Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Özgürlük için Basın (ÖiB) Projesi Temmuz Raporu'nda, gazetecilerin görev ve sorumluluklarının altı çizilerek, ülkedeki gergin ortamda medya mensuplarının 'barış, demokrasi ve insan hakları'nı savunmaları gerektiği vurgulandı.

Özgürlük için Basın (ÖiB) raporunda, bir yayın grubu binasına yönelik bombalama girişimi, yurdun çeşitli bölgelerinde görevini yerine getirmeye çalışan gazetecilere yönelik saldırılar, Suruç katliamından bu yana 100’den fazla internet sitesine erişim yasağı adıyla uygulanan sansür ve hapisteki gazeteciler nedeniyle, medya sektöründe her zamankinden daha fazla dayanışmaya ihtiyaç olduğu kaydedildi. Suruç’ta 32 kişinin katledilmesinin temmuz ayına ‘kara bir leke’ gibi oturduğu belirtilerek, yurt genelindeki kanlı olayları, şehit haberlerini, yurt dışı ve içi operasyonlar gibi ağır bir haber gündemini de beraberinde getirdiği not edildi. Raporda PKK’nın tek taraflı ilan ettiği ateşkesi yine tek taraflı olarak son verdiğini açıklaması, güvenlik kuvvetlerine yönelik saldırılara başlaması ve böylece AK Parti hükümetinin yurt içi ve dışı operasyon kararıyla Kürt açılımının sona erdiğine dikkat çekildi.

“Çözüm süreci yerini ülke çapında gergin sokaklara, güvenlik operasyonlarına, Irak ve Suriye’de PKK ve IŞİD hedeflerine ardı ardına havadan bombalama yapılan ve hemen her gün şehit haberinin geldiği, bini aşkın kişinin gözaltına alındığı, güvenlik öncelikli günlere bıraktı” denildi.

Temmuz ayında güvenlik güçlerinin 16 mensubunun teröre kurban verilmesinin ülkeyi yasa boğduğu hatırlatılan raporda, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 'artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı' şeklindeki sözleri ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'polise protestolarla ilgili talimat verdiği'ne ilişkin açıklamasının, güvenlik güçlerinin göstericilere orantısız güç uygulamasının artmasına yol açtığı belirtildi.

SULH CEZA HAKİMLİĞİNİN İNTERNET ERİŞİMİ YASAKLARI

Operasyonlarla adeta eş zamanlı olarak Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın birçok internet sitesini erişime kapattığına dikkat çekilen raporda, çoğunluğu Kürt siyasi hareketine veya PKK’ya yakın olarak bilinen 100’e yakın internet sitesine, kısa süreli olarak sosyal platformlara ve birçok kişisel Twitter hesaplarına getirilen erişim yasağı kararlarının, Sulh Ceza Hakimliği tarafından vakit geçirilmeden onandığına dikkat çekildi.

Yurt dışı ve yurt içinde yapılan güvenlik operasyonlarının devamı olarak görülen Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bir tamiminin, alışveriş merkezleri, metro, tren ve diğer toplu taşım araçlarında bomba gibi yüksek terör tehdidi uyarısının medyaya sızması, halkı derin korku ve tedirginliğe uğrattığına da raporda yer verildi. “Ülkede yükselen terör ve aşırı güvenlik politikaları toplumun geniş kesiminde yaşam kaygısını yükseltti, bu da toplumsal özgürlüğün günlük yaşam alanlarının kullanımını ve ticari faaliyetleri olumsuz yönde etkiledi” denilen raporda, tanınmış bir spor adamının şikayetini yazan bir gazetecinin patron tarafından işinden atılmasından bahisle, ‘güç sahiplerinin, medya patronajı üzerindeki etkinliğinin sergilenmesine’ örnek gösterildi.

Raporda medyadaki nefret söylemiyle ilgili haberlerin giderek arttığına da vurgu yapılarak, bu konudaki uygulamalardan örnekler verildi. Basın kuruluşlarının diğer basın kuruluşlarına yönelik hedef gösterici tarzda yayın yaptıklarına dikkat çekilen temmuz raporunda, “Bazı siyasetçilerin basın yayın organlarına yönelttikleri söylemlerine bir grup basının geniş şekilde yer vermeleri, medya açısından yakışıksız olduğu kadar üzücü sonuçları da beraberinde getirmektedir.” ifadeleri yer aldı.