Siyaset bilimci-yazar Nuray Mert, AK Parti iktidarının otoriterleşmekte olduğunu 5 yıl önce öngördüğünü, ancak bu kadarını kendisinin de beklemediğini ifade etti. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu da, 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerde aslında rejimin niteliğinin oylanacağını belirtti. Kalaycıoğlu’na göre seçimde şu sorunun cevabı aranacak: “Türkiye daha otoriter bir rejim mi olacak? Yoksa daha demokratik bir rejim mi olacak?” Yunanistan’daki Syriza başarısını da değerlendiren Mert ve Kalaycıoğlu, bu çıkışın başarılı olmasının da Türkiye soluna örnek olmasının da zor olduğunu belirtti.

PROF. KALAYCIOĞLU: TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ YER DEMOKRASİ OLARAK GÖRÜLEMEZ

Samanyolu Haber kanalında yayınlanan ‘Demokrasi Nöbeti’ programının bu haftaki konukları Nuray Mert ve Ersin Kalaycıoğlu, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu otoriterleşme tehlikesine dikkat çekti. Abdülhamit Bilici ve Savaş Genç’in birlikte hazırladığı programda konuşan Siyaset Bilimi Profesörü Ersin Kalaycıoğlu, Türkiye’nin geldiği yerin artık ‘demokrasi’ olarak kabul edilemeyeceğini vurgulayarak şöyle dedi: “Türkiye’de 2015’te rejimi oylayacağız. Yani Türkiye daha otoriter bir rejim mi olacak? Yoksa daha demokratik bir rejim mi olacak? Orada sol sağ o kadar önemli değil Türkiye için. Kim demokrasinin yanında duracak? Kim otoriterlik yanında duracak? Bizim hukuk devletini güçlendirerek demokrasiyi buraya dayandırmamız lazım.”

Dünyadaki Türk okullarının kapatılmak istenmesine de değinen Kalaycıoğlu, “İktidar bu okulları kapatmak için herhangi bir gerekçe göstermiyor. Benim bu okullardan mezun olan çok sayıda öğrencim var. Bu okullar bir şeyler yapıyor, ortaya bir şeyler koyuyor. Bizim eğitimin veremediğini veriyor. ‘Bu okulları kapatın’ ‘Niye kapatalım?’ dedikleri vakit ne diyorlar? Ben anlamıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın gidip konuştuğu devlet yetkililerinden herhalde bazıları bu okullardan mezun. Bunları nasıl ikna edeceksiniz?” şeklinde konuştu.

NURAY MERT: DEVLET BENİM VERGİLERİMLE YURT DIŞINDA OKUL AÇAMAZ

İlk iki döneminde reformcu bir izlenim veren AKP iktidarında sonradan büyük bir değişiklik olduğuna dikkat çeken Nuray Mert ise “Parti değişmedi ama aslında Türkiye’de adeta devrim –çünkü kendileri de devrim diyor. Bunlar normal reform veya normal siyasetin içerisinde olmayacak şeyler- bu tuhaf devrimsi durumun sonucunda Türkiye içeride daha otoriterleşiyor.” diye konuştu.

Abdülhamit Bilici’nin, “Demokrasi ve hukuktan uzaklaşmayı şu an Türkiye’de herkes konuşuyor. Ve medyadan iş dünyasına herkes bunun sonuçlarını yaşıyor. Fakat siz birçokları işlerin iyi gittiğini düşünürken, ‘Bu gidişatın sonu pek parlak değil, bu gidişler Türkiye otoriterleşir’ dediniz. Birçok insandan erken bu durumu görmenizi sağlayan faktörler neydi? sorusuna Nuray Mert, şöyle cevap verdi: “Evet, ben otoriter dedim ama inanın bu kadarını söylemedim. Bendeki intiba, AKP iktidarının, askeri vesayet denilen düzen veya statüko ile hesaplaşma konusunda demokratikleşme yönünde değil, onun yerini alma şeklinde olduğu idi. İkinci nokta ise iktidarın, kendilerinin de parçası olduğu Refahyol hükümetinin Susurluk sürecini geçiştirmesi ve 28 Şubat gibi diğer antidemokratik olaylarla ilgili samimi bir sorgulama yapmamış olmasıydı.

“Batılılar açısından Ortadoğu’nun en önemli krizinin artık Türkiye olmaya başladığını düşünüyorum” diyen Nuray Mert, Ergenekoncuların zihin dünyasında ifade ettiği görüşlerin, bugün iktidarı destekleyenler tarafından söylenmeye başlandığını, Doğu Perinçek gibi isimlerle birçok noktada birlikte hareket ettiklerini ifade etti. Mert, demokrasiyle bağdaşmayan bu yeni eğilimlerine rağmen bu yeni eğilimlerine rağmen
"AKP, seçmenin 28 Şubat travmasını kullanarak oylarını koruyor." tespitinde bulundu.

Nuray Mert, Türk okullarıyla ilgili olarak ise sivil topluma müdahale eden bir anlayışı yanlış bulduğunu belirterek, “Benim vergimle yurt dışında devlet okulu açamazsınız önce ülkemde eğitim kalitesini arttırın.” dedi.

BİLİCİ: BUGÜNE KADAR TÜRK OKULLARINA KARŞI TEK SİYASETÇİ PERİNÇEK’Tİ

Programa Washington’dan katılan Doç. Savaş Genç ise yurt dışında Türkiye’nin itibarının çok kötüleştiğine değinerek, Erdoğan’ın Türk okullarını kapattırma gayretinde önemli bir noktaya dikkat çekti: “Bu okulları kapatmak isteyen devletlular demokrasisi gelişmiş yerlere gidip böyle bir talepte bulunmuyorlar. Geldiğimiz nokta şu an bir cinnet halini gösteriyor.” şeklinde konuştu.

Abdülhamit Bilici ise 25 yılık tarihi olan Türk okullarına Özal’dan Demirel’e, Ecevit’ten Abdullah Gül’e Türkiye’yi yöneten tüm liderlerin destek verdiğini hatırlatarak, “Şimdiye kadar sadece İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, içeride ve dışarıda okulların kapatılması yönünde çaba sarf etti. Recep Tayyip Erdoğan’ın da bugün Perinçek’le aynı noktaya gelmesi manidar.” diye konuştu.

Demokrasi Nöbeti programında, büyük yolsuzluk iddialarını siyasi yoldan aklamaya dönük adımlar, bir annenin “Adaletiniz bu mu?” feryadıyla gündeme oturan Ali İsmail Korkmaz davası ve Kürt sorunu gibi Türkiye’de yaşanan diğer demokrasi sorunları da konuşuldu. İçişleri Bakanlığı’nın Ali İsmail Korkmaz’la ilgili savunmasına dikkat çeken Abdülhamit Bilici, “Bakanlık, 19 yaşındaki bir gencin dövülerek öldürülmesi olayı için, “Korkmaz’ın kendi kişisel kusurundan kaynaklandı” şeklinde bir savunma yapmış. Bu, verilen karar kadar büyük bir skandaldır.” dedi.

Kürt siyasetini de yakından izleyen Nuray Mert, “HDP’nin parti olarak seçime girme eğiliminden çok, asıl hükümetle yaptığı görüşmelerde seçim barajının düşürülmesi konusunu neden daha güçlü şekilde masaya getirmediğini sorgulamak lazım” diye konuştu. Programın tamamına ilgili linkten ulaşabilir. https://www.youtube.com/watch?v=Uwg0aC0Nb5E