insanlığın ortak hafızasına kazındı. Ağustos'un ilk haftasında dünyanın her yerinden nükleer karşıtı mücadelenin sesleri yükselir."

Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi'nden Önder Mert, yaptığı konuşmada dünyada yaşanan onlarca felaketlerden ders çıkararak nükleer santrallerini kapatma kararı alan devletlerin aksine Türkiye’de bunları kurma konusunda inat eden bir zihniyet olduğuna değindi.

Adana Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Av. Ümit Arif Özsoy ise, Baro olarak çevreye karşı Haziran ayında özel bir bülten hazırlığı içinde olduklarını söyledi.